Examples of using "Abundant" in a sentence and their turkish translations:
Pirinç tarlaları boldur,
Onun çok saçı var.
Bol gıda malzemeleri var.
İspanya bolca portakal üretir.
Alp çiçekleri burada boldur.
Avustralya'da mineraller bol miktarda bulunur.
- Ağaç meyvece verimlidir.
- Ağaç meyve bakımından verimlidir.
Şu ülkede petrol çoktur.
Pantanal'da mangrovlar bol mu?
Vitamin hapı bol besin içerir.
Bölge doğal kaynaklar açısından zengindir.
Kıta fosil yakıtlarca zengindir.
Bu ülke doğal kaynak açısından zengindir.
Japonya doğal kaynaklarca zengin değildir.
Asker oyuncakları dükkanlarca bolca bulunur.
Çok büyük pencereler bol doğal gün ışığı sağlar.
Japonya'da doğal kaynaklar bol değildir.
Birleşik devletler zengin yer altı kaynaklarına sahip.
Güneş enerjisi, bol, temiz, düşük maliyetli ve yenilenebilirdir.
Kırmızı böğürtlen İsveç ormanlarında boldur.
Sodyum yer kabuğundaki en bol elementlerden biridir.
başka bir yerde boşa gien bol besin kaynakları varken yeryüzünde bir yerde her iki saniyede bir çocuk açlıktan ölüyor.
Yüksek tasarruf oranı Japonya'nın güçlü ekonomik büyümesi için bir faktör olarak kabul edilmektedir.Çünkü o bol yatırım sermayesi kullanılabilirliği anlamına gelmektedir.