Translation of "Zamana" in Spanish

0.014 sec.

Examples of using "Zamana" in a sentence and their spanish translations:

Zamana ihtiyacım var.

Necesito tiempo.

Zamana ihtiyacımız var.

Necesitamos tiempo.

Ne zamana kadar?

- ¿Hasta qué hora?
- ¿Hasta cuándo?

Biraz zamana ihtiyacım var.

Necesito un poco de tiempo.

Tom'un zamana ihtiyacı var.

Tom necesita tiempo.

Ne zamana kadar kalıyorsun?

¿Hasta cuándo te quedas?

- Ne kadar zamana ihtiyacın var?
- Ne kadar zamana ihtiyacınız var?

¿Cuánto tiempo necesitas?

- Daha fazla zamana ihtiyacım var.
- Daha çok zamana ihtiyacım var.

Necesito más tiempo.

O zamana dek... ...annelerine bağımlılar.

Hasta entonces, dependen de su madre.

Geçen zamana göre uygun boyuttaydı.

Era del tamaño correcto.

Ne zamana kadar evde olacaksın?

- ¿Hasta cuándo vas a estar en la casa?
- ¿Hasta cuándo estarás en casa?

Biraz daha zamana ihtiyacımız var.

Necesitamos más tiempo.

Ne zamana kadar orada saklanacaksın?

¿Hasta cuándo te vas a esconder ahí?

O zamana kadar bitirebilir misin?

¿Habrás terminado para entonces?

Daha fazla zamana ihtiyacım var.

Necesito más tiempo.

Sadece biraz zamana ihtiyacım var.

Solo necesito un momento.

Benim sadece zamana ihtiyacım var.

Solo necesito tiempo.

Biraz daha zamana ihtiyacım var.

Necesito un poco más de tiempo.

Hazırlanmak için zamana ihtiyacım var.

Necesito tiempo para prepararme.

Ne kadar zamana ihtiyacın olacak?

¿Cuánto tiempo necesitas?

Banka ne zamana kadar açık?

¿Hasta qué hora está abierto el banco?

Yalnızca biraz zamana ihtiyacımız var.

Necesitamos un poco de tiempo a solas.

Biz zamana karşı mücadele ediyoruz.

Estamos luchando contra el tiempo.

Tom bu zamana kadar varmalıydı.

Tom a estas horas ya debería haber llegado.

Daha fazla zamana ihtiyaç var.

Se necesita más tiempo.

Gıda malzemeleri o zamana kadar dayanmaz.

Los suministros de alimentos no durarán hasta entonces.

Zamana ayak uydurmak için gazeteler okumalısın.

Deberías leer los periódicos para estar al día.

Ne zamana kadar eczanen açık kalır?

¿Hasta qué hora permanece abierta su farmacia?

Tom'un yalnız başına zamana ihtiyacı var.

Tom necesita algo de tiempo a solas.

Tom'un biraz daha zamana ihtiyacı var.

Tom necesita más tiempo.

Düşünmek için biraz zamana ihtiyacım var.

Necesito un tiempo para pensar.

Onun dinlenmek için zamana ihtiyacı var.

Ella necesita tiempo para poder relajarse.

Yarın bu zamana kadar Londra'da olacağım.

Mañana a esta hora estaré en Londres.

Sadece daha fazla zamana ihtiyacım var.

Solo necesito más tiempo.

Sadece düşünmek için zamana ihtiyacım var.

Solo necesito tiempo para pensar.

Sanırım biraz daha zamana ihtiyacımız olacak.

Creo que necesitaremos más tiempo.

O artık zamana karşı bir yarıştı.

Fue ahora una carrera contra reloj.

Sadece biraz daha zamana ihtiyacımız var.

Sólo necesitamos más tiempo.

Tom o zamana kadar geri dönebilir.

Tom habrá regresado para entonces.

Benim yalnız biraz zamana ihtiyacım var.

Necesito un poco de tiempo a solas.

zamana ve çağa uymak ayak uydurmak için

es que pueden ser reconstruidas

Onun yaşamı, zamana karşı bitmeyen bir yarıştır.

