Translation of "أنفسهم" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "أنفسهم" in a sentence and their turkish translations:

يصفون أنفسهم بالمتحضرين،

kendini ileri düşünceli gören

أنفسهم في "آنا،"

Ana'da kendilerini gördükleri yerlere.

يسأل الأشخاص الأقوياء أنفسهم:

dayanıklı insanlar kendilerine

ولقد سماها الشباب أنفسهم.

Bu hareketin ismini bizzat gençler koydu.

هم ليسوا لطفاء مع أنفسهم.

Kendilerine nazik davranmazlar.

فأطفالنا ينمون ولا يقدّرون أنفسهم

Çocuklarımız kendilerine değer vermeyerek büyüyorlar

الرجال بالفعل يرون أنفسهم مخطئين

Erkekler bu güçlü, güvenilir olma

من أجل نفع أنفسهم وأنفسنا،

fayda sağlamak için icat edildiğini anladığımız zaman

عند تحضير أنفسهم لفعلٍ عنيف

yaptıkları ilk şeylerden birisi

كما أن لهم ميولات لأذية أنفسهم،

Ayrıca bunlarda bazen kendilerine zarar verme eğilimi,

يتدافعون، ويلتفون حول أنفسهم، ويختبئون في زاوية.

Etrafta itilirler, kıvrılırlar, bir köşede saklanırlar.

‫لمساعدة أنفسهم ‬ ‫على عدم الشعور بالعطش الشديد.‬

eskiden kullandıkları bir yöntem.

من خلال تسهيل حصولهم على معلومات عن أنفسهم،

onları güçlü kılmayı destekleyen insanlardan biriyim.

يجد النوميديون أنفسهم مدعومين من قبل نهر التريبيا

Numidyalılar kendilerini Trebia nehri ve Romalılar arasında buluyor.

سرعان ما وجدوا أنفسهم في معركة الدفاع عن حيواناتهم

Çok geçmeden kendilerini hayatlarını kurtarmak için savaşırken buluyorlar.

بينما يقنع الناس أنفسهم أنهم لا يرتكبون أي خطأ.

50 yıllık ırkçı yasayı mümkün kılan bir inkâr.

على رؤساء الجمهورية تكريس أنفسهم لأمور مهمّة، وليس لهذا.

Cumhurbaşkanı önemli şeyler yapmalı, bununla uğraşmamalı.

لا تطلبي أبداً أي شيء, أبداً أي شيء, لا سيما ممن هم أقوى منك, فهم أنفسهم سيعرضون, وهم أنفسهم سيعطون كل شيء!

Asla kimseden bir şey istemeyin! Asla bir şey istemeyin, özellikle de sizden güçlü olanlardan. Kendileri teklif erderler ve kendileri her şeyi verirler.

الذين لم يعودوا قادرين على تغذية أنفسهم عن طريق الزراعة،

pek çok Orta Amerika yerlisi görüyorum

أعتقد أن الأشخاص ذوي الخبرة قد خلقوا مساحة لراحة أنفسهم.

deneyimli insanların kendilerine bir konfor alanı yarattıklarını düşünüyorum.

والتي يظهرون بها أنفسهم ضد مخالفيهم في المسألة مثار الجدال.

ve kendilerini karşı görüşün rakibi olarak tanımlarlar.

عند تفريق خط الأقنجي، وجد المجريون أنفسهم أمام الخط العثماني

Akıncıların dağılmasının ardından Macarlar, biçimlenmiş

كان ضجيج السيارات شديدا لدرجة أن الشرطة لم يسمعوا أنفسهم.

Yoğun trafiğin gürültüsü o kadar çoktu ki polis kendini duyuramadı.

تفككت تشكيلاتهم والكثير من الجنود تخلوا عن مواقعهم للدفاع عن أنفسهم

Hatları bozuluyor ve çoğu asker kendi başının çaresine bakmak zorunda kalıyor.

إما يحكمون على أنفسهم بأنهم تراودهم ما يسمى بـ"المشاعر السيئة"،

sözde ''kötü duygular''a sahip olduğumuz için kendimizi yargıladığımızı

في الواقع، الأشخاص الذين يعانون من القلق يفعلون ذلك في أنفسهم طوال اليوم.

Anksiyetesi olan kişiler bunu kendilerine gün boyu yaparlar.

في الواقع ، إذا كان الناس لا ينتظرون الفائدة ، فإن هؤلاء الرجال لن يقوموا أبدًا وسيختفون من تلقاء أنفسهم

aslında halk çıkar beklemezse bu tarz adamlar asla yükselemeyecek ve kendiliğinden yok olacak