Translation of "Birinci" in Spanish

0.014 sec.

Examples of using "Birinci" in a sentence and their spanish translations:

Birinci önerim:

Recomendación número uno:

Birinci adım:

Número uno:

Birinci olmayacaksın.

- No serás el primero.
- No serás la primera.

Birinci adım olarak

Lo que quiero que hagan en el paso uno es:

Birinci önceliğimiz, ateş.

Número uno: hacer una fogata.

BG'den Birinci Helikopter'e:

BG a Helicóptero Uno.

Bear'dan Birinci Helikoptere:

Bear a Helicóptero Uno.

Birinci grafiğe bakın.

Fíjense en el primer gráfico.

birinci yanı şu

La primera parte es que

Lisenin birinci yılındayım.

Estoy en el primer año de instituto.

On birinci sınıftayım.

Estoy en primero de bachillerato.

Birinci sayfayı okudum.

He leído la primera página.

Vermek istediğim birinci mesaj

El primer mensaje que quiero dar,

Ocak yılın birinci ayıdır.

Enero es el primer mes del año.

Kimin birinci geleceğini düşünüyorsun?

¿Quién piensas que llegará primero?

Tom birinci kata indi.

Tom bajó a la primera planta.

Birinci yıldan 1820 yılına kadar

Desde el año 1 hasta el año 1820,

Ama bu daha birinci turdu.

Pero solo era la primer ronda.

birinci tür küçük gövdeli yarasalar

murciélagos de primer cuerpo de cuerpo pequeño

Geçen yıl birinci sınıf öğrencisiydim.

El año pasado yo era novato.

Yarışmada birinci geldiğin için tebrikler.

Felicitaciones por salir primero en la competencia.

Erkek kardeşim birinci sınıf öğrencisi.

Mi hermano es un novato.

O, o binanın birinci katında.

Está en el primer piso de aquel edificio.

Sadece birinci soruyu cevaplamak zorundasınız.

Sólo tenéis que responder a la primera pregunta.

B.G.'den Birinci Helikopter'e: Kötü durumdayım.

BG a Helicóptero Uno: me siento muy mal.

B.G.'den Birinci Helikopter'e: Kötü durumdayım!

BG a Helicóptero Uno: ¡me siento muy mal!

Bir ebeveyn, birinci sınıfa giden çocuğun

Como dijo uno de los padres,

Ve Birinci Binbaşı Général başkanlığındaki genelkurmay

Y el propio Estado Mayor, encabezado por el Primer Asistente Mayor General,

Birinci katta bir yangın patlak verdi.

El fuego se inició en el primer piso.

Birinci sınıf bir şarkıcı olarak tanınıyordu.

Fue reconocido como un cantante de primera clase.

Erkek kardeşim üniversite birinci sınıf öğrencisidir.

Mi hermano es un novato.

Bizim birinci Almanca dersimize hoş geldiniz.

Bienvenidos a nuestra primera clase de alemán.

Birinci sınıf 8. 30'da başlar.

La primera clase empieza a las 8:30.

Ben bir birinci sınıf bileti istiyorum.

Quisiera un pasaje de primera clase.

Birinci yıldan sonra, hastanın iyileşmesi durgunlaştı.

Después del primer año la recuperación del paciente se estancó.

O zamanlar birinci dot.com çöküşünün hemen ertesiydi

y en ese momento, - el cual fue justo después del primer colapso ".com" -

Şimdi Birinci Haçlı harika ulaşmıştı Antakya'nın şehir.

Ahora la Primera Cruzada ha alcanzado la gran ciudad de Antioquía

Ben birinci sınıf bir kamara ayırmak istiyorum.

Quiero reservar un camarote de primera clase.

Tom'un birinci kitabını ikincisinden daha çok sevdim.

El primer libro de Tom me ha gustado más que el segundo.

Dersin birinci bölümü ikinci bölümünden daha kolay.

La primera parte de la lección es más fácil que la segunda.

Birinci sınıfın tüm hizmetlerini ve avantajlarını keşfedin.

Descubre todos los servicios y ventajas de primera clase.

Sonunda, Birinci Dünya Savaşı resmen sona erdi.

Finalmente, la Primera Guerra Mundial había acabado oficialmente.

Birinci nesil robotlar 1962 yılında ortaya çıktı.

La primera generación de robots surgió en 1962.

Birinci görevimiz enkazı bulmak ve kayıp kargoyu kurtarmak.

La primera misión es encontrar los restos y recuperar la carga perdida.

Mareşal Bernadotte'nin Birinci Kolordusu'ndan hiçbir destek belirtisi olmayan

Sin señales de apoyo del Primer Cuerpo del Mariscal Bernadotte,

Fransa'nın yeni Birinci Konsolosu Napolyon Bonapart'ın dikkatine çekti

Cuando se conocieron en París, se sintieron cariñosos; Napoleón confió a Ney la delicada

Birinci mi yoksa ikinci cildi mi tercih ettiniz?

¿Has preferido el tomo uno o el tomo dos?

