Translation of "Riske" in Spanish

0.013 sec.

Examples of using "Riske" in a sentence and their spanish translations:

Kendini riske atıyorsun.

Estás tentando al destino.

Onu riske atacağım.

Me arriesgaré.

O riske girelim.

- Corramos ese azar.
- Corramos ese riesgo.

Bunu neden riske attınız?

¿Por qué arriesgarse?

Bu, riske değer mi?

- ¿Seguro que vale la pena?
- ¿Vale la pena?

Hayatımı riske atmak istemem.

Yo no quiero arriesgar mi vida.

Yaşamını riske atman çılgınlık.

- Es una locura que pongas tu vida en peligro.
- Es de orate exponer la vida propia al peligro.

Tom riske girmek istemedi.

Tom no quería correr riesgos.

Aşırı içerek sağlığını riske atma.

No expongas tu salud bebiendo mucho.

Patronuna hakaret ederek riske atmayın.

No te arriesgues a insultar a tu jefe.

Herhangi bir riske girmek istemiyorum.

No quiero tomar ningún riesgo.

Bunun için hayatını riske attı.

Él arriesgó su vida por aquello.

O, hayatını riske atmayı umursamaz.

No le importa arriesgar la vida.

Benim için hayatını riske atma.

No arriesgues tu vida por mí.

Tehlikeli yolculukta hayatlarını riske attılar.

Ellos arriesgaron sus vidas en el viaje peligroso.

Ona güvenerek büyük bir riske giriyorsun.

Estás corriendo un gran riesgo al confiar en él.

Çocuğunu korumak için hayatını riske attı.

Ella arriesgó su vida para proteger a su hijo.

Kendi hayatını riske atarak köpeği kurtardı.

Él salvó al perro arriesgando su propia vida.

Kendi hayatı riske atarak arkadaşını kurtardı.

Él salvó a su amigo arriesgando su propia vida.

Tom kendini ve çocuklarını riske attı.

Tom se puso a sí mismo y a sus hijos en peligro.

Tom herhangi bir riske girmek istemiyor.

Tom no quiere correr ningún riesgo.

Sistemin yeniden üretme kapasitesini riske atmış olurdunuz.

en realidad, se pone en peligro la reproducción potencial del sistema.

- Bir riske gireceğini söyledi.
- Risk alacağını söyledi.

- Dijo que se iba a arriesgar.
- Él dijo que tomará el riesgo.

Tom ve Mary her şeyi riske attılar.

Tom y Mary lo arriesgaron todo.

O, onu kurtarmak için hayatını riske attı.

Ella arriesgó su vida para salvarle.

Tom Mary'yi kurtarmak için hayatını riske attı.

Tom arriesgó su vida para salvar a Mary.

- Tom bütün işlerini riske attı.
- Tom bütün yumurtalarını bir sepete koydu.
- Tom her şeyini riske attı.

- Tom puso todos sus huevos en una canasta.
- Tom se las jugó todas a una sola carta.

Ancak simülatör aracılığıyla daha çok riske tabi tutulduklarında

Pero mientras más se exponían a los riesgos por medio del simulador,

Riske aldırış etmeden, Hardrada adamlarının başında savaşa girdi.

Sin hacer caso del riesgo, Hardrada avanzó hacia la batalla a la cabeza de sus hombres.

- Şansımı deneyeceğim.
- Kendimi riske atacağım.
- Riski göze alacağım.

Aprovecharé la oportunidad.

Parstan iki kat ağır olan erkek domuzlar korkulası korumalardır. Riske girmeye değmez.

Con el doble de peso, los cerdos macho son guardaespaldas formidables. No vale la pena arriesgarse.