Translation of "Background" in Turkish

0.020 sec.

Examples of using "Background" in a sentence and their turkish translations:

Let's check Tom's background.

Tom'un geçmişini kontrol edelim.

We know their background.

Biz onların cemaziyelevvelini biliriz.

And fade into the background.

arka plana geçmek olacak.

There's a very sophisticated background.

Çok yönlü bir arka plan var.

Tom has a veterinary background.

Tom'un veterinerlik geçmişi var.

A background check is required.

Bir arka plan kontrolü gereklidir.

I'll stay in the background.

Ben arka planda kalacağım.

Tom has an interesting background.

Tom'un ilginç bir geçmişi var.

Tom's background is in accounting.

Tom'un özgeçmişi muhasebede.

That's Tom in the background.

Arka planda Tom var.

Sami checked into Layla's background.

Sami, Leyla'nın geçmişini kontrol etti.

Sami was the background man.

Sami arka plandaki adamdı.

He has a background in business.

Onun işte bir alt yapısı var.

She comes from a bourgeois background.

O burjuva bir çevreden geliyor.

The portrait had a dark background.

Portrenin karanlık bir arka planı vardı.

Did you do a background check?

Sabıka kaydı sorgulaması yaptın mı?

Do you have a military background?

Asker kökenli misin?

Dan has a lengthy criminal background.

Dan uzun bir ceza geçmişine sahiptir.

He is always in the background.

O her zaman arka plandadır.

I come from a humble background.

Mütevazı bir geçmişten geliyorum.

Tom and Mary sang background vocals.

Tom ve Mary arka vokalleri seslendirdi.

So I'm sitting in the background here,

Burada arkada oturuyorum

And from the same social-class background,

benzer arka planı olan çocuklar seçildi.

His background parallels that of his predecessor.

Onun alt yapısı onun selefininki ile paralellik göstermektedir.

This has no relevance to my background.

Bunun benim arka planımla alakası yok.

I like to read with background music.

Fon müziği ile okumayı severim.

Layla comes from a strict religious background.

Leyla sıkı bir dini geçmişten geliyor.

My parents come from a poor family background

Ailem, Nijerya’nın güneydoğusundaki

She always prides herself on her academic background.

O, hep akademik geçmişiyle övünür.

I could hear them laugh in the background.

Onların arka planda güldüklerini duyabildim.

No cultural background is necessary to understand art.

Hiçbir kültürel geçmiş, sanatı anlamak için gerekli değildir.

You had to thoroughly look into Tom's background.

Tom'un geçmişini daha iyi araştırmalıydın.

Can you give me some background on Tom?

Bana Tom hakkında bir özgeçmiş verebilir misin?

Sami needed some more background information about Layla.

Sami'nin Leyla hakkında daha fazla özgeçmiş bilgisine ihtiyacı vardı.

And the lovely layers of blue in the background.

ve arkadaki mavinin hoş katmanlarına dönelim.

Dissatisfaction can be a constant presence in the background,

Bu hissiyat arka planda sürekli varlığını devam ettirebilir

She is shy and always remains in the background.

O utangaç ve her zaman arka planda kalır.

What's that noise I can hear in the background?

Arka planda duyabildiğim o ses ne?

The background check on Tom turned up suspiciously little.

Tom'la ilgili özgeçmiş kontrolü biraz şüpheli çıktı.

Sami speaks Arabic but he has a Turkish background.

Sami Arapça konuşuyor ama Türk kökeni vardır.

Who is that man in the background of the picture?

Resmin arka planındaki o adam kimdir?

There is a castle in the background of the picture.

Resmin arka planında bir kale var.

I hear the hubbub of the children in the background.

Arka planda çocukların gürültüsünü duyuyorum.

And the background hum of anxiety that comes along with that.

ve bununla gelen aklının gerisindeki kaygı bulutu da yok.

