Translation of "Toplantıya" in Spanish

0.009 sec.

Examples of using "Toplantıya" in a sentence and their spanish translations:

Toplantıya katılmalıydın.

Deberías haber asistido a la reunión.

Toplantıya katıl.

Asiste a la reunión.

Toplantıya katılamam.

No puedo asistir a la reunión.

Toplantıya katılamadım.

No pude asistir a la reunión.

Toplantıya gitmelisin.

Tienes que ir a la reunión.

Toplantıya katılacağım.

Asistiré a la reunión.

Toplantıya gittim.

Yo asistiré a la reunión.

- Bir toplantıya gitmem gerekiyor.
- Bir toplantıya gitmeliyim.
- Bir toplantıya gitmek zorundayım.

Tengo que ir a una reunión.

O, toplantıya katılmadı.

Él no asistió a la reunión.

Toplantıya kimler katıldı?

¿Quién asistió a la reunión?

Kate toplantıya katılmadı.

- Kate no asistió a la reunión.
- Kate faltó a la reunión.

Toplantıya şahsen katılmalıydın.

Deberías haber asistido a la reunión en persona.

Bugünkü toplantıya katılmalıydın.

Tenías que haber asistido a la reunión de hoy.

Toplantıya zamanında gelmeyecek.

No va a llegar a tiempo a la reunión.

Toplantıya katılacak mısın?

¿Vas a asistir a la reunión?

Ben toplantıya gideceğim.

Yo asistiré a la conferencia.

Toplantıya gidiyor musun?

¿Vas a ir a la reunión?

Toplantıya katılmasını iste.

Pídele que asista a la reunión.

Bir toplantıya gidiyorum.

Voy a una reunión.

Toplantıya devam edelim.

Prosigamos con la sesión.

Toplantıya çağırdılar mı?

¿Han convocado ya la reunión?

Kesinlikle toplantıya katılacak.

Él seguramente asistirá a la reunión.

Dün toplantıya katıldım.

Asistí a la reunión ayer.

Tom toplantıya katılamadı.

Tom no pudo asistir a la reunión.

Dünkü toplantıya gitmeliydim.

Debería haber ido a la reunión de ayer.

- Toplantıya katılmak için yetkili değilsiniz.
- Toplantıya katılma hakkınız yok.

No estás autorizado a asistir a la reunión.

- O,toplantıya katılmama kararı aldı.
- Toplantıya gitmemeye karar verdi.

Él decidió no ir a la reunión.

- Toplantıya katılacağınızı tabii buldum.
- Toplantıya katılacağınızı tartışmasız kabul ettim.

Di por supuesto que acudirías a la reunión.

Toplantıya katılmaya niyet etmiştim.

Tenía la intención de asistir a la reunión.

Toplantıya çoğu tarafından katılındı.

Muchos asistieron a la reunión.

Yarın toplantıya gelebilir misin?

¿Puede usted venir a la reunión mañana?

Yarınki toplantıya gelir misin?

¿Podrías venir a la reunión de mañana?

Benim yerime toplantıya katıldı.

Él atendió a esa reunión en mi lugar.

Toplantıya katılmak zorunda değiliz.

No estamos obligados a asistir a la junta.

Onlar her toplantıya katılır.

Ellos asisten a cada reunión.

Yarınki toplantıya katılmanı isterim.

Quiero que asistas mañana a la reunión.

Onun yerine toplantıya katıldım.

Asistí a la reunión en su lugar.

Toplantıya az öğrenci katıldı.

Pocos estudiantes asistieron al encuentro.

O, son toplantıya gelmedi.

Él no vino a la última reunión.

O son toplantıya gelmedi.

Él no vino a la última reunión.

Hastalık yüzünden toplantıya katılamadım.

No pude participar en el encuentro por estar enfermo.

Toplantıya katılmayı planlıyor musun?

¿Estás planeando participar en la reunión?

Toplantıya çok öğrenci katılmadı.

Pocos estudiantes asistieron al encuentro.

O toplantıya geç kalacak.

Él llegará tarde a la reunión.

- Toplantıda yoktum.
- Toplantıya katılmadım.

Estuve ausente de la reunión.

Toplantıya birçok insan katıldı.

Mucha gente concurrió a la sesión.

Biz olmadan toplantıya başlamayacaklar.

Ellos no comenzarán la reunión sin nosotros.

Bütün öğrenciler toplantıya katılmadı.

No todos los estudiantes asistieron a la reunión.

Birkaç uzman toplantıya katıldı.

A la reunión asistieron un número de expertos.

Tom son toplantıya gelmedi.

Tom no vino a la última reunión.

Toplantıya katılmamıza gerek yok.

No es necesario que vayamos a la reunión.

- Toplantıya katılmayı isteyip istemediğini ona sor.
- Toplantıya katılıp katılmayacağını ona sor.

Pregúntale si asistirá a la reunión.

Başkanın isteği üzerine toplantıya katıldı.

Ella se presentó a la reunión por petición del presidente.

Peter'ın toplantıya katılmasına gerek yoktur.

Peter no tiene que atender a la reunión.

Onun adına toplantıya kim katılacak?

¿Quién asistirá a la reunión en nombre de ella?

Benim yerime toplantıya o gidecek.

