Translation of "Yapılacağını" in Spanish

0.011 sec.

Examples of using "Yapılacağını" in a sentence and their spanish translations:

Onun nasıl yapılacağını biliyorum.

- Yo sé cómo hacerlo.
- Sé como hacerlo.
- Sé hacerlo.

Sanırım nasıl yapılacağını biliyorsun.

Supongo que sabes cómo hacerlo.

Onun nasıl yapılacağını bana öğret.

Enséñame como hacer eso.

Nasıl hokkabazlık yapılacağını biliyor musun?

¿Sabes hacer malabares?

Bunun nasıl yapılacağını biliyor musun?

¿Sabes cómo se hace esto?

Nasıl kek yapılacağını bana açıkladı.

- Ella me explicó cómo hacer un pastel.
- Ella me explicó cómo hacer una torta.

Atom bombasının nasıl yapılacağını biliyorlar.

Saben cómo se construye una bomba atómica.

Nasıl bir radyo yapılacağını bilir.

Él sabe cómo hacer un radio.

Tom onun nasıl yapılacağını unuttu.

A Tom se le ha olvidado cómo hacerlo.

Çocuk nasıl toplama yapılacağını bile bilmiyor.

El chico ni siquiera sabe cómo sumar.

O bana nasıl kek yapılacağını gösterdi.

Él me mostró como se hace una torta.

Tom'un bunun nasıl yapılacağını bildiğini düşünmüştüm.

Pensé que Tom sabría cómo hacer eso.

Bana nasıl hırsızlık yapılacağını öğretebilir misin?

¿Puedes enseñarme a robar?

Onlar büyük bir barajın yapılacağını söylüyorlar.

Dicen que se construirá una gran presa.

Ne yapılacağını bilemeyince onun tavsiyesini istedim.

Al no saber qué debía hacer, le pedí consejo.

Keşke DVD'ye nasıl kayıt yapılacağını bilebilsem.

Ojalá pudiera averiguar como grabar un DVD.

Teyzem bana iyi kahvenin nasıl yapılacağını gösterdi.

Mi tía me mostró cómo hacer buen café.

Ben akşam yemeği için ne yapılacağını bilmiyorum.

No sé qué hacer de cenar.

Bunun nasıl yapılacağını bilen tek kişi sensin, değil mi?

Eres el único que sabe hacer esto, ¿no?

- Onun nasıl yapılacağını bana göster.
- Bunu nasıl yapacağımı bana göster.

- Muéstrame cómo se hace.
- Muéstrame como hacerlo.
- Muéstrame cómo hacerlo.

- Bunun nasıl yapılacağını biliyor musun?
- Bunu nasıl yapacağını biliyor musun?

¿Sabés cómo hacerlo?

- Onu nasıl yapacağımı bana göster, lütfen.
- Onun nasıl yapılacağını bana gösterin, lütfen.

- Enséñame cómo hacerlo, por favor.
- Enséñame cómo se hace, por favor.

- Peynirin nasıl yapılacağını bana öğretir misin?
- Peynirin nasıl yapıldığını bana öğretir misiniz?

¿Me enseñarías a hacer queso?

Bunun nasıl yapılacağını öğrenmek için yalnız bir çare var. Bunu Tom'a sor.

Hay solo una forma de averiguar cómo hacer eso. Preguntarle a Tom.

- Anne, onu nasıl yapacağını hâlâ hatırlıyor musun?
- Anne, onun nasıl yapılacağını hala hatırlıyor musun?

Mamá, ¿todavía recuerdas cómo se hace?