Translation of "مجموعة" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "مجموعة" in a sentence and their turkish translations:

بدأت مجموعة دعم.

Bir destek grubu başlattım.

‫لا يكون في مجموعة.‬

yani hiçbir zaman bir grup hâlinde hareket etmezler.

يخصُ مجموعة كاناكي العرقية.

Kanak etnik grubu için inşa edildi.

مجموعة واحدة تنخفض الضوء

bir set ışığı düşmesi

صنعنا عشرة منها. مجموعة صغيرة.

Bunlardan 10 adet ürettik. Küçük bir ordu denilebilir.

آخر مجموعة متبقية ، على الجسر

en son kalan grup yani köprüdekiler

داخل مجموعة من معادن التربة،

güçlü kimyasal bağ yapıları olan

أو عضويتهم في مجموعة مجتمعية ما.

koruma sağlamak için oluşturuldu.

عن مجموعة من النساء اللائي يركضن.

bir grup kadının koştuğunu söylüyorum.

وتجذب أيضًا مجموعة من اللا فقريات .

ayrıca omurgasızları da çekiyorlar.

مجموعة النّوم ومجموعة الحرمان من النّوم.

Uyku grubu ve uyku yoksunu grubu.

اجتمع جاكسون مع مجموعة من العلماء،

Bir grup bilim insanıyla bir araya geldi

هناك مجموعة كبيرة جدا تؤمن بها

buna inanan çok büyük bir grup var üstelik

فما أنا إلا مجموعة من الجزيئيات

''Ben'' dediğiniz şey bu görünüşe gelmek için

لدي مجموعة من الاقتباسات النموذجية هنا

Birkaç örnek alıntım var

وهذا يثير مجموعة من الأفعال وردود الفعل.

ve bu bir seri eylem ve reaksiyonu tetikler.

مجموعة من الصف السابع أقبلوا علي وقالوا،

Yedinci sınıfta okuyan bir grup yanıma gelip

مجموعة نائمة تحت الدرج في الطابق السفلي.

ve aşağıda bodrumda uyuyan bir grup daha vardı.

صُنعت هذه الدعامات من مجموعة مواد مختلفة،

Bu materyaller pek çok farklı şeyden yapılıyor;

هي بطبيعتها متفوقة على "خارج مجموعة" ما

doğuştan daha üstün olduğuna dair görüşler

‫لكن مجموعة الفهود هذه بدأت الصيد لتوها.‬

Fakat bu çita çetesi işe daha yeni koyuluyor.

يتركون خلفهم مجموعة أناس أفضل حالاً منهم.

kendilerinden çok daha iyi bir grup insan bırakarak gidenlerdir.

والتي هي مجموعة من المهندسين والعمال الرائعين

olağanüstü mühendis ve operatörlerimiz var.

خبّأ سامي سيّارته بين مجموعة من الأشجار.

Sami arabasını bir ağaç korusuna sakladı.

بل هو مجموعة نظريات ونماذج يتم تطويرها وتحسينها

Teorileri ve örnekleri, dünya çapında üniversitelerde;

مجموعة عمل في زونجولداك ورقصت بأغاني في المتنزهات.

parklarda benim şarkılarla dans eden dünya güzeli ergenlerle tanıştım.

لا يقتصر الإبداع على مجموعة محددة من الأشخاص.

Yaratıcılık belirli bir grup insana ait değildir.

ماذا لو اعتقدت أن هذه مجموعة الناس متدنية

Ya o grubun sizden daha aşağı olduğunu düşünüyor

الكره الذي نشعر به نحو مجموعة من الأشخاص

Kimlikleri veya inançları yüzünden

‫مجموعة من القنادس ملساء الفراء‬ ‫في قلب "سنغافورة".‬

Singapur'un tam merkezinde bir grup düz kürklü su samuru.

هذا هو الإضراب الذي بدأته مجموعة من الناس

işte o bir grup insanın başlattığı grev

لقد رأيت مجموعة من السياح الذين يتكلمون التركية .

