Translation of "Birinin" in Spanish

0.009 sec.

Examples of using "Birinin" in a sentence and their spanish translations:

Birinin ölmesi...

Una muerte

Birinin tattım.

Probé una.

Birinin bağırdığını duydum.

Escuché a alguien gritar.

Birinin geldiğini gördüm.

Vi venir a uno.

Birinin öldüğünü düşündüm.

Pensé que alguien se había muerto.

Birinin bağırdığını duyduk.

Escuchamos a alguien gritar.

Birinin biyolojik cinsiyeti belirlendiğinde

Asignamos características y expectativas

birinin önce düşmesi gerek,

tiene que caer uno primero,

Birinin doğruyu söylemesi gerekir.

Siempre se debe decir la verdad.

Asla birinin duygularını incitme.

Nunca hieras los sentimientos de alguien.

Birinin kapıyı çaldığını duydum.

Oí a alguien llamar a la puerta.

Birinin onu görmesini istemiyorum.

- No quiero que lo vea nadie.
- No quiero que nadie lo vea.

Birinin beni izlediğini bilmiyordum.

No sabía que alguien me estaba siguiendo.

Birinin hatası olduğunu sanmıyorum.

- Creo que no fue culpa de nadie.
- No creo que sea culpa de nadie.

Tom birinin köpeğini ezdi.

Tom atropelló al perro de alguien.

Birinin odaya girdiğini duydum.

Oí a alguien entrar en la habitación.

Birinin eşya çaldığını gördüm.

Vi a alguien robar la mercancía.

Birinin adımı seslendiğini duydum.

- Escuché a alguien llamar mi nombre.
- Oí a alguien llamándome por mi nombre.

Birinin ıslık çaldığını duydum.

Oí a alguien silbar.

Birinin evde olacağını ummamıştım.

No me esperaba que hubiese alguien en casa.

- Birinin seni sevdiğini nasıl anlarsın?
- Birinin sizi sevdiğini nereden anlarsınız?

- ¿Cómo se puede saber si alguien te ama?
- ¿Cómo puedes saber si alguien te ama?

- Ben yanlışlıkla başka birinin odasına girdim.
- Yanlışlıkla başka birinin odasına girdim.

Entré por error a la pieza de otro.

birinin pili diğerinden önce bitecek.

una de esas baterías se parará antes que la otra.

Kendi kendine iyileşen birinin hikâyesi.

se cura solo por haber sido mal diagnosticado.

Her birinin kendi tadı var.

- Cada uno tiene su propio gusto.
- Cada uno tiene sus propios gustos.

Birinin çorbasına zehir koyduğunu düşündü.

Pensaba que alguien había echado veneno en la sopa.

Dillerden herhangi birinin eğitimini yapmadım.

No he estudiado ninguna de esas lenguas.

İsa'nın havarilerinden birinin adı Paulus'tu.

Uno de Apóstoles de Jesús se llamaba Pablo.

Birinin duvara vurduğunu duyduğumu sandım.

Me pareció oir a alguien golpeando la pared.

Birinin bunu Tom'a sormasını istiyorum.

Quisiera que alguien le preguntara a Tom sobre eso.

Sadece herhangi birinin yaralanmasını istemiyorum.

Sólo quiero que nadie sea herido.

Tom birinin pencereyi kapatmasını istiyor.

Tom quiere que alguien cierre la ventana.

Her birinin kendi arabası var.

Cada uno de ellos tiene un auto propio.

Beni izleyen birinin farkında değildim.

No era consciente de que alguien me estuviera observando.

Birinin teroristi diğerinin özgürlük savaşcısı.

El terrorista de uno es el libertador de otro.

Birinin sana yardımcı olacağını sanmıyorum.

No creo que nadie vaya a ayudarte.

Birinin Tom'u durdurmuş olabileceğini sanmıyorum.

No creo que nadie pudiera haber detenido a Tom.

Birinin henüz Tom'a söylediğini sanmıyorum.

No creo que aún nadie le haya dicho a Tom.

Başka birinin tavsiyesi var mı?

¿Alguien más tiene algún consejo?

Birinin evine göz kulak oluyorum.

- Estoy de guardés.
- Soy guardés.
- Cuido la casa.

Bu başka birinin fikri miydi?

¿Acaso esta era la idea de otro?

Kalabalıkta birinin adımı seslendiğini duydum.

Oí a alguien decir mi nombre en la multitud.

Yüzmek birinin sağlığı için iyidir.

Nadar es bueno para la salud.

Birinin banjo çaldığını duyduğumu sandım.

Me pareció escuchar a alguien tocar un banyo.

Başka birinin bilmesine izin veremezsiniz.

No puedes decírselo a nadie más.

Öğretmen birinin kopya çektiğini gördü.

El profesor vio a alguien copiando en el examen.

Birinin beni takip ettiğini düşünüyorum.

Creo que alguien me está siguiendo.

Birinin sizi yanlış değerlendirdiğini hatırlıyor musunuz?

¿Recuerdan si les ha ocurrido alguna vez?

Benim gibi sohbette kötü olan birinin

Entonces parece un poco contradictorio,

Siz birinin değerlerinin ne olduğunu bilmiyorsanız

Si no sabes cuáles son los valores que alguien tiene,

Hindukuş Himalaya dağlarındaki buzun üçte birinin

que un tercio de los glaciares en las montañas Hindú Kush Himalaya

Sizlerle bu şehirlerden birinin hikayesini paylaşacağım,

Compartiré hoy la historia de una de esas ciudades,

Bu coşkun enerji birinin gözüne takılıyor.

