Translation of "Yapacağımı" in Spanish

0.014 sec.

Examples of using "Yapacağımı" in a sentence and their spanish translations:

Bunu yapacağımı sanmıyorum.

No creo que lo haga.

Ne yapacağımı bilmiyorum.

No sé qué haré.

Ne yapacağımı biliyorum.

Yo sé lo que haría.

Ne yapacağımı bilmiyordum.

No sabía qué hacer.

Onu yapacağımı sanmıyorum.

- No creo que lo hiciese.
- No creo que lo hiciera.

Nasıl yapacağımı biliyorum.

Sé cómo hacerlo.

- Bunu nasıl yapacağımı bilmem gerekiyor.
- Bunu nasıl yapacağımı bilmeliyim.

Necesito saber cómo hacer esto.

Bana ne yapacağımı söyle.

Dime qué hacer.

Onunla ne yapacağımı söyle.

Dime qué hacer con él.

Önce ne yapacağımı bilmiyordum.

No sabía qué hacer primero.

Onu nasıl yapacağımı anlayamadım.

No se me pudo ocurrir cómo hacerlo.

Seninle ne yapacağımı bilmiyorum.

No sé qué voy a hacer contigo.

Artık ne yapacağımı bilmiyorum.

Ya no sé qué hacer.

Başka ne yapacağımı bilmiyorum.

No sé qué más hacer.

Yapabileceğimi söyledim, yapacağımı değil.

Dije que podía, no que lo fuera a hacer.

Bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum.

- No sé hacer eso.
- No sé hacer esto.

Sensiz ne yapacağımı bilmiyorum.

No sé qué haría yo sin ti.

Ne yapacağımı henüz bilmiyorum.

Aún no sé qué haré.

İşimi nasıl yapacağımı biliyorum.

Sé como hacer mi trabajo.

Sadece ne yapacağımı biliyorum.

Sé exactamente qué hacer.

Sadece ne yapacağımı bilmiyorum.

Sencillamente no sé qué hacer.

Şimdi ne yapacağımı bilmiyorum.

Ahora no sé qué hacer.

Sadece ne yapacağımı söyleyin!

¡Simplemente decidme qué hago!

Bunu nasıl yapacağımı biliyorum.

Sé cómo lo puedo hacer.

Yarın ne yapacağımı bilmiyorum.

No sé qué hacer mañana.

Bana ne yapacağımı söyleme.

No me digas qué hacer.

- Daha sonra ne yapacağımı bilmiyordum.
- Ondan sonra ne yapacağımı bilmiyordum.

No sabía qué hacer después.

Sıkıldım ve ne yapacağımı bilmiyorum.

Me aburro y no sé qué hacer.

İlk başta, ne yapacağımı bilmiyordum.

Al principio no sabía qué hacer.

Bana onu nasıl yapacağımı göster.

- Muéstrame cómo hacer eso.
- Enséñame cómo hacerlo.

Ben zaten ne yapacağımı biliyorum.

Ya sé lo que haré.

Onun hakkında ne yapacağımı bilmiyorum.

No sé qué hacer al respecto.

Ne yapacağımı tam olarak biliyorum.

Sé exactamente qué hacer.

Onu nasıl yapacağımı sana söyleyeceğim.

Te voy a decir cómo hacerlo.

Bunu nasıl yapacağımı zaten biliyorum.

- Yo ya sé cómo hacerlo.
- Ya sé cómo hacerlo.

Ben de ne yapacağımı bilmiyorum.

Yo tampoco sé qué hacer.

İlk olarak ne yapacağımı bilmiyorum.

No sé qué hacer primero.

Keşke bunu nasıl yapacağımı bilsem.

Ojalá supiera cómo hacerlo.

Bana ne yapacağımı söylemeni bekliyordum.

Esperaba que me dijeras qué querías que yo haga.

Ne yapacağımı hâlâ bana söylemedin?

Aún no me has dicho qué hacer.

Bundan sonra ne yapacağımı bilmiyorum.

- No sé qué es lo próximo que haré.
- No sé qué es lo que voy a hacer a continuación.

Ne yapacağımı bildiğimden emin değilim.

No estoy seguro de que sepa qué hacer.

O zaman, ne yapacağımı bilmiyordum.

No sabía que hacer entonces.

Onu nasıl yapacağımı sana söyleyemem.

No puedo decirte cómo hacer eso.

Tom benim ne yapacağımı bilmiyor.

Tom no sabe lo que yo voy a hacer.

Tom bana ne yapacağımı söyleyemez.

Tom no puede decirme qué hacer.

Noel'den sonra ne yapacağımı bilmiyorum.

No sé lo que haré tras la Navidad.

Eğer tavsiyeniz olmasa, ne yapacağımı bilemem.

Si no fuera por tu consejo, no sabría qué hacer.

Senin eylemlerinle ilgili ne yapacağımı bilmiyorum.

No sé cómo interpretar tus acciones.

Onu nasıl yapacağımı bana gösterir misiniz?

¿Estarías dispuesto a mostrarme cómo hacer eso?

Nasıl yapacağımı bana gösterdiğin için teşekkürler.

Gracias por mostrarme cómo se hace.

Bunu nasıl yapacağımı sana göstermemi istiyorsun.

