Translation of "Vahşi" in Spanish

0.009 sec.

Examples of using "Vahşi" in a sentence and their spanish translations:

Vahşi.

- ¡Salvaje!
- ¡Tremendo!

Tom vahşi.

Tom es bravío.

Vahşi hayvanlardan korkarım.

- Me asustan los animales salvajes.
- Tengo miedo de los animales salvajes.
- Le temo a las bestias salvajes.

Vahşi hayvanları beslemeyin.

No alimentes a los animales salvajes.

- Her hayvan vahşi değildir.
- Tüm hayvanlar vahşi değildir.

No todos los animales son salvajes.

- Vahşi Batı'ya hoş geldiniz.
- Vahşi Batı'ya hoş geldin.

Bienvenido al Salvaje Oeste.

Özellikle vahşi hayvanlara karşı.

En especial, con criaturas silvestres.

Tilki vahşi bir hayvandır.

El zorro es un animal salvaje.

Vahşi hayvanlar ormanda yaşarlar.

Los animales salvajes viven en la jungla.

Her vahşi dans edebilir.

Todos los salvajes saben bailar.

- Bazı vahşi hayvanlar yok olma eşiğinde.
- Bazı vahşi hayvanlar tükenme eşiğinde.

Algunos animales salvajes están al borde de la extinción.

Vahşi yaşama düşman, betondan ormanlar.

Selvas de concreto, hostiles a la vida silvestre.

Vahşi doğada ağaç kovuklarına tünerler.

En la naturaleza, se posan en los huecos de los árboles.

Kovboy kostümlü o vahşi adam...

Ese hombre salvaje en zahones...

Vahşi bir köpek kıza saldırdı.

Un perro feroz atacó a la niña.

Vahşi bir hayvan tarafından ısırıldı.

Fue mordida por un animal salvaje.

Alaska'da milyonlarca vahşi hayvan yaşıyor.

En Alaska viven millones de animales salvajes.

Vahşi Jaguarlar hakkında rüya gördü.

Ella soñó con jaguares salvajes.

Şarkıcı vahşi çakallar tarafından öldürüldü.

El cantante fue asesinado por coyotes salvajes.

- O vahşi hayvanlar hakkında çok şey bilir.
- Vahşi hayvanlar konusunda bilgisi çoktur.

Él sabe mucho acerca de animales salvajes.

- Bu ormanda çok vahşi hayvan var.
- Bu ormanda birçok vahşi hayvan var.

Hay muchos animales feroces en este bosque.

Hindistan Vahşi Yaşamı Koruma Derneğine göre

Según la Sociedad Protectora de Vida Salvaje de la India,

Vahşi doğada sadece 14.000 pars kaldı.

Solo 14 000 siguen en áreas salvajes.

Vahşi doğada, her zaman teknolojiye güvenemezsiniz.

En la naturaleza, no se puede depender de la tecnología.

Vahşi doğada gireceğiniz mücadeleleri dikkatli seçin.

Elijan bien sus batallas aquí.

Vahşi hayatta kaynaklar bulmalı ve değerlendirmelisiniz.

Sobrevivir en la naturaleza requiere tener recursos,

Vahşi doğada yiyecek ararken seçiçi olamazsınız!

Si uno se alimenta de la naturaleza, ¡no puede ser exigente!

Vahşi doğada yiyecek ararken seçici olamazsınız!

Si uno se alimenta de la naturaleza, ¡no puede ser exigente!

Vahşi istilacı sonunda veterinerler tarafından yatıştırılıyor

El salvaje intruso fue sedado por personal veterinario

O, vahşi köpeğin bağlı tutulmasını istedi.

Él exigió que tuvieran al perro salvaje amarrado.

Buralarda bir sürü vahşi hayvan var.

- Por aquí hay muchos animales salvajes.
- Hay muchos animales salvajes en esta área.

O, vahşi bir hayvan gibi kudurdu.

Él se enfadó como una bestia salvaje.

Kaplan çok vahşi bir hayvan türüdür.

Un tigre es un tipo de animal muy feroz.

- Vahşi hayvanlardan korkarım.
- Yabani hayvanlardan korkarım.

- Me asustan los animales salvajes.
- Tengo miedo de los animales salvajes.

Bazen vahşi doğada işler beklenmedik şekilde sonuçlanabilir.

A veces, en la naturaleza, hay giros inesperados.

Dördüncü nesil bir vahşi yaşam izcisi olarak

Como cuarta generación de rastreador de animales,

Kış yaklaştıkça vahşi doğada yiyecek iyice azalıyor.

En la naturaleza, la comida es más escasa al acercarse el invierno.

Vahşi doğadayken unutmamanız gereken iki şey vardır.

Hay dos cosas que siempre recuerdo en la naturaleza.

Vahşi, özgür bir hayvan tarafından bütünüyle kabullenilmek

que ese animal libre y salvaje me aceptara.

O günlerde orada vahşi bir kabile yaşadı.

Por aquel entonces allí vivía una tribu salvaje.

Onlar, oğullarının vahşi davranışlarıyla kendilerini rezil hissettiler.

Ellos se sintieron avergonzados del mal comportamiento de su hijo.

Sirkin harika bir vahşi hayvan koleksiyonu var.

En el circo tienen una magnífica colección de fieras.

Şehirler genişleyip vahşi yaşam alanları daralırsa ne olur?

¿Qué pasa cuando las ciudades se expanden y los hábitats salvajes se encogen?

Insanlar artık adım adım vahşi alanlara girmeye başladı.

la gente se mueve firmemente hacia espacios salvajes.

