Translation of "Hayatımın" in Spanish

0.012 sec.

Examples of using "Hayatımın" in a sentence and their spanish translations:

Hayatımın işini şekillendirdi.

lo que le dio forma al trabajo de mi vida.

O hayatımın aşkıdır.

Ella es el amor de mi vida.

Hayatımın kadınıyla tanıştım.

Conocí a la mujer perfecta.

Hayatımın en kötü anıydı.

Fue el peor momento de mi vida.

Hayatımın en büyük hatasıydı.

Fue el error más grande de mi vida.

Hayatımın en uzun yolculuğu!

¡Es el viaje más largo de mi vida!

Hayatımın kolay olduğunu sanmıyorum.

No creo que mi vida sea fácil.

Sen benim hayatımın aşkısın.

- Tú eres el amor de mi vida.
- Eres el amor de mi vida.

Artık hayatımın bir parçasısın.

Ahora eres parte de mi vida.

" Bu hayatımın en berbat buluşmasıydı"

“He tenido la peor cita de mi vida”.

Hayatımın en güzel günleriydi muhtemelen

probablemente fueron los mejores días de mi vida

Onlar hayatımın en hüzünlü saatleriydi.

Esas fueron las horas más tristes de mi vida.

Hayatımın en inanılmaz deneyimlerinden biriydi.

Fue una de las experiencias más increíbles de mi vida.

Onlar hayatımın en iyi yıllarıydı.

Esos fueron los mejores años de mi vida.

Hayatımın geri kalanında ne yapacağım?

¿Qué haré con lo que me queda de vida?

Müzik, hayatımın önemli bir parçasıdır.

La música es una parte importante de mi vida.

Hayatımın kalanını seninle geçirmek istiyorum.

- Me gustaría pasar el resto de mi vida con vos.
- Me gustaría pasar el resto de mi vida contigo.

O, hayatımın en iyi günüydü.

Fue el mejor día de mi vida.

Hayatımın aşkı olduğumdan kuşkulanmaya başlıyorum.

Estoy empezando a sospechar que el amor de mi vida soy yo.

Ve bu hayatımın en önemli parçası.

Y ha sido la etapa más importante de mi vida.

Hayatımın diğer alanlarını kontrolüm dışında görüyordum.

pues me sentía tan fuera de control en todos los demás aspectos de mi vida.

Hayatımın böylesine önemli bir kısmını paylaşmamak

no pude sino sentir que había cometido un error

Bir üniversiteye girme hayatımın amacı değil.

Ir a la universidad no es el objetivo de mi vida.

Hayatımın geri kalanı boyunca seni seveceğim.

Te amaré por el resto de mi vida.

Ama hayatımın geri kalanında birçok faydasını gördüm.

pero me estaré beneficiando de ello el resto de mi vida.

Müziğin artık hayatımın bir parçası olmayacağı fikri

la idea de que no volvería a ser parte de mi vida

Bu, hayatımın en iyi anılarından biri olacaktır.

Este será uno de los mejores recuerdos de mi vida.

Hayatımın geri kalanını pişman olarak geçirmek istemiyorum.

No quiero pasarme el resto de mi vida arrepintiéndome de ello.

Hayatımın geri kalanını pişmanlık duyarak geçirmek istemiyorum.

No quiero pasarme el resto de mi vida arrepintiéndome de ello.

Hayatımın geri kalanını seninle birlikte geçirmek istiyorum.

Quiero pasar el resto de mi vida contigo.

Hayatımın neye benzediği hakkında bir fikrin var mı?

¿Puedes siquiera imaginarte cómo es mi vida?

Hayatımın Tom'un sana bahsetmediği bir bölümü var mı?

¿Habrá alguna parte de mi vida del que Tom no te haya contado?

Merakım gelecekte çünkü hayatımın geri kalanını orada geçireceğim.

- Mi interés está en el futuro porque es allí donde voy a pasar el resto de mi vida.
- Mi interés está en el futuro, porque ahí es donde pasaré el resto de mi vida.
- Me interesa el futuro porque en él voy a pasar el resto de mi vida.

Hayatımın bu noktasında paraya ihtiyacım yok. Hem de hiç.

A esta altura, yo no preciso dinero. En absoluto.

- Hayatım tehlikede mi diyorsun?
- Hayatımın tehlikede olduğunu mu söylüyorsun?

- ¿Me estás diciendo que mi vida está en peligro?
- ¿Dices que mi vida está en peligro?
- ¿Estás diciendo que mi vida corre peligro?
- ¿Estás diciendo que mi vida está en peligro?
- ¿Estás diciendo que estoy en peligro?

Hayatımın Saeb'le tanıştığım güne dek dilsel bir anlamı yoktu.

Mi vida no tenía sentido lingüístico... hasta el día en que conocí a Saeb.

Ben hayatımın erkeğini arayan güzel iyi görünümlü bir kızım.

Soy una chica amable y de buen ver que está buscando al hombre de su vida.

- O, hayatımdaki en iyi gündü.
- Bu hayatımın en güzel günüydü.

- Ese fue el mejor día de mi vida.
- Fue el mejor día de mi vida.

Hayatımın geriye kalan kısmını birlikte geçirmek istediğim herhangi biriyle henüz tanışmadım.

Todavía no he encontrado a nadie con quien quisiera pasar el resto de mi vida.

- Sensiz hayatımın bir anlamı yok.
- Sen olmadan yaşamam için bir sebep yok.

Mi vida no tiene sentido sin ti.

On yaşındayken, ne zaman on altı yaşımda olacağımı, hayatımın harika olacağını düşünürdüm.

Cuando tenía diez años, pensaba que cuando tuviera dieciséis, mi vida sería genial.