Translation of "قدر" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "قدر" in a sentence and their turkish translations:

لا قدر الله!

- Allah korusun!
- Nazar değmesin.

خذ قدر ما تريد.

İstediğiniz kadar alın.

‫عليها جمع أكبر قدر ممكن.‬

Ağzına olabildiğince çok şey tıkıştırmalı.

ما بيده لا قدر الله."

bir şey fırlatır mazallah-

تشبعوا بذلك، وحدقوا قدر ما تشاؤون،

tadını çıkar, istediği kadar baksın

إلى أيّ قدر نعرف حقًا عن محيطاتنا؟

Okyanuslarımız hakkında aslında ne kadar şey biliyoruz?

وأجبت على أسئلتها بطريقة مباشرة وصريحة قدر المستطاع.

doğrudan ve dürüstçe cevap vermeye çalıştım.

إذن، سيجعلون هذه التقيات إنسانية بأعلى قدر يستطيعونه،

Sonuçta, ortaklarını memnun etmek için

علينا التحدث مع أكبر قدر ممكن من الناس

mümkün olduğu kadar çok sayıda insanla

الأقمار الصناعية تقوم بتقديم قدر كبير من الملاحظات

Uydular çok yoğun gözlemler gönderiyorlar,

أو تقديم المعلومات التي كسبها أكبر قدر من المال.

veya da en çok parayı kazandığı bilgiyi ulaştırıyormuş.

وأنه يتعين تجربة ذلك الخيار قدر المستطاع على المستوى المحلي.

ve o seçim mümkün olduğu kadar yerel düzeyde uygulanmalı.

‫يدخل بعضها بياتًا شتويًا،‬ ‫لتحرق أجسادها أقل قدر من الطاقة.‬

Bazısı kış uykusuna yatarak asgari enerji harcıyor.

لم يكن هدفهم أن يجعلوا ( فيونا ) تبدوا طبيعية قدر المستطاع

Amaçları Fiona'yı mümkün olduğunca normalleştirmek değildi,

فيها مرتفعٌ عن البقية اذ قدر عام 2020 باكثر من

sağladığı kolaylıklara ek olarak kişi başına 70 bin doların

‫حسناً، كل ما أحتاجه الآن قدر صغير‬ ‫من العزل لعمل فراش.‬

Pekâlâ, artık ihtiyacım olan tek şey yatak yapmak için malzeme bulmak.

الهدف من الأعمال التجارية هو تحقيق أعلى قدر من الأرباح للمساهمين.

Şirketler yalnızca kârı en maksimize etmek ve hissedarları zengin etmek için var.

‫لذا يجب أن نتعقب أكبر قدر ممكن ‬ ‫من الكائنات السامة ونقتنصها.‬

Olabildiğince fazla sayıda zehirli yaratık yakalamaya çalışacağız.

كل عربة ومقطورة قد ملئة بأكبر قدر من الطعام والمسلوبات من المدينة

Her araba,her çuval alabildiğine yemek ve (genellikle) yağmayla doluydu

يوماً ما ام ان المشروع قدر له ان يكون حبراً على ورق

bir hükümeti bekliyorum , Iraklıların hayali bir gün gerçek olacak mı yoksa Tanrı'nın

‫عيناه، المكونة من آلاف العدسات الصغيرة،‬ ‫تجمع أكبر قدر ممكن من الضوء المتاح.‬

Binlerce ufak lensten oluşan gözleri ortamda bulunan en ufak ışığı bile süzer.

‫من المفيد جدًا العودة إلى المنزل‬ ‫ومحاولة قراءة‬ ‫أكبر قدر ممكن من الأوراق العلمية.‬

Eve dönüp olabildiğince çok bilimsel makale okumak çok faydalı.

‫ولكن يجب أن أتناول الكثير من هذا الشيء‬ ‫للحصول على قدر جيد من الطاقة منه.‬

Ama kayda değer bir enerji almak için bundan çok fazla miktarda yemem lazım.

‫نحتاج لاستعاضة هذا الترياق.‬ ‫لذا يجب أن نتعقب أكبر قدر ممكن ‬ ‫من الكائنات السامة ونقتنصها.‬

O panzehrin yerine yenisini koymalıyız. Bu yüzden olabildiğince fazla sayıda zehirli yaratık yakalamaya çalışacağız.

والذهاب إلى الفراش مبكراً للحصول على أكبر قدر ممكن من الراحة لأجل الإستعداد لليلة المقبلة...

...ve önlerindeki gece için olabildiğince erken yatmalarını emretti.

ألمانيا يعلم أنه سوف يخسر حرب استنزاف طويلة ضد الحلفاء، الذين لديهم قدر أكبر من الموارد.

Almanya uzun bir yıpranma savaşını kaybedeceğini bilir daha büyük kaynaklara sahip Müttefikler'e karşı.