Türkçe konuşan bir turist grubu gördüm.

هذه مجموعة من الأخطاء، لنسميها أخطاءً في إعطاء الأدوية

Bunlar yan etki olayları, hatalar, ki bunlara insan kaynaklı olduğu

‫وقد أُثبت أن الغضب متورط ‬ ‫في مجموعة من الأمراض‬

Bugün öfke, gelişigüzelce ''kadın hastalıkları'' olarak addedilmiş

في هذه الصورة على اليسار، ترون مجموعة منيل كوليكشن،

Soldaki resimde uzun zaman önce kullanılan Menil Collection'ı

هذا الفيلم، الذي صنعته مجموعة البحث التي أنتمي إليها،

Araştırma ekibim tarafından hazırlanan bu görüntü

وهي مجموعة من الجزر الصغيرة في الأعماق الباردة لبحر (بيرنغ)

Bu, ABD ve Rusya arasındaki soğuk Bering Denizi derinlerinde

ومن خلال هذه الأشياء، لدينا مجموعة لخمسة مليارات من الرجال،

Orta kısımda ise 5 milyarlık dev bir grup var

مجموعة من الناس غير قادرين على تحمل ظروف العمل الثقيلة

bir grup insan ağır çalışma şartlarına dayanamayarak

هذا الفيديو تم عمله بواسطة مجموعة من علماء الفيزياء الألمان

Bu, bir grup Alman fizikçi tarafından yapılan bir video.

هو لديه مجموعة من اسماك كوي اليابانية في بركة الحديقة.

Onun, bahçe havuzunda bir Japon koi koleksiyonu vardı.

إذا جئت إلى النافورة آول واحدة، فإننا نأخذك إلى مجموعة أصدقائنا. "

çeşmeye ilk sen varacak olursan, seni arkadaş grubumuza alıyoruz."

لمعرفة ذلك، تواصلت مع مجموعة صغيرة ولكن متزادية من الباحثين الشباب

Bunun cevabı için küçük ama büyüyen bir grup genç araştırmacıya ulaştım,

كانت Jomsvikings مجموعة أسطورية من مرتزقة الفايكنج ... رجال مختارين مرتبطين بميثاق

büyük bir güç merkeziydi . Jomsvikingler efsanevi bir Viking paralı askerleri grubuydu ... bir onur koduyla

‫في المحيط الهادئ،‬ ‫مجموعة جزر "بالاو" النائية.‬ ‫3 أيام قبل مرحلة المحاق.‬

Pasifik Okyanusu'nun ücra köşesindeki Palau Takımadaları. Yeni Ay'a üç gün var.

عندما تغوص النملة في مجموعة صغيرة من النمل ، عن طريق أكل تلك النمل

küçük bir karınca grubuna karıncayiyen daldığında o karıncaları yiyerek

هذا فقط 12 دولارًا للوصول إلى مجموعة مذهلة من الأفلام الوثائقية لمدة عام.

İnanılmaz bir dizi belgesel için bir yıllık erişim için sadece 12 dolar.

الثقافة هي مجموعة من القيم اليومية التي نعيش بموجبها. إنّها جزء من عملية بناء مجتمع أفضل.

Kültür, günlük hayatta bizi harekete geçiren değerlerle ilgilidir. Daha iyi bir toplum inşa etmenin gereklerinden biri bu.

كان Grissom أحد رواد الفضاء الأكثر خبرة في أمريكا: فقد كان عضوًا في مجموعة رواد الفضاء

uğruyordu . Grissom, Amerika'nın en deneyimli astronotlarından biriydi: O,

أغاثا كريستي هي كاتبة إنجليزية. معروفة بفضل 66 من رواياتها البوليسية و 14 مجموعة من القصص القصيرة.

Agatha Christie bir İngiliz yazardı. 66 dedektif romanı ve 14 kısa öykü koleksiyonu ile tanınır.