Translation of "Kokusu" in Spanish

0.004 sec.

Examples of using "Kokusu" in a sentence and their spanish translations:

Duman kokusu alıyorum.

Yo huelo humo.

Benzin kokusu alıyorum.

- Huelo a gas.
- Huelo gas.
- Me huele a gas.

Pastırma kokusu alıyorum.

Yo huelo tocino.

- Kahve kokusu mu aldım?
- Burnuma kahve kokusu mu geliyor?

- ¿Es eso café lo que huelo?
- ¿Es ese café lo que huelo?
- ¿Es café lo que huelo?
- ¿Es café eso que huelo?

Yemeğin kokusu beni acıktırdı.

El olor a comida me dio hambre.

Çiçeklerin kokusu evimizi kapladı.

El aroma de flores inundaba nuestro hogar.

Zambakların kokusu odayı doldurdu.

Una fragancia a lirios colmaba la habitación.

Hoş bir kokusu var.

Tiene un olor agradable.

Ben kahve kokusu alıyorum.

Huelo café.

Sarımsak kokusu alıyor musun?

¿Te huele a ajo?

Bunun kokusu hoşuma gidiyor.

Me gusta cómo huele.

Asansörde duman kokusu alıyorum.

Huelo humo en el ascensor.

Sedir kokusu güveleri iter.

El olor a cedro repele a las polillas.

Fakat sürü, tehlike kokusu alıyor.

Pero la manada siente el aroma del peligro.

Kanaması var. Kokusu suya yayılıyor.

Sangraba. Se olía en el agua.

Onun hoş bir kokusu var.

- Eso huele bien.
- Tiene un olor agradable.

Havada ilkbahar çiçeklerinin kokusu vardı.

- En el aire había el olor de las flores de primavera.
- El olor de las flores de primavera estaba en el aire.

Kirli çorapların kokusu beni kusturur.

El olor de calcetines sucios me da náusea.

Ama oldukça güçlü bir kokusu var.

Pero tiene un olor muy fuerte.

Uyurken güzel bir çam kokusu alırsınız.

es que pasaré la noche con un hermoso aroma a pino.

Bahçedeki güllerin tatlı bir kokusu var.

Las rosas del jardín despiden un dulce olor.

Bu suyun kötü bir kokusu var.

Este agua huele mal.

Bu çiçeklerin eşsiz bir kokusu var.

Estas flores tienen un olor único.

Makarna ve peynir kokusu midemi bulandırıyor.

El olor de macarrones con queso me da náuseas.

Asetofenonun bir portakal çiçeği kokusu vardır.

La acetofenona huele a azahar.

Hepimizin kendimize has bir kokusu vardır.

Todos tenemos un aroma único.

Bu yumurtanın kötü bir kokusu var.

Este huevo tiene mal olor.

O çiçeğin keskin bir kokusu var.

Esa flor tiene un aroma fuerte.

Ağzındaki berbat tat, yanık kokusu, çürümüş balık

como el horrible sabor en la boca, el olor a quemado, a pescado podrido,

Bu meyvenin hoş olmayan bir kokusu var.

Esta fruta tiene un olor desagradable.

Bu sütün kendine özgü bir kokusu vardır.

- Esta leche tiene un olor extraño.
- Esta leche tiene un olor peculiar.

Tilki olsaydı, gerçekten çok güçlü bir kokusu olurdu.

Si lo fuera, tendría un olor más fuerte.

Güllerin kokusu kadar çok sevdiğim hiçbir şey yok.

Nada me gusta tanto como el aroma de las rosas.

Zarafeti olmayan güzellik kokusu olmayan bir gül gibidir.

La belleza sin gracia es como una rosa sin aroma.

Bu çiçeğin çok keskin bir kokusu var, duyuyor musun?

Esta flor tiene un fuerte olor, ¿puedes olerla?

Hiç sırrı olmayan bir kadın kokusu olmayan çiçeğe benzer.

Una mujer sin secretos es tal flor sin aroma.

En son ne zaman bu odada gaz kokusu aldın?

¿Cuándo fue la última vez que oliste gas en esta pieza?

Ben ananas yemekten hoşlanmıyorum. Onların güçlü bir kokusu var.

No me gusta comer piñas; huelen muy fuerte.

Amonyak çok güçlü bir kokusu olan renksiz bir sıvı veya gaz.

El amoniaco es un líquido o gas incoloro con un olor muy fuerte.

Büfelerden hoşlanmıyorum. Onlar pahalı, gürültülü ve tütün ve kızrtılmış yiyecek kokusu dolu.

No me gustan los bares. Son caros, ruidosos y llenos de olores a tabaco y fritanga.

- Bu meyvenin hoş olmayan bir kokusu var.
- Bu meyvenin kokma şeklini sevmiyorum.

No me gusta cómo huele esta fruta.

Ya anne ya vallahi ben içmiyorum ya arkadaşlar içiyor kokusu benim üzerime geliyor

o mamá o yo no lo bebemos o los amigos huelen a mí