Examples of using "التضاريس" in a sentence and their turkish translations:
Tehlikeli arazi daha çok asker ve hayvana mezar yeri olmuştu.
Şimdi soğuk, ıslak ve tehlikeli araziye geri dönme zamanım geldi.
Sadece çölün sıcaklığıyla ya da arazinin tehlikeleriyle de değil,
ve o zamana kadar bu acımasız ortama ve soğuğa dayanabilmek.
Ekip, bana hızlı yol katedebileceğim bir şey getirebilir misiniz?
Hadi gidip enkazı bulalım. Batıya, dünyanın en zorlu arazilerinden birinin üzerinden uçuyoruz.
Ama burası gibi aşırı çöl arazilerinde bunu bulmak zor olabilir. Hâlâ biraz gevşek