Translation of "Içinden" in Spanish

0.006 sec.

Examples of using "Içinden" in a sentence and their spanish translations:

İçinden geleni yap.

Haz lo que te mande tu corazón.

Insanın içinden geldiğini ve

que la verdadera belleza viene de adentro,

Lazerimiz doğrudan içinden geçiyor.

Y aquí está nuestro láser, yendo directo a través de eso.

Nehir vadinin içinden geçiyor.

El río atraviesa el valle.

Nehir kasabanın içinden geçer.

El río fluye a través de la ciudad.

Tom kasabanın içinden yürüdü.

Tom caminó a través de la ciudad.

Nehir şehrin içinden akar.

El río fluye a través de la ciudad.

Onları bu işin içinden çıkaralım.

Dejémosles fuera de esos asuntos,

Içinden yeniden doğuş yaptığımız destan

épica de la que renacemos

Paris'in içinden akan nehir, Seine'dir.

- El río que atraviesa París se llama Sena.
- El río que atraviesa París es el Sena.

Nehir ormanın içinden kıvrılarak gitmektedir.

El río fluye a través del bosque.

Aynen bu şekilde elinizin içinden geçebiliyor.

atraviesa su mano, justo así.

Hiçbir etkileşime geçmeden buzun içinden geçerler.

atraviesan directamente el hielo sin interactuar con él.

O deponun kalıntıları içinden geçmek zorundasınız,

estamos obligados a pasar por los restos del almacén,

Bir grup kentin içinden geçit açtı.

Una banda dirigió la marcha por la ciudad.

Bu, konuyu içinden çıkılmaz hale getiriyor.

Eso complica la cosa.

Tom ve Mary kalabalığın içinden geçtiler.

Tom y María se abrieron paso entre la multitud.

Dişlerini buraya koymalısınız, dişler eldivenin içinden geçer

la acercan, y los colmillos atraviesan el látex.

Dişlerini buraya koymalısınız. Dişleri eldivenin içinden geçer

los colmillos atraviesan el látex

Dişleri buraya koymalısınız, dişler eldivenin içinden geçer

los colmillos atraviesan el látex

O, elini dalgalı kahverengi saçının içinden geçiriyor.

Él pasa la mano por su largo cabello castaño y rizado.

Sonra, karanlığın içinden yaklaşık 2000 İberyalı ciritçi çıktı.

Luego, de la oscuridad vino alrededor del 2000 Jabalineros ibéricos.

Prens ve prenses tezahürat yapan kalabalığın içinden geçtiler.

El príncipe y la princesa se abrieron camino a través de la multitud que les vitoreaba.

Birkaç dakika içinde, alevler kapsülün içinden geçerek üç astronotu da öldürdü.

En unos momentos, las llamas atravesaron la cápsula y mataron a los tres astronautas.

Açık hava pazarında alışveriş yapmak bir mağazanın içinden daha az risklidir.

Comprar en un mercado al aire libre es menos arriesgado que estar adentro de una tienda.

Matematik aşk gibidir - basit bir fikir fakat o içinden çıkılmaz hale getirilebilir.

Las mates son como el amor: una idea simple, pero puede complicarse.

Hiçbir zaman bunu belli etmeyecek ama içinden ciddi bir şekilde endişeli olduğunu düşünüyorum.

Él nunca lo va a mostrar, pero creo que muy dentro de sí, está seriamente preocupado.