- Onun kazanan olacağını biliyordum.
- Onun birinci olacağını biliyordum.

Supe que ella sería la ganadora.

- O, üniversitede birinci sınıf öğrencisidir.
- O bir acemidir.

Está en el primer año de universidad.

George Bush, Amerika Birleşik Devletlerinin kırk birinci başkanıdır.

George Bush es el cuadragésimo primer presidente de los Estados Unidos de América.

Birinci yıldan sonra, hastanın iyileşmesi durma noktasında yavaşladı.

Después del primer año la recuperación del paciente se estancó.

Yirmi birinci yüzyılın başında birçok teknolojik gelişmeler vardı.

Hubo varios avances tecnológicos a principios del siglo XXI.

Bu yeni tedavi, birinci ya da üçüncü dünya ülkelerinde

Este nuevo tratamiento tendrá la misma calidad y eficiencia

Birinci Dünya Savaşı 1914 ile 1918 yılları arasında gerçekleşti.

La Primera Guerra Mundial tuvo lugar entre 1914 y 1918.

O, yarışı birinci bitirdiğinde, tüm ülke için bir zaferdi.

Cuando él terminó la carrera en primer lugar, fue una victoria para el país entero.

Lütfen birinci sınıf bir otelde bana bir oda ayırın.

Resérveme habitación en un hotel de primera clase.

Muhtemelen çölde bunu yapmak akıllıcadır. Birinci öncelik: Suyunuzu ihmal etmeyin.

Algo inteligente en el desierto. La hidratación es una prioridad.

Fransa'nın yeni Birinci Konsolosu Napolyon Bonaparte'a yazdığı raporda Masséna, "Yargı

En su informe al nuevo Primer Cónsul de Francia, Napoleón Bonaparte, Masséna escribió, "para juicio

Onun kütüphanesinin 3.500 kitabı var ve birçok birinci baskı içermektedir.

Su biblioteca tiene 3.500 libros e incluye muchas primeras ediciones.

- Sen iyi ve dürüst bir insansın.
- Sen birinci sınıf insansın.

Sois la sal de la tierra.

.. Davout'un Üçüncü Kolordusu ve Bernadotte'nin Birinci Kolordusuna geri çekilmelerini kesmelerini emretti.

prusiano ... ordenó al Tercer Cuerpo de Davout y al Primer Cuerpo de Bernadotte que cortaran su retirada.

Aptallar yarışsa sen ikinci olurdun çünkü birinci olamayacak kadar çok aptalsın.

Si los idiotas compitieran, serías el segundo, porque sos demasiado idiota para ser el primero.

Eğer Tanrı on birinci emrini verseydi, bunun ne olabileceğini merak ediyorum.

Si Dios hubiera dado un onceavo mandamiento, me pregunto cuál habría sido.

Yalnızca Davout'un Birinci Kolordusu 72.000 güçlüydü, Napolyon'un Austerlitz'deki tüm ordusu kadar büyüktü.

Solo el Primer Cuerpo de Davout tenía 72.000 hombres, tan grande como todo el ejército de Napoleón en Austerlitz.

Hristiyanlık Ermenistan'a birinci yüzyılın başında geldi ve 301 yılında resmi din oldu.

El cristianismo vino a Armenia a comienzos del siglo primero, y se convirtió en religión oficial en el año 301.

Dersin ikinci bölümü üçüncü bölümünden daha kolay ama birinci bölümü en kolay.

La segunda parte de la lección es más fácil que la tercera, pero la primera es la más fácil.

Dersin ikinci kısmı birinci kısmından daha zor ama üçüncü kısım en zordur.

La segunda parte de la lección es más difícil que la primera, pero la tercera es la más difícil.

Baldızı Aimée Leclerc ile evlenmeye teşvik ederek Davout'u Birinci Konsolos'un geniş ailesine kattı.

la cuñada de Pauline Bonaparte, lo que llevó a Davout a la familia extendida del Primer Cónsul.

Vyazma yakınlarında bir boşluk açıldı ve Rus General Miloradovich atladı - Birinci Kolordu bozguna

Cerca de Vyazma se abrió una brecha y el general ruso Miloradovich se abalanzó: el Primer Cuerpo fue derrotado

Birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci, altıncı, yedinci, sekizinci, dokuzuncu, onuncu... sondan bir önceki, son.

Primero, segundo, tercero, cuarto, quinto, sexto, séptimo, octavo, noveno, décimo... penúltimo, último.

Ve sonra çok daha karmaşık ve birinci sınıf bir ölçü ile başka bir şiir yazıyor ve

Y luego escribe otro poema en una métrica mucho más compleja y de clase alta, y dice

"Üçüncü dilek mi?" Adam şaşırdı. "Birinci ve ikinci dileği dilememişsem, o nasıl üçüncü dilek olabilir ki?"

- ¿Mi tercer deseo? -el hombre estaba perplejo- ¿Cómo puede ser el tercero si no he tenido ni un primer ni un segundo deseo?