Translation of "صغيرة" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "صغيرة" in a sentence and their turkish translations:

- إنها صغيرة جداً.
- إنها صغيرة جداً

Bu çok küçük.

‫لأشلاء صغيرة.‬

...olmuşlar.

صغيرة جدا ،

çok küçük bir ihtimal,

له مغرفة صغيرة،

küçük bir kepçesi olan

العالم قرية صغيرة.

Bu küçük bir dünya.

في حياة اسفنجة صغيرة

mitoz bölünme geçirdiği,

سنقوم بتجربة صغيرة، حسنًا؟

küçük bir deney yapacağız, tamam mı?

أننا من أبرشية صغيرة

Sadece acil sorunlarının dışında

سيكلفه ذلك ثروة صغيرة.

bu onlara küçük bir servete mal olur.

‫انظر، شجرة تنوب صغيرة.‬

Bakın, küçük bir köknar ağacı.

قمنا ببناء منازل صغيرة،

Küçük evler yapıyoruz

‫كانوا يأخذون حصاة صغيرة.‬

Küçük bir taş alıyorlar.

سوف تجري تجارب صغيرة.

Küçük bir deney yaparız.

كبسولات صغيرة لشخص واحد .

NASA'nın ilk astronot grubu Mercury Seven'ın bir üyesiydi .

عبارة عن تكتلات صغيرة

bunlar ufak kümecikler.

إنها صغيرة وغير ناضِجة.

O genç ve olgunlaşmamış.

هناك فرصة صغيرة ، أ

Küçük bir şans var,gerçekten çok çok küçük bir şans.

ليست صغيرة ،أليس كذلك ؟

O, genç değil, değil mi?

لتوم وماري مزرعة صغيرة.

Tom ve Mary'nin küçük bir çiftliği var.

‫يوجد هنا شجرة تنوب صغيرة.‬

Bakın, küçük bir köknar ağacı.

مثل دائرة كهربائية متكاملة صغيرة،

küçük bir entegre devre,

صنعنا عشرة منها. مجموعة صغيرة.

Bunlardan 10 adet ürettik. Küçük bir ordu denilebilir.

وهي صغيرة جداً، عجيبة جداً،

bayağı küçük, bayağı garip,

نحن نعيش في مجموعات صغيرة

az kişilik gruplar halinde yaşıyoruz

بدأت العمل في ورشة صغيرة

Küçük bir atolyede çalışmaya başladı

لكن منذ كنت فتاة صغيرة،

Ama genç bir kız olduğumdan beri,

الحياة في قرية صغيرة مملة.

- Küçük kasabada hayat sıkıcıdır.
- Küçük bir kasabada hayat sıkıcıdır.
- Küçük bir kasabada yaşam sıkıcıdır.

يعش فاض في بلدة صغيرة.

Fadıl küçük bir toplulukta yaşıyor.

لذلك، قررت أن أجري تجربة صغيرة.

Ben de küçük çaplı bir deney yapmaya karar verdim.

لأنها غرفة معيشة صغيرة مليئة بالدخان

televizyon ekranını bazen zorlukla görürdük.

‫ربما يمكننا إشعال نار صغيرة هنا،‬

Belki bir ateş yakabiliriz

"بيل قيبسون" فتاة استرالية صغيرة وسعيدة

Belle Gibson mutlu, genç bir Avustralyalıydı.

نحن نكون قرية عالمية صغيرة مترابطة

Biz de küçük, birbirine bağımlı küresel bir köy haline geliyoruz.

ربما اكتشفت جزيرة صغيرة خارج البرتغال.

Ama belki Portekiz'in küçük bir adası olabilir.

‫معظم المخلوقات هنا صغيرة ورشيقة الحركة.‬

Buradaki çoğu yaratık ufak ve çeviktir.

هذه أداة صغيرة، روبوت روفر صغير،

Küçük bir cihaz bu, küçük bir gezgin robot,

‫ولذلك فهي مفترسات أخطبوط صغيرة مميتة.‬

Yani hepsi ölümcül birer ahtapot avcısı.

- إنها صغيرة جداً.
- إنها شاية جداً.

O çok genç.

تخرج منا قطرات صغيرة من السوائل.

dışarıya küçük su damlacıkları bırakırız.

لأنها كانت صغيرة ، كانت إصاباتها طفيفة.

Küçük olduğu için yaraları küçüktü.

جاءت اإلى اليابان عندما كانت صغيرة.

O, Japonya'ya çocuk olarak geldi.

عندي تفّاحات صغيرة جدّا في جيبي.

Cebimde çok küçük elmalar.

