Translation of "قدم" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "قدم" in a sentence and their turkish translations:

قدم له العمدة مفتاح المدينة.

Belediye başkanı ona şehrin anahtarını sundu.

متى قدم توم الى استراليا

Tom Avustralya'ya ne zaman geldi?

- أتی عمي لرؤيتي.
- قدم عمي لرؤيتي.

Amcam beni görmek için geldi.

وفي إحدى المرات قدم شخص إلي وقال:

Biri bana geldi ve dedi ki:

30 فدانًا تعادل حوالي 30 ملعب كرة قدم.

30 dönüm neredeyse 30 futbol sahası demek.

علي لاعب كرة قدم جيد, لكن ليس ممتاز.

Ali iyi topçu, ama bir Alex değil.

قدم هذا التكبير أكبر دعم لتعليم أطفالنا والأجيال الشابة

çocuklarımızın ve genç nesillerimizin eğitimine en büyük desteği bu Zoom sağladı

إما قدم المصريون القدماء أمامنا كتكنولوجيا أو أجانب صنعوا

ya eski mısırlılar teknoloji olarak bizden ilerideler yada uzaylılar yaptı

على الدوام قدم توم أفضل ما يستطيع لمساعدة ماري.

Tom Mary'ye yardım etmek her zaman için elinden geleni yaptı.

تخيل أنك وحدك على ارتفاع يصل طوله إلى 2000 قدم،

610 metre bir yapının en zorlu kısmında tek başınıza olduğunuzu düşünün,

منذ عام 2010 ، قدم فريق Napoleon-Souvenirs.com أجود الهدايا والتذكارات

Napoleon-Souvenirs.com'daki ekip, 2010 yılından bu yana Napolyon dönemini seven herkes için

في عام 1798 ، قدم ديسايكس دافوت إلى صديقه الجنرال بونابرت.

1798'de Desaix, Davout'u arkadaşı General Bonaparte ile tanıştırdı.

عندما كنت في الصف الأول، قدم لي صديق لعائلتنا نصيحة

Birinci sınıfa giderken bir aile dostumuz bana bir tavsiyede bulundu

‫ولكن من ارتفاع 5 آلاف قدم،‬ ‫سترى الـ"إس أو إس".‬

ama 1500 metre yukarıdan bakarsanız bu SOS'i görürsünüz.

رغم أن بعضهم كان يجلس على بعد ١٤ قدم (4.25 متر).

...yaklaşık 4 metre uzakta oturuyor olsalar bile.

قدم نابليون لاحقًا العلم الذي كان يلوح به في المعركة إلى لانز ،

Napolyon daha sonra savaşta salladığı bayrağı Lannes'a sundu ve

كان السلطان بيبرس حاكمًا قادرًا على قدم المساواة مع قطز، حيث واصل الحكم المملوكي القوي

Sultan Baybars Memlük geleneklerini sürdürdü ve en az Qutuz kadar yetenekliydi.

- طعن سامي في إدانته ثلاث مرّات لكنّ كلّ طعونه رُفِضت.
- قدم سامي ثلاث طعون ضد إدانته لكنها كلها قوبلت بالرفض.

Sami, mahkumiyetine karşı üç itirazda bulundu. Her biri reddedildi.

إن إرادة الشعب هي مصدر سلطة الحكومة، ويعبر عن هذه الإرادة بانتخابات نزيهة دورية تجري على أساس الاقتراع السري وعلى قدم المساواة بين الجميع، او حسب أي إجراء مماثل يضمن حرية التصويت.

Halkın iradesi kamu otoritesinin esasıdır; bu irade, gizli şekilde veya serbestliği sağlayacak muadil bir usul ile cereyan edecek, genel ve eşit oy verme yoluyla yapılacak olan devri ve dürüst seçimlerle ifade edilir.

لكل شخص الحق في التعلم، ويجب أن يكون التعليم في مراحله الأولى والأساسية على الأقل بالمجان، وأن يكون التعليم الأوّلي إلزاميا وينبغي أن يعمم التعليم الفني والمهني، وأن ييسر القبول للتعليم العالي على قدم المساواة التامة للجميع وعلى أساس الكفاءة.

Her şahsın öğrenim hakkı vardır. Öğrenim hiç olmazsa ilk ve temel safhalarında parasızdır. İlk öğretim mecburidir. Teknik ve mesleki öğretimden herkes istifade edebilmelidir. Yüksek öğretim, liyakatlerine göre herkese tam eşitlikle açık olmalıdır.