Translation of "كشف" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "كشف" in a sentence and their turkish translations:

كشف عن حبه.

O, sevgisini açığa vurdu.

كشف ارتفاع الأرض تلقائيًا

Yerle yüksekliğini otomatik olarak algılayıp

لقد كشف عن نواياه.

O evlenme niyetini açıkladı.

‫يمكنه كشف محيطه بأعينه الـ8.‬

...sekiz gözüyle manzarayı iyice içine çeker.

البيانات التي كشف عنها العلم

bilimin ortaya koyduğu veri ise şu

انا احاول فقط كشف الحقيقة.

Ben sadece gerçeği ortaya çıkarmaya çalışıyorum.

كشف فاضل عن ألوانه الحقيقية.

Fadıl çok geçmeden gerçek niyetini gösterdi.

أردت كشف كل العالم المليء بالكراهية

ortaya çıkarmam, anlamam ve düzeltmem gereken

‫يساعده لسانه في كشف المفترسات القريبة.‬

Dili sayesinde civardaki avcıları tespit edebiliyor.

‫يمكننا كشف الأدغال بضوء جديد تمامًا.‬

...yağmur ormanlarını yepyeni bir gözle görebiliyoruz.

‫فسّر كشف حديث طريقة تغذّيها ليلًا.‬

Yeni bir keşif, geceleri nasıl beslendiklerini ortaya çıkardı.

- كشف فاضل ألوانه الحقيقيّة و تبيّن أنّه جبان.
- كشف فاضل شخصيته الحقيقية و تبيّن أنّه جبان.

- Fadıl gerçek renklerini gösterdi. O bir korkaktı.
- Fadıl gerçek rengini belli etti. O bir korkaktı.
- Fadıl gerçek niyetini gösterdi. O bir korkaktı.

السبب الذي يجعل الرادار قادراً على كشف الصخر الصلب

Radarın ana kayaları görüntülemesinin nedeni

لأنها كانت الطريقة الوحيدة القادرة على كشف الصديق من العدو.

çünkü düşmanı dosttan ayırmanın tek yolu buydu.

تحت التعذيب، كشف البحارة عن تفاصيل حول الخطة القرطاجية لمهاجمة صقلية.

İşkence sonucu, Kartaca denizcileri Sicilya'ya saldırı planını anlattılar.

كشف فاضل عن ألوانه الحقيقية بعد بضعة أشهر من المواعدة فقط.

Birkaç aylık flörtten sonra Fadıl'ın gerçek niyeti ortaya çıktı.

لكن بمجرد أن كانوا في منتصف الطريق، كشف حنبعل عن فخه وأطلق العنان لفرسانه

Ama nehrin ortasına geldiklerinde Hannibal tuzağını kurdu ve süvarilerini saldı.

ساعد الجنرال بيسيير في كشف سوء إدارته للميزانية ... وهو الأمر الذي لم يسامحه لانز أبدًا.

General Bessières, Lannes'ın kendisini asla affetmediği bütçeyi kötü yönettiğini ifşa

‫يمكنهما كشف جزيء فيرمون واحد معين‬ ‫من بين الملايين.‬ ‫الطيران بشكل متعرج يساعده في تحديد موقعها.‬

milyonlarcasının arasından tek bir feromon molekülünü tespit edebiliyor. Zikzak çizerek dişinin yerini daha iyi belirliyor.