And I could hear people screaming and crying in the background

göz yaşartıcı gaz bombası nedeniyle

Not cardboard cutouts that stood in the background of someone else's.

Başkalarının hayatının arka planında duran kartonumsu figürleri değil.

And actually that's where my physics background kicked into this story.

İşte fizik altyapım da burada devreye girdi.

Now, George was from a working-class background; he was self-educated;

George, çalışan sınıftan gelen kendini yetiştirmiş biriydi,

Let's get a picture of us with the sea in the background.

Arka planda deniz manzaralı bir resmimizi çektirelim.

It is very important to consider the cultural background of the family.

Ailenin kültürel geçmişini göz önüne almak çok önemlidir.

Tom came from a poor background, but he later became quite rich.

Tom yoksul bir sosyal çevreden geldi ama daha sonra oldukça zengin oldu.

We have many things in common: hobbies, educational background, and so on.

Bizim ortak çok şeyimiz var: hobiler, öğretim durumu, ve benzeri.

My race, background and opportunities mark me as one of the privileged elite.

Irkım, arka planım ve fırsatlar beni ayrıcalıklı elitlerden biri yaptı.

There's a stark difference in background and ideology between the two presidential candidates.

İki başkan adayı arasında özgeçmiş ve ideoloji bakımından çok bariz fark var.

Music that doesn't transmit feelings, images, thoughts, or memories is just background noise.

Hisleri, görüntüleri, düşünceleri ya da anıları iletmeyen müzik sadece arka fon gürültüsüdür.

Look, we just made the background white for you, we made the shirt black

Bak sırf sizin için arka planı beyaz yaptık tişörtü siyah yaptık

I checked on Tom's background and he seems to be a well-respected man.

Tom'un geçmişine bir göz attım ve o oldukça saygı duyulan bir adam gibi görünüyor.

Why don't you take some pictures of yourself with scenery of Boston in the background?

Neden arka planında Boston manzarası olan kendine ait bazı resimler çekmiyorsun?

Look at those skyscrapers in the background, those were simply not there in the first movie

Arkaplandaki şu gökdelenlere bir bakın, serinin ilk filminde

- Her dress has white spots on a blue background.
- Her dress is blue with white polka dots.

Onun elbisesi beyaz pulka puanlı mavidir.

Tom was from a humble background, but he became one of the richest men in the country.

Tom'un mütevazı bir geçmişi vardı ama o ülkenin en zengin adamlarından biri haline geldi.

To be honest, if you listen to jazz as background music, you're not getting much out of it.

Dürüst olmak gerekirse, arka plan müziği olarak caz müziğini dinlerseniz, bundan çok uzaklaşmıyorsunuz.

The Norwegian flag has a dark blue Nordic cross with white border on a red background, and it is from 1821.

Norveç bayrağında kırmızı zemin üzerinde beyaz kenarlıklı koyu mavi Nordik haç vardır ve 1821 yılından kalmadır.

If someone who doesn't know your background says that you sound like a native speaker, it means they probably noticed something about your speaking that made them realize you weren't a native speaker. In other words, you don't really sound like a native speaker.

Senin geçmiş deneyimini bilmeyen biri senin bir yerli konuşmacı gibi konuştuğunu söylerse, bu senin bir yerli konuşmacı olmadığını onlara fark ettiren konuşman hakkında muhtemelen bir şey fark ettiği anlamına gelir.Yani, senin gerçekten yerli konuşmacı gibi konuşmadığını.

No one is born hating another person because of the colour of his skin, or his background, or his religion. People must learn to hate, and if they can learn to hate, they can be taught to love, for love comes more naturally to the human heart than its opposite.

Hiç kimse ten rengi veya özgeçmiş ya da dini nedeniyle başka birine nefret ederek doğmaz.İnsanlar nefret etmeyi öğrenmeliler ve nefret etmeyi öğrenebiliyorlarsa, aşk insan kalbine karşıtından daha doğal geldiği için sevmeyi öğretebilirler.