Examples of using "تسبح" in a sentence and their turkish translations:
Balık kuyruğunu hareket ettirerek yüzer.
- O yüzebilir.
- Yüzebilir.
- Yüzme biliyor.
Emily yüzebilir.
Sen iyi yüzersin, değil mi?
O bir balık gibi yüzer.
Ablam çok hızlı yüzer.
Ondan çok daha iyi yüzebilirsin.
- Gerçekten yüzebilir misin?
- Gerçekten yüzebilir misiniz?
Taşlar yüzmez.
Köpeklerin iyi yüzdüklerini bilmiyordum.
Denizde yüzerken dikkat etmelisin.
Yanlarından süzülen ufak yaratıkları yakalamaya yarayan, sokucu dokunaçlar.
Eğer henüz yemek yediysen, yüzmesen iyi olur.
Çoğu zaman hızla uçuyor, sürünüyor ya da yüzüyor.
- Yüzemezsin, değil mi?
- Yüzme bilmiyorsun, değil mi?
Köpek balığının etrafında yüzüp kokusunu aldığını gördüm. "Olamaz, yine aynı kâbusu yaşayacağız."