Translation of "‫وذلك" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "‫وذلك" in a sentence and their turkish translations:

وذلك عندما يضربون!

Tam o anda saldırırlar!

وذلك عندما خطر لي

İşte o an farkına vardım ki

وذلك النمط يكوّن توقعات.

Bu kalıp beklenti yaratıyor.

وذلك أمر مهم جدًا.

Bu da çok önemli.

وذلك من 1565 إلى 1898.

1565 yılından 1898 yılına kadar.

وذلك أهم جانب في حياتي.

ve bu hayatımın en önemli parçası.

وذلك عندما التقى بتابعها الجديد.

İşte o anda, yeni elemanla tanışmış.

وذلك كوكب بين تريليونات المجرات،

Olasılık şimdi bir trilyonda bir gezegen,

وذلك للتوصّل إلى البحر الأسود

karşı isyancıları desteklemek için

وذلك لأنه يغير بنية تركيب الدماغ؛

Çünkü bu şey beyin yapınızı değiştiriyor,

حسناً تعلم،هذا الشخص، وذلك الشخص"

bilirsin işte bu tip insanlar vardı.'' diye cevap veririz.

وذلك بتعريف الرجولة بطريقة محدودة جداً.

Erkekliği çok dar bir çerçevede tanımlıyoruz.

وذلك ضمن الإطار القانوني للاتحاد الأوروبي،

kendi şirketlerini yöneten girişimciler.

وذلك ما يمكنكم رؤيته حول الزواية.

Bu da köşenin diğer tarafından gördüğünüz şey.

وذلك ليس دليلاً على أي شيء،

Bu hiçbir şeyin kanıtı değil.

وذلك حيث يصبح الأمر معقدًا حقًا.

Ancak bu noktada işler gerçekten karışıyor.

وذلك كجزء من دراسة علمية مذهلة.

binlerce çocuğun yaşam sürecini takip ediyor.

وذلك موضوع آخر في حد ذاته.

ve bu başlı başına ayrı bir konuşma konusu.

وذلك يتحدد جُزئيا بالجينات التي يرثونها

ve bu süreç miras edindikleri genler ile,

وذلك بأن يشرع كل واحد منا

ve bu her birimizle başlıyor -

وذلك لأن معالج الكمبيوتر يعمل بجد

Bunun sebebi tıpkı bir bilgisayarın işlemcisinin çok yoğun bir şekilde çalışması gibi

وذلك لا يقتصر على مكان العمل،

Ve bu sadece bir iş yeriyle sınırlı kalmaz.

‫وذلك حين تركت الوكر وأصابها الخوف.‬

İşte o zaman yuvasını terk etti ve çok korktu.

وذلك لأن الكورتيزول، وهو هرمون الإجهاد الرئيسي،

çünkü asıl stres hormonu olan kortizol,

وذلك بسبب أن 10 من أنهارهم الرئيسة،

Çünkü onların ana nehirlerinden 10 tanesi

وذلك يعني أن الفقر يترك ندبة حقيقية،

Bu, yoksulluğun kalıcı iz bıraktığı ve

وذلك بدعم خلافة الشاب ستيفان على العرش،

ve tahtını genç Stefan'a teklif etti

مردوداتٍ ماليةٍ كبيرةٍ للعراق وذلك خلال نقل وايصال البضائع

olacak.Projenin önemli finansal getirileri olması bekleniyor

وذلك بعد انتهاء علاقة عاطفية أو وفاة شخص عزيز مثلاً.

mesela sevgilinizden ayrıldığınızda veya sevdiğinizi kaybettiğinizde.

وذلك لا ينطبق فقط عليّ وعلى أصدقائي ممّن يختبرون هذا.

Bunu deneyimleyen sadece ben ve arkadaşlarım değil.

رفض توليته حلب كما وعده وذلك خوفا من قوة وطموح

Çünkü önceki Sultan Halepi,Baybarsa vereceği sözünü tutmayıp ondan korktuğu için hırsından sakınmıştır.

وذلك لأن نصف الكمية التي نستمر بإطلاقها في الغلاف الجوي

bunun sebebi atmosfere salınımına devam ettiğimiz karbonun yarısı,

وذلك عن مدينة الزاوية غرب ليبيا نتائج الانتخابات لاقت ترحيباً

yerine getirmek için parlamentonun yetmezliği olarak

وتسعين وذلك في احد مزارع الخنازير هناك. حيث رصد حينها

Malezya'da yayılmak için altı yüzden fazla vakayı

العراقية المطلة على الخليج العربي وذلك قرب شبه جزيرة الفاو

Körfezi'ne bakan Ras Al-Bisha bölgesinde , Faw yarımadasının yakınında

وأعيدكم للوراء عندما بدأ هذا كله لي وذلك في عام 2010،

benim için bütün bunların başladığı 2010 yılına götürmeme izin verin.

وذلك لدعم حكومة الوفاق هناك ثم جندت مقاتلين سوريين للقتال معها

aldı. Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni orada destekledikten sonra onunla savaşmak için Suriyeli savaşçıları işe aldı ve

بجماليةٍ اكثر. اما ثاني الفوائد وذلك وفق مختصين ان تلك المباني

ile konut sağlamak anlamına gelir . İkinci faydaya gelince, uzmanlara göre bu binalar

لتوفيره اكثر من ثلاثمائة الف فرصة عملٍ فيه فقط وذلك عند

ayda on beş milyar bir dinar olarak tahmin edilen faydalara ulaşmasını bekliyor.

جديدٍ معها في الرابع من يناير عام الفين وواحدٍ وعشرين. وذلك

olduğu bir gösteri . Ancak Irak hükümeti tekrar Kore şirketine döndü. Ve

وذلك مباشرة بعد فترة إفلاس بعض شركات الـ"دوت كوم" (شركات الإنترنت)،

O zamanlar birinci dot.com çöküşünün hemen ertesiydi

ميليشيات غير قانونية وذلك في ظل غياب اي جسم حكومي حقيقي وغياب

ve tüm Libya'da devlet otoritesinin yokluğunda yasadışı milisler arasında bir