Translation of "Kırık" in Spanish

0.013 sec.

Examples of using "Kırık" in a sentence and their spanish translations:

Kilit kırık.

El candado está roto.

Valizim kırık.

Mi maleta está rota.

Onlar kırık.

- Están rotos.
- Están estropeados.

Kalbim kırık.

Mi corazón está roto.

Kırık mı?

¿Está roto?

Kırık değil.

No está roto.

Bu kırık.

- Este está roto.
- Ésta está rota.

Dingil kırık.

El eje está roto.

- Kırık cam üstüne basmayın.
- Kırık cama basma.

No pises los cristales rotos.

Ve kalbim kırık

con el corazón roto

Kırık bebek benim.

La muñeca rota es mía.

Kapı kolu kırık.

El picaporte de la puerta se rompió.

Bu sandalye kırık.

Esta silla está rota.

Odamdaki pencereler kırık.

Las ventanas de mi cuarto están rajadas.

Çiçek saksısı kırık.

La maceta está rota.

Bu masa kırık.

El escritorio está roto.

Parmakların kırık mı?

- ¿Tenés los dedos rotos?
- ¿Tienes los dedos rotos?

Kırık bir tahtadan yontulduk,

Estamos hechos de madera torcida,

Ve bebek maskesi kırık.

y esa máscara para bebé está rota.

Ayakları kırık sandalyeleri at.

- Tira la silla de patas rotas por favor.
- ¡Tira las sillas cuyas patas están rotas!
- ¡Tira las sillas con patas rotas!

- Kalem kırık.
- Kalem kırılmış.

El bolígrafo está roto.

O kırık masayı onardı.

Él reparó la mesa rota.

Yüzemem. Benim bacağım kırık.

No puedo nadar. Mi pierna está rota.

Benim merdivenim kırık değil.

Mi escalera no está rota.

- Oyuncağım kırık.
- Oyuncağım bozuk.

- Mi juguete está roto.
- Mi juguete está dañado.

George kırık kalpli idi.

A George le habían roto el corazón.

Sandalyenin bir ayağı kırık.

La silla tiene una pata rota.

Kalbi kırık olan insanları biliyoruz.

Todos sabemos de alguien que se ha quebrado,

Bu mesajı, kırık bir kalple,

Me transmitió el mensaje con el corazón roto

Hırsız, kırık bir pencereden girdi.

El ladrón accedió por una ventana rota.

Tom bacağının kırık olduğunu düşünüyor.

Tom cree que su pierna está rota.

Babam kırık bir sandalyeyi onardı.

Mi padre arregló una silla rota.

Sen kırık bir kalbi onaramazsın.

No se puede curar un corazón partido.

Ben ata binemem. Bacağım kırık.

No puedo montar un caballo. Mi pierna está rota.

Neden bir kırık kemiğin var?

¿Por qué tienes un hueso fracturado?

Çünkü benim eski merdivenim kırık.

Porque mi escalera vieja está rota.

O, kırık parçaları birlikte yapıştırdı.

Él pegó los pedazos rotos.

Tom'un kırık bir bacağı var.

Tomás tiene una pierna rota.

Yerde kırık cam parçaları vardı.

Había trozos de vidrio roto en el piso.

Sanırım kırık bir kaburgam var.

Yo creo que me rompí una costilla.

Benim kırık bir tırnağım var.

Tengo una uña rota.

Onlar kırık tabak parçalarını topladılar.

Recogieron los fragmentos del plato roto.

Bu pencere bir aydır kırık.

Esta ventana ha estado rota por un mes.

Tom kırık bir kalpten öldü.

Tom murió por un corazón roto.

Babam kırık sandalyeyi tamir etti.

Mi padre arregló la silla que estaba rota.

Zaman tüm kırık kalpleri iyileştirir.

El tiempo sana todos los corazones rotos.

Babam kırık bir sandalyeyi tamir etti.

Mi padre arregló una silla rota.

Tom kırık bir ayna parçası aldı.

Tom recogió un trozo del espejo roto.

Ayağının kırık olmadığından emin olmam gerekiyor.

Necesito asegurarme de que tu pierna no esté rota.

Bu serçe uçamaz. Onun kanatları kırık.

Este gorrión no puede volar. Sus alas están rotas.

Röntgen filminde iki kırık parmak görünüyordu.

La radiografía mostró dos dedos rotos.

Kırık bir ayna kötü şans getirir.

Un espejo roto trae mala suerte.

Adı ''takotsubo kardiyomiyopati'' veya ''kırık kalp sendromu,''

llamado "miocardiopatía de takotsubo" o "síndrome del corazón roto"

Ama belki de ''kalbi kırık'' dediğimiz zaman

Hay una mejor manera, tal vez,

Kırık bir cam parçasıyla kolunu kestikten sonra

Después de cortarse el brazo con un cristal roto,

Kırık bir kalbin yaralarını sadece zaman iyileştirir.

Sólo el tiempo cura las heridas de un corazón roto.

Sandalye kırık. Onu birine tamir ettirsen iyi olur.

La silla está descompuesta: más vale que consigas a alguien que la arregle.

Kırık bir çenesi var ve birkaç dişini kaybetti.

Se rompió la mandíbula y perdió algunos dientes.

O, kırık bir vazonun parçalarını bir araya getirmeye çalıştı.

Él trató de reunir los fragmentos de un jarrón roto.

Yeni bir masa alacaktım ama kocam kırık bacağı onardı.

Iba a comprar una mesa nueva, pero mi marido ya arregló la pata rota.

Suç mahallinde çok fazla kan ve kırık cam bulundu.

Se hallaron mucha sangre y cristales rotos en la escena del crimen.

Tom Mary'ye kırık sandelyeyi tamir etmesini ne zaman söyledi?

¿Cuándo le dijo Tom a Mary que arreglase la silla rota?

Kırık kalpler mecazi olarak da kelimenin tam anlamıyla da ölümcül.

Los corazones rotos son literal y metafóricamente mortales.

Ve bol bol kırık dal da var. İyi olacağız, ısınacağız.

y hay mucha madera seca, estaremos bien, calientes.

Dün o kırık radyoyu tamir etmeye çalışarak iki saat harcadım.

Ayer pasé dos horas intentando arreglar esa radio rota.

Gerçekten de kırık ve hasarlı bir kalpten bahsediyor olabileceğimizi kabul edersek

si lo reconocemos cuando decimos "un corazón roto".

- Zaman tüm kırık kalpleri iyileştirir.
- Zaman en iyi ilaçtır.
- Zaman tüm yaraları iyileştirir.

El tiempo sana todos los corazones rotos.

- Dört yıl boyunca üniversiteye gittim ve bütün aldığım bu, bitli diplomaydı.
- Dört yıl üniversiteye gittim ve elime geçen tek şey bu kıçı kırık diploma.

Fui a la universidad por cuatro años y todo lo que obtuve fue este miserable diploma.