Translation of "تماماً" in Turkish

0.022 sec.

Examples of using "تماماً" in a sentence and their turkish translations:

ابق حاضراً تماماً

Tamamen o anda kal.

تماماً مثل باناز.

Tıpkı Banaz gibi,

‫انظر، هنا تماماً.‬

Bakın, burada.

وهذا يحدث تماماً.

Gerçekten öyle oluyor.

فمن المُبهم تماماً

Yani, her zaman yaptıklarımızı

إنك محق تماماً.

Çok haklısın.

أنت محق تماماً!

Sen kesinlikle haklısın!

تماماً مثل الطريق السريع،

Tıpkı bir otoban gibi,

إحدى الحقائب فارغة تماماً.

Bavullardan biri tamamen boş.

تعال عند العاشرة تماماً.

Saat tam onda gel.

إنه تماماً ما نحتاج.

Bu tam ihtiyacımız olan şey.

كانت النتائج عكس توقعاتي تماماً.

Sonuçlar beklediğimin tam tersiydi.

تخلصنا منها تماماً في إستونيا،

Kendini dijitalleştiren bir hükûmet olarak

وهذا أنا ما عليه تماماً.

İşte bu tam anlamıyla benim.

‫هذا ليس بالنبأ السار تماماً.‬

Bu iyi bir haber sayılmaz.

فعل ما طلبت منه تماماً.

Ona yapmasını söylediğim şeyi tam olarak yaptı.

وكنت مهتماً بأشياء مختلفة تماماً.

ve muhtemelen tamamen farklı şeylere ilgi duyuyordunuz.

ويمكننا أن نرى أنها سليمة تماماً.

Ve görebileceğiniz gibi kesinlikle normal durumdalar.

ثق تماماً أنه قد يكون مختلفاً.

Bir şeylerin farklı olabileceğine inanın.

- أنت محق تماماً!
- أنت محقّ تماما!

Kesinlikle haklısın!

يعني قيمة الأثر الذي ستقدمونه - تماماً هكذا -

yani oluşturacağınız eserin kıymeti – aynen böyle –

‫هذه الشجرة ‬ ‫مكان مرتفع للمراقبة مناسب تماماً.‬

Bu ağaç harika bir gözlem noktası.

‫عنكبوت الرتيلاء، أتراه؟‬ ‫انظر، الرمال تغطيه تماماً.‬

Tarantula, gördünüz mü? Bakın, üzeri kumla kaplı.

يجب أن تبقى المسائل السياسية مستقلّة تماماً.

Siyasi meseleler tamamen bağımsız olmalı.

هو أن الجليد يعتبر شفافاً تماماً للرادار

buzun radarda tamamen transparan olması.

ستكون مهتماً بأشياء مخنلفة تماماً مرةً أخرى.

yine tamamen farklı şeylere ilgi duyuyor olacaksınız.

أخرج المجلس الغرب من الحسبان تماماً، الأعصاب مشدودة.

Meclistekiler tamamen Batı’yı gözden çıkarmış, sinirler gergin.

‫انظر، تتحوّل الغابة‬ ‫إلى منطقة واسعة وخالية تماماً.‬

Bakın, orman bizi bu büyük açıklığa getirdi.

‫هنا كانت علامة "إس أو إس"،‬ ‫هنا تماماً!‬

SOS işareti tam olarak buradaydı!

‫أو سأحاول الإمساك بذيلها،‬ ‫وأبتعد تماماً عن الرأس.‬

Ya da kuyruğunu tutmaya ve başından uzak durmaya çalışırım.

‫أو أحاول الإمساك بالذيل، ‬ ‫وأبتعد تماماً عن الرأس.‬

Ya da kuyruğunu tutmaya ve başından uzak durmaya çalışırım.

المستحيل العيش فيهما فيما ستختفي ولاية فلوريدا تماماً

, Amerika kıyıları sular altında kalacak ve Güney Amerika'da

‫إن كلمة "بشع"‬ ‫لا تعبر تماماً عن ذلك الإحساس.‬

"Kötü" kelimesi o hissi anlatmaya yetmez.

‫وإن كنت مستعداً لمهمة جديدة تماماً،‬ ‫اختر "الحدث التالي".‬

Ve yeni bir görev için hazırsanız "Sonraki Bölüm"ü seçin.

