Translation of "الحالة" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "الحالة" in a sentence and their turkish translations:

وفي هذه الحالة بالذات،

Bu belirli örnekte,

‫الآن... انظر، الحالة تسوء.‬

Artık sadece... Baksanıza, kötüleşiyor.

هذه الحالة الهادئة في العقل

nasıl aktif olarak besleyebiliriz?

رغم أنه في هذه الحالة،

kimsenin sizi izlemediği

فماذا يحدث في هذه الحالة؟

peki bu durumda ne oluyor?

انت مخطئ في هذه الحالة

- Bu durumda yanılıyorsunuz.
- Bu durumda, sen yanılıyorsun.

‫في هذه الحالة اختر "أعد الحدث".‬

İsterseniz "Bölümü Tekrar Oynat"ı seçin.

علاوة على ذلك ، لهذه الحالة هكتار

Bu dava için üstelik ha

القاعدة لا تطبق في هذه الحالة.

Kural bu durumda geçerli değil.

"لا أحد سيتزوجك وأنت على هذه الحالة."

"Bu şekilde kimse seninle evlenmez."

ألن تنكسر قلوب الملايين في هذه الحالة؟

milyonlarca insanın kalbi bu durumda kırılmaz mıydı?

في هذه الحالة، أعتقد أنه على حق.

Bu durumda, onun doğru olduğunu düşünüyorum

في هذه الحالة، أعتقد أنه يغفل حقيقة مهمة

Bu argümana ilişkin daha dürüstçe konuşmamız gereken,

في هذه الحالة، اتخذ هذه الخاصية من الصحفيين.

Bu kuralda, gazetecileri örnek alın.

خاصة في هذه الحالة، لدراسة الرئتين والهيكل العظمي

bu vaka için ciğer ve iskeletlerini --

الذي أطلق على هذه الحالة تعبير "الحلم التخيلي"،

bunu "kurgusal rüya" veya "kurgunun rüyası" olarak

يستقر في جسم الخفافيش. تسمى هذه الحالة نزل

yarasaların vücuduna yerleşiyor. Bu duruma konakçılık deniyor

في هذه الحالة ، إذا كان الضوء يساوي السرعة

Bu durumda zaman ışık hıza eşitse

لم أرى سيارة بهذا القدم بهذه الحالة الجيدة.

Bu kadar eski bir arabayı böyle iyi bir durumda hiç görmedim.

في هذه الحالة لا يوجد برج للمراقبة في المنتصف

Bu durumda, kuledeki bekçi yerine

ولكن في هذه الحالة، إذا كان المحك هو النضوج،

Ancak bu durumda eğer kabahat olgunlaşmakta olan beyin de ise

قلت: "حسناً، في هذه الحالة، البدء مع مجتمع مؤمن

Dedim ki; "Öyleyse bir inananlar grubuyla başlamak

ما ترونه هنا هو مُعدَّل إجراء العمليات لتلك الحالة،

Burada gördüğünüz şey bu sakatlığın ameliyat oranı.

في هذه الحالة، المكان المناسب هو في الوسط تقريبًا.

bu durumda ortalarda bir yerde.

لكن في هذه الحالة ، لا يمكننا إثبات خلاف ذلك

Fakat bu durumda aksini ispatlayamıyoruz

بالطبع إذا كنا على قيد الحياة في هذه الحالة

tabi biz bide bu durumda hayatta isek

طبعا الاعتقال أمر لا مفر منه في هذه الحالة

Tabi bu durumda tutuklanmak kaçınılmaz oluyor

تم تصوير ردود فعل الرسل الآخرين في هذه الحالة.

Diğer havarilerin verdiği tepkiler resmedilmiş bu durumda

هناك طريقتان فقط تمكنك أن تشعر بالرضا في هذه الحالة.

Bu durumda kendini iyi hissetmenin sadece iki yolu vardır.

إذا أخبرت الشخص الذي تعتقد أنه الحالة ، فلن يتم قبوله

eğer ki böyle olduğunu düşündüğünüz kişiye durumu anlatırsanız kabullenmeyecektir

وكان على رأسها الحالة المادية الصعبة للبلاد ومن ثم اسعار

, bunun üzerine ülkenin zor mali durumu ve ardından korkunç petrol

‫في منتصف الشتاء، يمكنه النجاة لأسابيع‬ ‫في هذه الحالة المشابهة للموت.‬

Kışın ortaları geldiğinde, ölüme yakın bu hâlde haftalarca hayatta kalabilir.

وإذا تم فتح الحالة ، فسيتعين عليك دفع 50 ألف ليرة تركية "

ve dava açılırsa 50 bin TL tazminat ödemek zorunda kalırsınız'

في هذه الحالة يجب أن تكون جميع الظلال في نفس الاتجاه

Bu durumda bütün gölgelerin aynı yönde olması gerekiyordu

ولكن في مثل هذه الحالة ، يجب إعطاء المرأة المال أو المال.

Fakat yine böyle bir durumda kadına mal veya para verilmek zorunda

في هذه الحالة ، يمكننا الذهاب إلى أي من إطارات الصور تلك.

İşte bizim bu durumda o fotoğraf karelerinin her hangi bir tanesine gidebilmemiz aslında mümkün olabilir

ما يحدد هذا السؤال هو ما الذي تريده حقا في هذه الحالة.

Bu soru, o durumda gerçekten olmasını istediğinin şeyi tanımlar.

‫في هذه الحالة اختر "إعادة الحلقة"‬ ‫تذكر أن الأمر يتوقف عليك بالكامل‬

Öyleyse "Bölümü Tekrar Oynat"ı seçin. Unutmayın, bu tamamen size bağlı.

لذلك عليهم الذهاب إلى فرع. هل تعلم ماذا يفعلون في هذه الحالة؟

yani bir dala çıkmaları gerekiyor. Bu durumda ne yapıyorlar biliyor musunuz?

يرجى ملاحظة أيضًا أننا نحتاج إلى ضمان 1000 يورو للدفع لهذه الحالة.

Bu dava için 1000 avro teminata ihtiyacımız olduğunu lütfen unutmayın.

في هذه الحالة ، يمكننا القول أنه لا يوجد مفهوم للماضي والمستقبل. لديها فقط المفهوم الآن.

Bu durumda geçmiş ve gelecek kavramı yok diyebiliriz. Sadece şimdi kavramı var.

لذا في هذه الحالة ، يمكننا أن نقول ذلك بالفعل. هل يمكن أن نقول أن هناك نسبة بين الوقت والمسافة؟

Yani bu durumda biz şunu diyebiliriz aslında. Zamanla mesafe arasında bir orantı vardır diyebilir miyiz?

في هذه الحالة ، يمكننا القول أن الروح فقط هي التي تخرج إلى الرحلة الزمنية ، أي أن الجسد يبقى ويذهب الروح.

Bu durumda ise zaman yolculuğuna sadece ruh çıkar diyebiliriz yani beden kalır ve ruh gider