Su vida es una inacabable carrera contra reloj.

Hazırlamak için biraz daha zamana ihtiyacımız var.

Necesitamos un poco más de tiempo para preparar.

Sadece biraz daha fazla zamana ihtiyacım var.

Solo necesito un poco más de tiempo.

Hazırlanmak için biraz daha zamana ihtiyacım var.

Necesito más tiempo para prepararme.

Yarın bu zamana kadar zaten varmış olacağız.

Mañana a estas horas ya habremos llegado.

Tom istediği bütün zamana sahip olacağını düşündü.

Tomás pensó que tendría todo el tiempo que necesitase.

Tom biraz daha zamana ihtiyacı olduğunu söyledi.

Tom dijo que necesitaba algo más de tiempo.

Tom onların daha zamana ihtiyacı olduğunu söylüyor.

Tom dice que necesitan más tiempo.

Onlar bu zamana kadar eve gelmiş olmalıdır.

Deben haber llegado a casa sobre esta hora.

Tom'un onu düşünmek için zamana ihtiyacı var.

Tom necesita tiempo para meditarlo.

O zamana kadar annem böyle biri olduğunu bilmiyordu.

Hasta ese entonces, mi madre ni siquiera sabía que ella existía.

Bu zamana kadar hep bize böyle öğrettiler, doğruymuş.

Hasta este momento siempre nos enseñaron así, era cierto.

Onun hakkında düşünmek için biraz zamana ihtiyacım var.

- Necesito algún tiempo para pensarlo.
- Necesito algo de tiempo para pensármelo.

Görevi tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyacı vardı.

Necesitó más tiempo para completar la tarea.

Ve ölüm anını tam yumurtaların çatlayacağı zamana göre ayarlıyordu.

y calculaba vivir hasta el momento exacto de la eclosión de los huevos.

Tom yarın bu zamana kadar tam bir rapor istiyor.

Tom quiere un informe completo para mañana a esta hora.

Bu kitabı çevirmek için ne kadar zamana ihtiyacın vardı?

¿Cuánto tiempo te llevó traducir ese libro?

Benim sadece Tom ile daha fazla zamana ihtiyacım var.

Solo necesito más tiempo con Tom.

Ev ödevimi bitirmek için daha fazla zamana ihtiyacım var.

Necesito más tiempo para terminar mi tarea.

Tom'un şeyler üzerinde düşünmek için biraz zamana ihtiyacı vardı.

Tom necesitó tiempo para reflexionar las cosas.

Ve o zamana kadar bu acımasız ortama ve soğuğa dayanabilmek.

y sobrevivir en este terreno implacable, y al frío hasta entonces.

Zamanınızı akıllıca harcayın ve her zaman yeterli zamana sahip olursunuz.

Gasta tu tiempo con sabiduría y siempre tendrás suficiente de él.

Kekin yanması benim hatamdır. Telefonda konuşuyordum ve zamana dikkat etmedim.

Fue culpa mía que el pastel se quemara. Estaba hablando por teléfono y no me fijé en el tiempo.

O zamana kadar, Tom Mary'nin kot pantolon giydiğini hiç görmedi

Hasta entonces, Tom no había visto nunca a Mary en vaqueros.

- Ne yapacağıma karar vermeden önce enine boyuna düşünmek için zamana ihtiyacım var.
- Ne yapacağımı belirlemeden önce etraflıca düşünmek için zamana ihtiyacım var.

Necesito tiempo para reflexionar las cosas antes de decidir lo que hacer.

O zamana kadar, en iyi senaryoda, ömrümün yarısı bile geçmemiş olacak.

Para entonces, no habré vivido ni la mitad de mi vida.

Güle güle! Daha fazla zamana sahip olduğunda, geri gel ve oyna!

¡Chao! ¡Vuelve para jugar cuando tengas más tiempo!

Burada kırmızıyla işaretlenen diğer yerler de, bu zamana ait, 10-9. bin yıla;

Los otros sitios en rojo, en este momento pertenecen al milenio X o IX a.C.,