Ama geceleri şaşırtıcı derecede vahşi bir ortam oluşur.

Pero, de noche, son sorprendentemente hostiles.

Vahşi doğanın ne kadar değerli olduğunu anlamamı sağladı.

Me hizo darme cuenta de lo valiosos que son los lugares silvestres.

Bu vahşi ortamla temas hâlindesin ve seninle konuşuyor.

Entras en contacto con un lugar silvestre y te habla.

- Vahşi hayvanlar ormanda yaşarlar.
- Yabani hayvanlar ormanda yaşar.

En el bosque viven animales salvajes.

Ama bu vahşi kediden sonra diğer finalistimiz kim olacak?

Pero ¿quién acompañará al felino feroz en nuestra alineación final?

Vahşi doğmuş, acımasız hayvanlar fakat güzel ve müstesna yırtıcılar.

Bestias nacidas para ser salvajes. Depredadores brutales pero hermosos.

Vahşi hayatta iyi bir sığınak hayatta kalmanın tek yoludur.

Un refugio en la naturaleza es el único modo de sobrevivir al clima.

Vahşi yaşam size bir besin fırsatı sunarsa onu değerlendirirsiniz!

Cuando la naturaleza da la oportunidad de comer, ¡se come!

Kimin en vahşi, erkeğin mi dişinin mi olduğunu görüyoruz.

¿quiénes son más feroces, los machos o las hembras?

Vahşi bir kadın, asi bir şarkıcı ve bir elçiyim.

Soy una mujer salvaje, cantante rebelde, una intermediaria.

Vahşi manzaraları ve kalabalık şehirlerinde epik bir savaş veriliyor.

A través de los paisajes salvajes y ciudades abarrotadas, se pelea una batalla épica.

Vahşi düz kürklü su samurları gündüz aktif olsa da...

Aunque las nutrias lisas están activas durante el día,

Hayvanların vahşi yaşamlarına dönmeleri için mükemmel bir ortam sağlıyor.

ofrece el ambiente perfecto para que los animales vuelvan a sus hábitos salvajes.

27 yıllık vahşi bir sivil savaş sonrası toparlanan bir ülke.

un país que empezaba a recuperarse tras 27 años de guerra civil.

Çevreciler geride kalan vahşi gergedanları kurtarmak için daha çok çalışıyor.

Los conservacionistas redoblan esfuerzos para rescatar a los rinocerontes salvajes que quedan.

Singapur şu anda dünyanın vahşi yaşama en dost şehirlerinden biri.

Singapur es, ahora, una de las ciudades más amigables con la vida silvestre del mundo.

Bu vahşi hayvanların hayatlarının ne kadar hassas olduğunu fark ediyorsun.

Sientes cuán vulnerables son las vidas de estos animales.

Vahşi yaşam size bir yiyecek fırsatı sunarsa, onu değerlendirirsiniz! Ne yemeliyiz?

Cuando la naturaleza da la oportunidad de comer, ¡se come! ¿Qué deberíamos comer?

Birim, 1793'te Prusyalılara karşı harekete geçti: vahşi bir ateş vaftizinde,

La unidad entró en acción contra los prusianos en 1793: en un brutal bautismo de fuego, la mitad

Vahşi doğada bir şey yemek her zaman risklidir ve şimdi başımız belada.

Comer en la naturaleza siempre es arriesgado, y ahora estamos en problemas.

Ama ince farkları ancak öyle görebiliyorsun. Vahşi doğayı işte o zaman tanıyorsun.

Pero así es como ves las diferencias sutiles. Y así conoces la naturaleza.

Ama bunun sizi yıldırmasın. Vahşi doğa şaşırtıcıdır. Artık hangi yönün batı olduğunu biliyoruz,

Pero no se desanimen. La naturaleza es engañosa. Al saber cuál es el oeste,

Içeride Gubbi ve diğer vahşi yaşam görevlileri büyük ağlar gererek kaçağı tuzağa düşürmeyi umuyor.

mientas Gubbi y otros oficiales sacan redes grandes para intentar atrapar al fugitivo.

Dünya'nın dört bir yanında, vahşi hayvanlar yemek çalmak konusunda daha çok hüner göstermeye başlıyor.

En todo el mundo, los animales salvajes son cada vez más astutos para robar comida.

Kendi hâlindeki vahşi bir hayvan, ziyarete gelen bu garip insan yaratığından ne kazanabilir ki?

¿Por qué un animal silvestre sacaría algo de las visitas de una extraña criatura humana?

İlk başlarda suya girmek zor. Burası yüzmek için gezegendeki en vahşi, en korkunç yerlerden biri.

Al principio, es difícil entrar al agua. Es uno de los lugares más salvajes y aterradores del planeta para nadar.

Vahşi yaşam biyoloğu Dr. Wong Siew Te'ye göre en tehlikeli gergedan, kendini tehdit altında hisseden gergedandır.

Según el biólogo de vida salvaje, el Dr. Wong Siew Te, el rinoceronte más peligroso es el que se siente amenazado.

Şehirlerimizin her türden vahşi yaşama yuva olduğu bir gelecek. Sadece geceleri değil, aynı zamanda... ...gündüzleri de.

Donde nuestras ciudades brindan un hogar para todo tipo de vida salvaje, no solo de noche, sino también de día.

Onlar müziğin vahşi canavarı sakinleştirdiğini söylüyorlar ama benim için şahsen, o beni ne rahatlatıyor ne de sakinleştiriyor.

Dicen que la música amansa a las fieras pero a mí personalmente ni me relaja ni me calma.