Su actividad frenética no pasa inadvertida.

Her birinin çok önemli olduğunu anlıyorsun.

Te das cuenta de que cada uno de ellos es muy importante.

Herhangi birinin ateşe yaklaşmasına izin vermeyin.

No dejes que nadie se acerque al fuego.

Onların her birinin bir bisikleti var.

Cada uno de ellos tiene una bicicleta.

Birinin beni izliyor olduğunun farkında değildim.

No era consciente de que alguien me estaba vigilando.

Birinin kapı zilini çaldığını duydun mu?

¿Oíste a alguien tocar el timbre?

Onu herhangi birinin tavsiyesini istemeden yaptım.

Hice eso sin pedirle consejo a nadie.

Tom yakında başka birinin gelmesini bekliyor.

Tom espera que alguien más venga pronto.

Çocuklar için birinin burada olması gerekiyor.

Alguien tiene que quedarse aquí con los niños.

Bugün benim arkadaşlarımdan birinin doğum günü.

Hoy es el cumpleaños de uno de mis amigos.

Elbiselerimi benden başka birinin giymesini istemiyorum.

No quiero que nadie se ponga mi ropa excepto yo.

Birinin ne zaman yalan söylediğini söyleyebilirim.

Yo reconozco cuando alguien miente.

Herhangi birinin başka soruları var mı?

¿Alguien tiene alguna otra pregunta?

Ben, birinin arkadan adımı seslendiğini duydum.

Oí a alguien decir mi nombre desde detrás.

Birinin bana şimdi yardım edebileceğini sanmıyorum.

No creo que nadie pueda ayudarme ahora.

Yıllarca bu evde birinin yaşadığını sanmıyorum.

No creo que nadie haya vivido en esta casa en años.

Birinin Tom'un hasta olduğunu söylediğini duydum.

Oí por ahí que Tom estaba enfermo.

Tom başka birinin gelmek isteyeceğini düşünmüyor.

Tom no cree que alguien más quiera venir.

Birinin hatalarını kabul etmede utanç yok.

No hay de que avergonzarse de admitir los defectos.

Kız kardeşlerimden birinin uyku problemi var.

Una de mis hermanas tiene problemas para dormir.

Herhangi birinin onu söylediğinden şüphe ediyorum.

Dudo de que alguien lo haya dicho.

Biz birinin evine göz kulak oluyoruz.

- Estamos de guardeses.
- Somos guardeses.
- Estamos cuidando una casa.
- Cuidamos la casa.

Herhangi birinin beni görebileceğini düşünüyor musun?

¿Crees que alguien me podrá ver?

Yakında, bu başka birinin sorunu olacak.

Pronto, este será un problema de alguien más.

Tom'un ayakkabılarından birinin altına sakız yapışmıştı.

Tom tenía un pedazo de chicle pegado en la suela de uno de sus zapatos.

Ben, birinin omzuma hafifçe vurduğunu hissettim.

- Sentí que alguien me palmeó en el hombro
- Sentí que alguien me dio una palmada en el hombro.

Tom onu herhangi birinin tanıyacağını düşünüyordu.

Tom pensó que nadie lo reconocería.

Birinin bundan bir film hazırlaması gerekir.

Alguien debería hacer una película de esto.

Birinin hobisi yoksa, hayatı harap olabilir.

Sin pasatiempos, la vida puede ser desconsolada.

Ona yakın birinin bağımlı olma ihtimali var.

seguro que tiene alguien cercano que sí está luchando.

Bu, yüz yaşındaki birinin beyni gibi görünüyor.

Parece el cerebro de una persona de 100 años.

Başka birinin bu yeri almasına izin vermeyin.

No dejes que nadie más tome ese trabajo.

Ne derler bilirsiniz, birinin çöpü başkasının hazinesidir.

Dicen que la basura de un hombre es el tesoro de otro.

Ölüm döşeğindeki birinin de size söyleyebileceği gibi

Pero como cualquier persona en su lecho de muerte nos dirá,

Buna sebep olan en büyük sorunlardan birinin

Creo que una de las principales causas

Birinin aklına cep telefonlarına kamera koymak gelmiş.

Es eso que se le ocurrió a alguien de meter una máquina fotográfica en los celulares.

Her birinin ödemesi onun eseri ile orantılıydı.

La paga de cada uno es proporcional a su trabajo.

Birinin elini sıktığında, onun gözlerinin içine bakmalısın.

Cuando sacudes manos con alguien, debes mirarlo a los ojos.

Erkek kardeşlerin her birinin bir arabası var.

Cada uno de los hermanos tiene un coche.

Bu herhangi birinin yapabileceği bir şey değil.

No es algo que pueda hacer cualquiera.

Tom birinin en sevdiği melodiyi mırıldadığını duydu.

- Tom oyó a alguien tararear su melodía favorita.
- Tom escuchó a alguien tararear su melodía favorita.

Birinin sorunu olduğunda Tom hissedebiliyor gibi görünüyor.

- Tom parece ser capaz de sentir cuándo alguien tiene problemas.
- Tom parece capaz de intuir cuándo alguien tiene problemas.

Birinin bize yardım edebilip edemeyeceğini merak ediyorum.

Me pregunto si alguien nos puede ayudar.