Translation of "الصف" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "الصف" in a sentence and their turkish translations:

تأتي المعلمة إلى الصف

Öğretmenimiz tahtaya çıktı.

وقفت في آخر الصف.

Sıranın sonunda durdum.

أنا في الصف الثامن.

Ben bir sekizinci sınıf öğrencisiyim.

هو في الصف العاشر.

- O onuncu sınıfta.
- O, onuncu sınıfta okuyor.

هو الأطول في الصف.

O, sınıfta en uzun boyludur.

عندما كنت في الصف الخامس،

Beşinci sınıftayken,

لكن طلابي من الصف الثالث،

Ama benim öğrencilerim üçüncü sınıftalar,

من فضلك لا تركض في الصف.

- Lütfen sınıfta koşma.
- Lütfen sınıfta koşmayın.

كم ولداً موجود في هذا الصف؟

Bu sınıfta kaç çocuk var?

ومن سيحقق أعلى درجة سيكون عريف الصف

ve en yüksek puanı alan kişinin sınıf başkanı olacağını söyledi.

طبعاً عريف الصف كان ذو شأن كبير

Sınıf başkanı olmak çok önemliydi.

مجموعة من الصف السابع أقبلوا علي وقالوا،

Yedinci sınıfta okuyan bir grup yanıma gelip

لا يمكن إعادة تدوير كل الصف السابع.

Yedinci sınıf geri dönüştürülemez.

واقترح أن تشكّل مشاة الأفلاق الصف الأول.

Eflak'ın piyadesinin ön cephede olmasını önerdi.

يوجد القليل من الطلبة بقوا في الصف .

Sınıfta kalan çok az sayıda öğrenci vardı.

أنا لا أريد أن تتأخر على الصف.

Derse geç kalmanı istemem.

إن مريم وتوم عاشقين منذ الصف الثامن.

Meryem ve Tom sekizinci sınıftan beri birbirlerine aşık.

اكتئابي بدأ يؤثر على سلبًا في الصف الثامن.

Depresyon ağır darbeyi 8. sınıfta vurmaya başladı.

فقد كنت أرغب بشدة أن أكون عريفة الصف

Sınıf başkanı olmayı çok istiyordum.

كان هناك طفل في الصف أكبر من البقية.

Sınıfta diğerlerinden biraz daha büyük bir çocuk vardı,

قد يعتقد البعض بأن طلاب الروضة أو الصف الأول

Bazı insanlar anaokulu veya ilk sınıf öğrencilerinin

ما أن رن الجرس حتى دخلت المعلمة إلى الصف.

Zil çalar çalmaz öğretmen sınıfa girdi.

غناءها أجمل من غناء أياً من زملائها في الصف.

O sınıfındaki başka birinden daha iyi şarkı söyleyebilir.

حفظ جميع من في الصف القصيدة عن ظهر قلب.

Sınıftaki herkes şiiri ezberledi.

كان من المفروض أن يكونوا في الصف الخامس إلى العاشر،

Beş ile onuncu sınıfta olmaları gerekirken

وهدفها كان أن تدفعنا للقراءة ليس فقط على مستوى الصف

ve amacı sadece sınıfımızın seviyesinde değil,

سيشكّل سلاح الفرسان الثقيل الإفرنجي الصف الثاني، وسينتظرون الوقت المناسب

Ağır Fransız süvarileri ikinci sırada durmalı,

عندما كنت في الصف الأول، قدم لي صديق لعائلتنا نصيحة

Birinci sınıfa giderken bir aile dostumuz bana bir tavsiyede bulundu

وفي الحقيقة حصلت على واحدة من أعلى الدرجات على مستوى الصف.

Sınıftaki en yüksek notlardan birini aldım.

ودعت طلابها من الصف الرابع إلى الثامن للحضور 30 دقيقة كل صباح،

Dördüncü sınıftan sekizinci sınıfa kadar tüm öğrenciler her sabah 30 dakika

تم فتح البرنامج من قبل المعلم. كما لو كان في الصف الآن

programı öğretmen açtı. Sanki dersteymiş gibi artık