‫وهو صالح الآن للاحتماء به،‬ ‫حتى تغيب الشمس تماماً.‬

ve artık buraya sığınıp güneşin tam olarak batmasını bekleyebiliriz.

مهددةٍ بالغرق او الاختفاء تماماً عن الخارطة بينها مدينتا

haritadan boğulma veya tamamen kaybolma tehdidi altında . Florida eyaleti tamamen yok olurken

ولست أعلم تماماً أين تسير وكيف يمكنني المشاركة في الحديث

ve sohbete nasıl, neresinden gireceğimi bilemiyordum.

‫هذا اللون معناه، "ابتعد عني".‬ ‫وهذا هو ما سنفعله تماماً.‬

"Benden uzak dur" diyor. Yapacağımız şey de bu.

‫اختفت تماماً الآن.‬ ‫لننقل البحث إلى الجانب الآخر من الجبل.‬

Şu anda tamamen yok olmuş. Aramaya dağın diğer tarafında devam edelim.

‫أعني أنه ليس دافئاً تماماً،‬ ‫ولكنه أفضل من التجمد هنا.‬

Tam olarak sıcak sayılmaz ama orada donmaktan iyidir.

لقد كنت قد دخلت عالماً يتواجد به أناس مثلي تماماً،

Aynı benim gibi olan insanların dünyasına giriyordum;

‫واستدرت إلى الوراء فرأيت هذين‬ ‫العينين الخضراوين الجميلتين تحتي تماماً.‬

arkamı döndüğümde bir çift güzel yeşil göz aşağıdan bana bakıyordu

الفوز فيه. وهو ما نجحت بفعله تماماً. منذ اليوم الاول

kazandı. Ben de bunu yapmayı başardım. Bağımsızlığın ilk gününden itibaren,

وعشرين تماماً عن المألوف. فهي تسعى اليوم للدخول فيما يسمى

tamamen olağandışı idi. Bugün , dünyanın şu anda bağımlı olduğu ve on yıllar önceki petrol keşif

عرفت ان حبوب البن ستنقرض تماماً. اذ ان ثمانيةً وثلاثين

otuz sekizi 1980 yılına kadar elverişsiz hale gelebilir

‫وإن كنت ترى نفسك مستعداً لمهمة جديدة تماماً،‬ ‫اختر "الحدث التالي".‬

Eğer yepyeni bir görev için hazırsanız "Sonraki Bölüm"ü seçin.

ختفاء تماماً عن وجه الارض. اذ انها تقع بين دولتي مدغشقر

. Afrika'nın doğu kıyısındaki Madagaskar ve Mozambik ülkeleri arasında yer

لا أعلم تماماً ما حدث معكم لكن تلك كانت لحظة مهمة بالنسبة لي

Sizinki nasıldı bilemem ama o an benim için önemli bir andı.

‫يعرف تماماً كيف يصيد ويهيمن في تلك البيئة.‬ ‫يستطيع أن يقوم بما يريده.‬

Kendi ortamında avlanmayı ve üstün olmayı çok iyi biliyor. Ne isterse yapar kısacası.

- أنا مقتنع أن هذه الوظيفة مناسبة تماماً لك.
- أنا مقتنع أن هذه الوظيفة مثالية لك.

Bunun senin için mükemmel bir iş olduğuna ikna oldum.

‫قد تكون حريشة الغابة الأسيوية سيئة،‬ ‫لكنها ليست شريرة تماماً.‬ ‫يُستخدم سمها في الطب الصيني‬ ‫لعلاج النويات وتقرحات الجلد.‬

Asya orman kırkayağı zararlı olabilir, ama hepten kötü değildir. Zehri, Çin tıbbında nöbetleri ve cilt yaralarını iyileştirmek için kullanılır.

‫هذا الحيوان الثدي الضخم الذي يصل طوله‬ ‫إلى متر ونصف ووزنه إلى 100 كلغ قوي جداً‬ ‫وقادر تماماً على التسبب بجروح قاتلة.‬

1,5 metre uzunluğundaki, 100 kiloluk bu görkemli memeli, çok rahat bir şekilde ölümcül yaralar verebilir.