¿Quieres que te enseñe cómo hacerlo?

İşimi nasıl yapacağımı bana anlatır mısın?

¿Me estás diciendo cómo hacer mi trabajo?

Tom bana onu nasıl yapacağımı gösterdi.

Tom me enseñó cómo hacerlo.

Neden bana bunu nasıl yapacağımı söylemiyorsun?

¿Por qué no me dices cómo hacer esto?

Onu nasıl yapacağımı bilmediğimi sana söyledim.

Te he dicho que no sé cómo hacer eso.

Onu nasıl yapacağımı bana göster, lütfen.

Enséñame cómo hacerlo, por favor.

Bunu nasıl yapacağımı bana gösteren Tom'du.

Fue Tom el que me mostró cómo hacer esto.

Yapacağımı söylediğim şeyi tam olarak yaptım.

Hice exactamente lo que dije que haría.

Bana ne yapacağımı söyleyen kişi Tom.

Tom es el que me dijo que hacer.

Ne yapacağımı bilmediğimden, ondan akıl istedim.

Como no sabía qué hacer, le pedí consejo.

Bundan sonra ne yapacağımı öğretmenime sordum.

Yo le pregunté a mi profesora que debía hacer a continuación.

Keşke bu işi nasıl yapacağımı anlayabilsem.

- Ojalá pudiera deducir cómo funciona.
- Ojalá pudiera averiguar cómo hacer que esto funcione.

- Ne yapacağımı bilmiyorum.
- Ne yapacağım bilmiyorum.

No sé qué haré.

Ne yapacağımı bilmediğim için, bir şey yapmadım.

No sabiendo qué hacer, no hice nada.

Senin pozisyonunda olsaydım muhtemelen ne yapacağımı bilmezdim.

Si estuviera en tu posición, no sabría qué hacer.

Nereye gideceğimi ya da ne yapacağımı bilmiyorum.

No sé adónde ir ni qué hacer.

Güzel gözlerin için her şeyi yapacağımı bilirsin.

Sabes que haría lo que fuera por tus hermosos ojos.

Bütün bu şeylerle ne yapacağımı merak ediyorum.

Me pregunto qué voy a hacer con todas estas cosas.

Ona elimden gelenin en iyisini yapacağımı söyledim.

Le dije que haría lo que pudiera.

Emin değilim ama sanırım ne yapacağımı biliyorum.

No estoy seguro, pero creo que sé qué hacer.

Bunu bana nasıl yapacağımı söyleyen kişi Tom.

Tom es el que me dijo como hacerlo.

Tom onu nasıl yapacağımı bana gösteren kişi.

- Tom es el que me mostró como hacerlo.
- Tom es el que me enseñó como hacerlo.

Bana ne yapacağımı söyle ve onu yapacağım.

Dime qué hacer y lo haré.

Bu nasıl yapacağımı bildiğim bir şey değil.

Eso no es algo que sepa hacer.

Onu nasıl yapacağımı bilmiyordum fakat denemek için istekliydim.

No sabía cómo hacerlo, pero estaba dispuesto a intentar.

Bunu yapacağımı söylediğimi biliyorum ama onu bugün yapamam.

Sé que dije que lo haría, pero hoy no puedo.

Sen bunu nasıl yapacağımı bana öğreten tek kişisin.

Eres tú quien me enseñó a hacer esto.

Sana yardım etmek için her şeyi yapacağımı biliyorsun.

- Sabes que haría lo que sea para ayudarte.
- Sabes que haría cualquier cosa para ayudarte.

İşimi kaybettim ve hiç param yok. Ne yapacağımı bilmiyorum.

Perdí mi trabajo y no tengo dinero. No sé qué más hacer.

- Onun nasıl yapılacağını bana göster.
- Bunu nasıl yapacağımı bana göster.

- Muéstrame cómo se hace.
- Muéstrame como hacerlo.
- Muéstrame cómo hacerlo.

Bana ne yapacağımı söylemeyi bırak ve sen kendi işine bak.

Dejá de decirme lo que tengo que hacer y metete en tus cosas.

Ne kadar çabalarsam çabalayayım bir yerli gibi sesletim yapacağımı sanmıyorum.

No creo que llegue a sonar nunca como un hablante nativo, sin importar cuánto lo intente.

- Kelimeler konusunda ne yapacağımı bilmiyorum.
- Ne diyeceğimi bilemiyorum.
- Söyleyecek söz bulamıyorum.

No tengo palabras.

- Onu nasıl yapacağımı bana göster, lütfen.
- Onun nasıl yapılacağını bana gösterin, lütfen.

- Enséñame cómo hacerlo, por favor.
- Enséñame cómo se hace, por favor.

Ev ödevimi yapmaya çalıştım, fakat nasıl yapacağımı gerçekten bilmiyordum, bu yüzden vazgeçtim.

Intenté hacer mis deberes, pero no sabía cómo hacerlos, así que me rendí.

- Ne yapacağıma karar vermeden önce enine boyuna düşünmek için zamana ihtiyacım var.
- Ne yapacağımı belirlemeden önce etraflıca düşünmek için zamana ihtiyacım var.

Necesito tiempo para reflexionar las cosas antes de decidir lo que hacer.