Examples of using "إثبات" in a sentence and their turkish translations:
fakat bunun da doğruluğunu ispatlayamıyoruz
Çünkü bulgular sizi kanıtlamaya zorlar.
Evet aksini ispatlayamıyoruz.Doğrudur
Çöpçülerin varlığını kanıtlayabilir misin?
Bunu kanıtlayabilir misin?
erkekliklerini kanıtlama baskısı altında yaşamayacak.
Kavga gittikçe kanlı bir hal alıyor, iki tarafta üstünlüğünü kanıtlamak istiyor
Fakat bu durumda aksini ispatlayamıyoruz
Bir şeyi kesin olarak kanıtlamak veya öngörmek çok nadiren mümkün
Suchet mükemmel bir organizatör olduğunu ve savaşta güvenilir olduğunu kanıtlasa