- بدت البيوت و السيارات صغيرة من علو الطائرة.
- بدت المنازل و السيارات صغيرة من بين السحاب.

Evler ve arabalar gökyüzünden bakınca küçücük görünüyorlardı.

أجزاء صغيرة من قلبك وكليتيك وأنسجة دماغك.

beyin dokunuzdan zerre ve parçalar yayıyorsunuz

اتجهت بعض هؤلاء النساء لفتح مشاريع صغيرة،

Bu kadınlardan bazıları küçük şirketler açtı,

بام : تبدين صغيرة في سن كم عمرك ؟

Pam: Sesin çok genç geliyor. Kaç yaşındasın?

تكون بمثابة حديقة صغيرة من الطحالب المائية

ve su yosunları için hidroponik bir bahçe görevi görüyor,

هي صغيرة، لكنها تُظهر أنها بدأت تفهم.

O hâlde, onun genç olduğunu ama anlamaya başladığını gösteriyor.

كانت في كل مكان عندما كنت صغيرة

Ben büyürken etrafımızda her yerdeydi.

هل تريد أن تكتب صغيرة أو كبيرة

kimliğe küçük veya büyük yazılmalar mı dersin

الآن لنأخذ استراحة صغيرة ونخبرك عن ذلك

Şimdi küçük bir ara verip şundan bahsedeyim size

قطعوه إلى قطع صغيرة وحملوه إلى منزلهم

onuda küçücük parçalara ayırıp yuvalarına taşıyorlar

هل يمكنك أن تقدم لي خدمة صغيرة؟

Bana küçük bir iyilik yapar mısın?

وهو ما أدى إلى خلق أزمة صغيرة هنا.

ve bu küçük bir soruna yol açıyor.

وبدون شك، فإن هذه الدراسة ومثيلاتها هي صغيرة،

Şüphesiz bu ve benzer çalışmalar küçük

ما يجعلني أعود بذاكرتي عندما كنت فتاة صغيرة،

Bu yüzden küçük bir kız olduğum zamanı

كل قاعدة صغيرة لا يمكن أن تكون مجردة

Dil bilgisi tamamen soyut dil bilgisel koddan ibaret olamaz.

هناك فقط قطعة صغيرة جداً على سطح كوكبنا

Gezegenimizin yüzeyinin

في بلدةٍ صغيرة شمال ولاية نيويورك وفي أيداهو،

veya Idaho’da bunlar yapılabiliyorsa

يكوّن الجهاز المناعي بيئة صغيرة من الخلايا والبروتينات

bağışıklık sistemi hücre ve proteinlerden küçük bir çevre oluşturacak

كانت هناك طاولة صغيرة مربعة مثبتة في الأرض،

Yere monte edilmiş küçük, kare bir masa,

بعبارة أخرى ، بوضعها واحدة تلو الأخرى بأفواه صغيرة

yani aslında o küçücük ağızlarla tek tek üst üste konularak

ضع محرك البحث في زاوية صغيرة من المتصفح

Tarayıcının küçük bir köşesinde arama motoru koydu

إنه ولد في قرية صغيرة في جنوب تركيا.

Türkiye'nin güneyinde küçük bir köyde doğdu.

عاش تانغو مع صبي صغير في قرية صغيرة.

Tango küçük bir köyde küçük bir çocukla yaşıyordu.

ربح سامي ثروة صغيرة بمطعمه الشّهير للمأكولات البحريّة.

Sami, popüler deniz ürünleri restoranı ile küçük bir servet kazandı.

هناك خدعة صغيرة واحدة: عليك أن تجد دليلًا ملموسًا.

Burada küçük bir püf nokta var: somut kanıtlar bulmalısınız.

لكن على الرعم من أنها كانت خطوة صغيرة فقط،

Küçük bir adım olmasına rağmen

وفي الوسط من هذه الهضبة كانت صخرة صغيرة وعجيبة

Ve bu höyüğün merkezinde, az çok bir çocuk eli büyüklüğünde,

كان بداخل ذلك الصنوق الورقي ثلاث قطط صغيرة ميتة -

ve bu karton kutunun içinde üç tane ölü kedi yavrusu vardı,

‫صنعنا منصة صغيرة هنا،‬ ‫بحيث تكون بعيدة عن الثلوج.‬

Buraya küçük bir platform yaptık, yani kardan yüksekte.

‫هذا هو أول شيء.‬ ‫ثم سنشعل ناراً صغيرة هنا.‬

İlk yapacağımız bu. Sonra küçük bir ateş yakacağız.