Él irá a la reunión en mi lugar.

Bu toplantıya katıldığın için teşekkürler.

Gracias por asistir a esta reunión.

Ebeveynlerimden bir toplantıya gitmek zorunda.

Alguno de mis padres tiene que atender a la reunión.

O toplantıya katılmamıza gerek yok.

No es necesario que asistamos a la conferencia.

Bu akşam toplantıya katılacak mısınız?

¿Vas a asistir a la reunión de esta noche?

Birçok kişi o toplantıya katıldı.

Mucha gente asistió a esa reunión.

Tom'a toplantıya katılıp katılmayacağını sor.

Pregúntale a Tom si asistirá a la reunión.

Tom pazartesi günkü toplantıya katıldı.

Tom asistió a la reunión del lunes.

Hasta olduğum için, toplantıya gidemedim.

No pude ir a la reunión porque estaba enfermo.

Hastalık, beni toplantıya katılmaktan alıkoydu.

La enfermedad no me permitió asistir a la reunión.

O, hastalığına rağmen toplantıya katıldı.

Asistió a la reunión a pesar de su enfermedad.

Tom toplantıya katılmamaya karar verdi.

Tom decidió no asistir a la reunión.

Cumartesi gecesi toplantıya gitmeni umuyoruz.

Nosotros esperamos que vayas a la reunión del sábado en la noche.

Ya da siyasi bir toplantıya katılmak,

o ir a un mitin,

Toplantıya çok az sayıda insan katıldı.

Pocas personas asistieron a la reunión.

Eğer yarın yağmur yağarsa toplantıya gitmeyeceğim.

Si llueve mañana, no iré a la reunión.

Dün toplantıya geç kalmış gibi görünüyor.

Parece que él llegó atrasado a la reunión de ayer.

Öğle yemeği için toplantıya ara verdiler.

Ellos interrumpieron la reunión para comer.

- Vaktinde toplantıda olamayacak.
- Toplantıya vaktinde yetişemeyecek.

Ella no va a llegar a tiempo para la reunión.

Toplantıya katılmak istemiyorsan, katılmak zorunda değilsin.

Si no quieres asistir a la reunión, no tienes que hacerlo.

Toplantıya zamanında yetişmek için acele edelim.

Démonos prisa para que lleguemos a tiempo para la reunión.

Tom hasta olduğu için toplantıya katılamadı.

Tom no pudo acudir a la reunión porque estaba enfermo.

Toplantıya gitmem gerektiği konusunda onunla anlaştı.

Ella estuvo de acuerdo con él en que yo tenía que ir a la reunión.

Toplantıya zamanında geri gitmezsen, seni öldürürüm.

Si no regresas a tiempo a la reunión, te mato.

Tom önceki taahhüdünden dolayı toplantıya katılamadı.

Tom no pudo asistir a la reunión por un compromiso previo.

Ve devam etmekte olan bir toplantıya çağırıldım.

y me llamaron a una reunión que ya había empezado.

Program toplantıya girmeden önce sizden onay alıyor

el programa recibe su confirmación antes de ingresar a la reunión

O numarayla isteyen herkes o toplantıya katılabiliyor

cualquiera que quiera con ese número puede unirse a esa reunión

Toplantıya ya o katılacak ya da ben.

Bien él bien yo vamos a asistir a la reunión.

Trafik ağırdı bu yüzden toplantıya geç kaldım.

El tráfico estaba tan congestionado que me retrasé para la reunión.

Onunla birlikte toplantıya gitmek için gönüllü oldu.

Ella se ofreció para ir a la reunión con él.

Trafik sıkışıklığı toplantıya geç kalmama neden oldu.

El atasco causó que llegara tarde a la reunión.

Babam bana katılmamamı söylemesine rağmen toplantıya katıldım.

Asistí a la reunión aunque mi padre me hubiera dicho que no lo hiciera.

Eğer mümkün olursa, bir sonraki toplantıya katılmak istiyorum.

De ser posible, me gustaría que participaras en la próxima reunión.

Tom o toplantıya gitmenin zaman kaybı olacağını düşünüyordu.

Tom pensó que sería una pérdida de tiempo asistir a esa reunión.

Toplantıya ya sen ya da ben katılmak zorundayım.

Uno de los dos debe asistir a la reunión.

O, onu toplantıya katılması için ikna etmeye çalıştı.

Trató de convencerlo para que fuera a la reunión.

Ben sadece öğleden sonraki toplantıya katılamayacağımı sana bildirmek istiyorum.

Sólo quiero hacerte saber que no puedo asistir a la reunión de esta tarde.

- Hepimiz konferansta mevcuttuk.
- Hepimiz toplantıya katıldık.
- Hepimiz toplantıda hazır bulunduk.

Estábamos todos presentes durante la conferencia.

Dün gece Bay A bugünkü toplantıya katılamayacağını söylemek için beni aradı.

Anoche, el señor A me llamó para decirme que no podría asistir a la reunión de hoy.

Milli eğitim bakanı da bu konuyu konuşmak üzere 81 il milli eğitim müdürünü acil toplantıya çağırmış

el ministro de educación nacional convocó a 81 directores provinciales de educación nacional para una reunión urgente para discutir este tema