Translation of "Kate" in English

Kate üşüttü.

Kate had a cold.

Otur, Kate.

Sit down, Kate.

Otur Kate.

Kate, take a seat.

Kate toplantıda yoktu.

Kate was absent from the meeting.

Kate toplantıya katılmadı.

- Kate absented herself from the meeting.
- Kate didn't attend the meeting.

Kate kıskanç olabilir.

Kate may become jealous.

Kate çok enerjik.

Kate is very energetic.

Kate şaşırtıcı görünüyor.

Kate looks amazing.

Kate soğuk almış.

Kate has a cold.

Kate çok çekici.

Kate is very charming.

- Jean ve Kate ikizler.
- Jean and Kate ikizler.

Jean and Kate are twins.

Oda Kate tarafından temizlenmedi.

The room wasn't cleaned by Kate.

Kate ödevini mutfakta yaptı.

Kate did her homework in the kitchen.

Bebek Kate tarafından yetiştirildi.

Cookie was raised by Kate.

Kate kitap okumaya zorlandı.

Kate was obliged to read the book.

Kate, gözleri açık yatıyordu.

Kate was lying with her eyes open.

Kate bir köpek besliyor.

Kate keeps a dog.

Emily ve Kate arkadaştır.

Emily and Kate are friends.

Kate onun acısını paylaştı.

Kate sympathized with him.

Kate güçlükle Çince konuşuyor.

Kate can hardly speak Chinese.

Kate oyuncak bebeğini giydiriyor.

Kate is dressing her doll.

Kate şimdi sahada çalışıyor.

Kate is running in the field now.

Kate henüz varmadı mı?

Hasn't Kate arrived yet?

Kate Brian'in hikayesine şaşırmıştı.

Kate was surprised by Brian's story.

Kate otobüsle eve geldi.

Kate came home by bus.

Kate ne kadar nazik!

How kind Kate is!

Kate kaybettiği saati buldu.

Kate found the watch which she had lost.

Kate tam beşte geldi.

Kate came at five sharp.

Jean ve Kate ikizdirler.

Jean and Kate are twins.

- Kate Anne kadar uzun değil.
- Kate Anne kadar uzun değildir.

Kate is not as tall as Anne.

Brian Kate ile okula gitti.

Brian went to school with Kate.

Kate kız kardeşi kadar büyüleyici.

- Kate is no less charming than her sister is.
- Kate is as charming as her sister.

Kate parmak ucunda yürümeyi deniyor.

Kate tries to walk on tiptoe.

Kate kitabı okuması için zorlandı.

Kate was forced to read the book.

Kate hafta sonları Izu'da kalır.

Kate stays in Izu on weekends.

Mary ve Kate çok samimi.

Mary and Kate are inseparable.

Kate hafta sonu İzu'da kaldı.

Kate stayed in Izu for the weekend.

Steve Kate ile okula gider.

Steve goes to school with Kate.

Kate ailesine evi terk ettirdi.

Kate made her family leave home.

Kate bütün gün radyo dinledi.

Kate listened to the radio all day.

Kate İngilizceyi çok hızlı konuşur.

Kate speaks English very fast.

Kate örtüyü masanın üstüne yaydı.

Kate spread the cloth over the table.

Kate nasıl pasta yapacağını bilir.

Kate knows how to make a cake.

Kate babamın restoranına doğru koştu.

Kate ran to my father's restaurant.

Kate babasından biraz para aldı.

Kate got some money from her father.

Kate bir elmalı turta yaptı.

Kate made an apple pie.

Kate iyi bir endama sahip.

Kate has a good figure.

- Kate her gün bir sürü süt içer.
- Kate her gün çok süt içer.

Kate drinks lots of milk every day.

Kate hasta olmalı, çünkü solgun görünüyor.

Kate must be sick, for she looks pale.

Kate arkadaşlarını görmek için partiye gitti.

Kate went to the party to see her friends.

Kate büyük bir köpek gördüğünde şaşırdı.

Kate was surprised when she saw that big dog.

Kate kraliyet ailesinin tam üyesi oldu.

Kate has become a full member of the royal family.

Mary Kate hakkında ahlaksız söylentiler yaydı.

Mary spread vicious rumors about Kate.

Mary ve Kate liseden beri arkadaşlar.

Mary and Kate have been friends since high school.

Kate neredeyse doğum gününü hiç kutlamaz.

Kate hardly ever celebrates her birthday.

Kate tarih dersinde dikkatle not tuttu.

Kate took careful notes on the history lecture.

Kate hafta sonu boyunca Izu'da kalır.

Kate stays in Izu over the weekend.

Kate asıl branş olarak Almancayı alıyor.

Kate is majoring in German.

Kate bizim sınıfta en zeki öğrenci.

Kate is the smartest student in our class.

Kate, benim sınıfımda en iyi şarkıcıdır.

Kate is the best singer in my class.

Kate ona kadar ödevini bitirmek istiyor.

Kate wants to finish her homework by ten.

Kate Middleton şu anda Cambridge düşesidir.

Kate Middleton is now the duchess of Cambridge.

Mary ve Kate tek yumurta ikizleridir.

Mary and Kate are identical twins.

Brian Kate için bir ruj satın aldı.

Brian bought a lipstick for Kate.

Kate arkadaşını görmek için bir partiye gitti.

Kate went to a party to see her friend.

Brian, Kate için bir ruj satın aldı.

Brian bought some lipstick for Kate.

Brian Kate için birkaç ruj satın aldı.

Brian has bought Kate some lipstick.

Kate, her gün bir sürü süt içer.

- Kate drinks a lot of milk every day.
- Kate drinks lots of milk every day.

Kate adında bir kız seni görmeye geldi.

A girl named Kate came to see you.

Mary ve Kate her zaman benzer giysiler giyerler.

Mary and Kate always wear similar clothes.

Kate her zaman elmas yüzüğü ile gösteriş yapar.

Kate always shows off her diamond ring.

Kate kaba şekilde gitmesini isteyerek onun kalbini kırdı.

Kate broke his heart by rudely demanding he go away.

Kate Jane'in sahip olduğunun üç katı kadar kayıtlara sahip.

Kate has three times as many records as Jane does.

Kate bir şemsiye ile okula gitti fakat Brian gitmedi.

Kate went to school with an umbrella, but Brian didn't.

Kate bizim sınıfta herhangi bir diğer öğrenciden daha akıllı.

Kate is smarter than any other student in our class.

Kate bizim sınıftaki herhangi bir diğer öğrenciden daha akıllı.

Kate is smarter than any other student in our class is.

Kate genellikle TV ekranında çıkan yeni bir şarkıcı için çıldırıyor.

Kate is crazy about a new singer who often appears on TV.

Kate her zaman nişanlısından aldığı büyük elmas yüzükle hava atar.

Kate always shows off the big diamond ring she got from her fiance.

Kate alarma hiç uyanamıyor. Bu arada bugün onu gördün mü?

Kate always sleeps through her alarm. Speaking of which, have you seen her yet today?

Mary yüzünü yana çevirdi ve Kate görmezden gelmiş numarası yaptı.

Mary looked away and pretended to ignore Kate.

Kızım, Kate, bir şarkı yarışmasını kazandı ve ben onunla gurur duyuyorum.

My daughter, Kate, won a singing competition and I'm proud of her.

Kate Chris'e baktı ve sonra onu görmezden geldi, bu onu perişan etti.

Kate glanced at Chris and then ignored him, making him feel miserable.

Kate sınıf arkadaşları arasında popüler değil çünkü o her zaman kendi istediğini yapmaya çalışıyor.

Kate isn't popular among her classmates because she always tries to have her own way.