Examples of using "Grow" in a sentence and their turkish translations:
İhtiyarlama, daha akıllı ol!
Onlar büyüyecek.
Bitkiler büyür.
- Büyü!
- Büyü artık!
O tekrar büyür.
Ben domates yetiştiririm.
Büyü, Tom.
Büyü, Joe.
Pirinç yetiştiriyorum.
Zenginler daha zengin; fakirler ise daha fakir oluyor.
yeniden yetişmesini sağlar
Elmalar ağaçlarda büyür.
Üzümler salkımla yetişir.
Burada ot yetişmez.
Biz burada buğday yetiştiririz.
Bitkiler güneş ışığına doğru yönelir.
O büyümeye devam ediyor.
Çocuklar çok çabuk büyürler.
Biraz büyü.
Sedirler nerede yetişir?
Onlar burada meyve yetiştiriyorlar.
Yapraklar dallarda büyür.
O eskiyecek.
Üzüm asmada yetişir.
Kabak yetiştiriyor musun?
Para ağaçlarda yetişmez.
- Onu büyütmeme yardım et.
- Onu yetiştirmeme yardım et.
Tom'un henüz bıyığı çıkmıyor.
sonrasında yetişkin olduklarında,
bir diğer macera olarak gördükleri
onları besliyorlar büyütüyorlar
Kafalarında boynuz çıkarabiliyorlar.
Ülke büyüyebilir.
Çocuklar çok çabuk büyürler.
Bitkiler yağmurdan sonra çabuk büyür.
Onlar serada kavun yetiştirirler.
- Saçın yine çıkacak.
- Saçların tekrar uzayacak.
Çiçek yetiştirmeyi seviyorum.
Onları nerede büyüttün?
Nerede yetiştin?
Çiçekler sıcak ülkelerde yetişirler.
Bazı insanlar hiç büyümez.
Bitkiler Güneş'e doğru büyür.
Büyümelisin.
Bu toprakta ne yetişecek?
Ahşap ağaçlarda yetişmiyor.
Ekonomi büyümeye devam ediyor.
Şirket büyümeye devam etti.
Satışlar büyümeye devam edecek.
Tom burada büyümedi.
Tom'un büyümesi gerekiyor.
Bitkilerin yetişmek için güneş ışığına ihtiyacı var.
Turpların yetişmesi zor değildir.
Çocuklar çok hızlı büyüyorlar.
Neden büyümüyorsun?
Çocuklar şaşırtıcı düzeyde hızlı bir şekilde büyüyorlar.
Bitkiler su olmadan büyüyemez.
Bitkiler hava olmadan büyüyemez.
Onlar Kaliforniya'da portakallar yetiştirirler.
Portakallar sıcak ülkelerde yetişirler.
Modalar yaşlanır ve ölür.
Onlar çok hızlı büyürler.
Sen de pirinç yetiştirir misin?
Tom favori bırakmaya karar verdi.
Çocuklar çok çabuk büyürler.
hiçbir zaman saçımın çıkmayacağını,
Karayip flamingo yavruları çok hızlı büyür.
Arkadaşlar, büyüme zamanı.
Patates, turp ve yeşillik yetiştiriyoruz.
ne gerekiyorsa vereceğim''
Ayrılık kalbi sevgiyle doldurur.
Herkes ölür. Ben de yaşlanacağım.
O, asla yaşlanıyor gibi görünmüyor.
Seramda orkide yetiştiririm.
Onlar bahçede çiçekler yetiştirirler.
Hokkaido'da birçok çiftçi patates yetiştirir.
Onların işi çiçek yetişirmektir.
- Büyümeni istiyorum.
- Büyümenizi istiyorum.
Bedenler yavaş yavaş büyür, çabucak ölür.
Siz nerede büyüdünüz?
Bu çiçekler sıcak ülkelerde yetişir.
Bu yetişmesi kolay bir bitki.
Büyümek istemiyorum.
Ağaç büyüyebilir.
Genellikle hangi sebzeleri yetiştirirsin?
Biz çeşitli ürünler yetiştirdik.
Çok çeşitli güller yetiştirdim.
Bahçemizde sebzeler yetiştiririz.
Bitkiler bu toprakta büyümez.
Mary yüzünün kızdığını hissetti.
- Yaşlanmak istemiyorlar.
- Büyümek istemiyorlar.
Kendi yiyeceğini yetiştirmelisin.
Fransızca konuşarak mı büyüdünüz?
Tom Boston'da mı büyüdü?
Orada buğday yetiştireceğim.
Boston'da büyümedim.
- Büyüdüğünde anlayacaksın.
- Büyüdüğünde anlarsın.
Boston'da mı büyüdün?