يتم إدخال كمية صغيرة من الجهد الكهربي إلى المخ،

Beyne az bir miktar voltaj veriyorsunuz,

ومن الذي يقول بأننا سنبقى شركة صغيرة إلى الأبد؟

Sonsuza dek küçük kalacağımızı kim söyleyebilir?

‫حسناً، أول ما سنفعله‬ ‫هو أن نحفر حفرة صغيرة هنا.‬

Pekâlâ, yapacağımız ilk şey buraya küçük bir delik açmak.

‫هذا العقرب لديه مخالب صغيرة، ‬ ‫وكيس سم كبير في ذيله،‬

Bunun gibi küçük pençeleri ve kuyruğunda büyük bir zehir kesesi varsa

ولكن عندما يصل إلى قرية زراعية صغيرة في مقاطعة غانسي،

Ancak Gansu bölgesindeki küçük tarım köyüne vardığında,

مثال جيد على هذا، كان عندما كنت قاضية صغيرة بالعمر --

Buna çok iyi bir örnek anım var; genç bir hakimken

ومع ذلك فبإمكانه أن يتوجه إلى منطقة صغيرة في السماء

Ama gökyüzünün çok ufak bir kısmına işaret edebiliyor.

العصا بمثل هذه العصا ستكون صغيرة ، شخص يدعى بعصا فولاذية

böyle bir sopa ile küçük bir sopa daha olur birine çelik birine çomak denir

الآن يبدو كما لو أنك على دراية صغيرة بما ستسمعه

şimdi bu duyacaklarınıza biraz kulağınız aşina sanki

"ماذا لو أن الحياة قد بدأت في مياه بركة دافئة صغيرة

"Ya yaşam, küçük, sıcak göletin birinde,

ثم قضيت بعض الوقت، بنيت فيها قرية صغيرة مع بعض الطرق

Biraz zaman geçirdim, yolları olan küçük bir köy inşa ettim

لمعرفة ذلك، تواصلت مع مجموعة صغيرة ولكن متزادية من الباحثين الشباب

Bunun cevabı için küçük ama büyüyen bir grup genç araştırmacıya ulaştım,

‫إنه رشيق بشكل مفاجئ،‬ ‫يستطيع أن يلتف حول قطعة نقدية صغيرة.‬

Şaşırtıcı derecede çeviktirler, küçük bir bozuk paranın etrafında dönebilecek kadar.

انظروا ، تم بيع هذه الأعمال لشخصية صغيرة ومضحكة مثل 8500 دولار.

Bakın 8500 dolar gibi küçük bir ve komik bir rakama satılmıştı bu eserler

وقطرات أخري تكون صغيرة وخفيفة جدا، فتسبح في الهواء لمسافة أبعد.

Diğerleri çok küçük ve hafif olduğundan havada daha uzun süre asılı kalırlar

كسرت قطعة صغيرة من جبنة الشيدر و غمستها في كريمة حامضة.

Ben küçük bir parça çedar peyniri kırdım ve onu ekşi krema içine daldırdım.

‫الرجيلات طويلة، زوائد تشبه الإصبع‬ ‫مع 3 أسنان صغيرة جداً في نهايتها.‬

Pediseller, uçlarında üç küçük diş bulunan uzun ve parmağa benzeyen uzantılardır.

اقمار اصطناعية حول كوكبنا بدأت بأرسال بيانات المواقع والابحار الى مستقبلات صغيرة

Gezegenimiz çevresinde yörüngedeki uydular tüm dünyadaki küçük alıcı birimlerine,

ولكن من الممكن أن تُدمج وتُصغر إلى طابعاتٍ صغيرة، موجودة في منزلك الخاص،

Ama sonunda birleşerek evinizde olabilecek kadar küçük olanlara küçülecek,

عندما تغوص النملة في مجموعة صغيرة من النمل ، عن طريق أكل تلك النمل

küçük bir karınca grubuna karıncayiyen daldığında o karıncaları yiyerek

جان ديو سولت من بلدة صغيرة في جنوب فرنسا ، وتم تجنيده في Régiment

Jean-de-Dieu Soult, güney Fransa'da küçük bir kasabadan geliyordu ve 16 yaşında

‫لفهم كل علامة صغيرة وكل سلوك بسيط،‬ ‫كل نوع وما يفعله وكيف يتفاعلون.‬

her ufak davranışı, her türün ne yaptığını ve nasıl etkileşim kurduklarını anlayabilmek için yapılması gereken çok şey var.

‫إن وجدت إحدى عقارب "بارك"،‬ ‫وهي عقارب صغيرة، فهي شديدة السمية‬ ‫ويمكن أن تقتلك.‬

Küçük akreplerden birine denk gelirseniz çok zehirlidirler ve sizi öldürebilirler.