Examples of using "التربة" in a sentence and their turkish translations:
Toprak.
İşte toprağın devreye girdiği yer:
emsalsiz oranlarda azalma yaşanıyor.
karıncalar toprağı ısırarak toprağı tükürüğüyle yumuşatıyorlar
çürüdüğünde atmosfere geri döner.
güçlü kimyasal bağ yapıları olan
insan nüfusu ve daha fazlası için ihtiyaç duyduğumuz tüm gıda ve kaynakları
iklim değişikliği ve toprak bozunumu.
toprakla bütünleşmesi beklenir
Toprakta, dünyadaki bitki örtüsünün
Benim gibi biyojeokimyagerler
Toprak bozunması pek çok sebepten dolayı kötüdür,
çok yıllık bitkiler yetiştirdiler.
yerin altına, okyanusun derinliklerine saklayabiliriz.
Karbon, yeşil bitkilerin atmosferden karbondioksiti alıp bünyelerinde
Bu, yüksek enlemlerdeki topraktan bir hikaye.
Toprak, sadece kara parçasının yüzeyini kaplayan ince bir örtü
ve karanlığa dönüştüğünden
Yeryüzündeki tüm yaşamın temeli olma yeteneğine saygı,
Dünya genelindeki ormanlarda,
Toprak kullanımı ve bozunması ile sadece son 200 yılda veya bu civarda,
kendi kendine yetme ve yetiştirmenin yollarını bulmak için çalışıyor.Sıcak
Bayview Hunters Point'teki toprağın üstündeki asfalt gibi.