Translation of "أفعى" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "أفعى" in a sentence and their turkish translations:

‫إنها أفعى كبيرة، انظر.‬

Büyük bir yılan, baksanıza.

‫هناك أفعى، وكل هذه الأدوية...‬ ‫تعرضت للتخريب.‬

Burada bir yılan var ve tüm ilaçlar... Mahvolmuş.

‫نسعى لصيد أفعى مجلجلة‬ ‫وعقرب وعنكبوت الرتيلاء.‬

Bir çıngıraklı yılan, bir akrep ve bir tarantula bulacağız.

‫إذن، كيف تقرر أفعى بطول 30 سم‬ ‫إطلاق العنان لمثل هذا الدمار؟‬

30 santimlik cetvel boyundaki bir engerek nasıl oluyor da böyle kaos yaratıyor?

‫تمكن فريق مؤلف من 10 أشخاص‬ ‫من الإمساك بألفين أفعى خلال عدة أيام.‬

On kişiydik ve birkaç gün içinde 2.000 tane yakaladık.

‫لذا فإن جميع تلك العوامل مجتمعة تصنع هذا،‬ ‫أخطر أفعى في العالم على الإطلاق.‬

birleşimi sonucunda ona dünyanın en tehlikeli yılanı diyebiliriz.

‫لكننا نعرف رجلاً مات بعد 40 يوماً‬ ‫من تعرضه للدغ من قبل أفعى حارية‬ ‫لأنه لم يتلق العلاج. نزف حتى الموت.‬

Ama hastaneye gitmediği için testere pullu engerek ısırdıktan 40 gün sonra ölen birini biliyoruz. Kan kaybından öldü.

‫للأسف، فإن الناس لا تتصرف بفعالية كبيرة‬ ‫لأنها أفعى صغيرة جداً،‬ ‫يقولون، "سيكون الأمر على ما يرام."‬ ‫وغالباً لا يذهبون إلى المستشفى.‬

Küçük bir yılan olduğu için insanlar "Bir şey olmaz ya" deyip hemen hastaneye gitmiyorlar.