Translation of "Listesini" in Spanish

Onlar isimlerin bir listesini yaptı.

Hicieron una lista con los nombres.

Bana fiyatların listesini gösterebilir misin?

¿Puede enseñarme la lista de precios?

Yiyemeyeceğim yiyeceklerin bir listesini yaptım.

He hecho una lista de los platos que no puedo comer.

Tartışılacak konuların bir listesini yapar mısın?

¿Hariás una lista con los temas a discutir?

Menüyü ve şarap listesini alabilir miyim?

¿Puedo ver el menú y la lista de vinos?

Konuşmam gereken kişilerin bir listesini yaptım.

He hecho una lista de gente con la que tengo que hablar.

Tom hoşlanmadığı şarkıların bir listesini yaptı.

Tom hizo una lista de las canciones que no le gustan.

Keşke yeni basılmış kitapların bir listesini yapsan.

Desearía que pudierais hacer una lista de los libros recién publicados.

Tom alması gereken şeylerin bir listesini yaptı.

Tom hizo una lista de cosas que necesitaba comprar.

Yapmak istemediğim bütün şeylerin listesini yapmaya başladım.

Empecé una lista de todas las cosas que ya no tengo que hacer.

Satın almak istediğim şeylerin bir listesini yaptım.

He hecho una lista de las cosas que me gustaría comprar.

Tom satın alması gereken şeylerin bir listesini yaptı.

Tom hizo una lista de las cosas que necesita comprar.

Tom ziyaret etmek istediği yerlerin bir listesini yaptı.

Tom hizo una lista de los lugares que quiere visitar.

Alfabetik sıralamaya göre öğrenci isimlerinin bir listesini yaptım.

Hice una lista de los nombres de los estudiantes en orden alfabético.

Tüm listesini iade etmekle yükümlü bir beyanda ve buradan,

bienes muebles en caso de separación y divorcio, y a partir de aquí, Mahran sugirió que el

Tom ölmeden önce yapmak istediği şeylerin bir listesini yaptı.

Tom hizo una lista de cosas que quería hacer antes de morir.

Tom o hafta yediği tüm yiyeceklerin bir listesini tuttu.

Tom hizo una lista de toda la comida que había comido esa semana.

Görmem gereken insanların ve yapmam gereken her şeyin bir listesini yaparım.

Hago una lista con las personas que tengo que ver y las cosas que tengo que hacer.

Tom annesinin ona verdiği alışveriş listesini kaybetti ve sadece yemek istediği şeyleri aldı.

Tom perdió la lista de las compras que su madre le había dado, así que sólo compró lo que él quería comer.