Translation of "Bırakmış" in Spanish

0.004 sec.

Examples of using "Bırakmış" in a sentence and their spanish translations:

Yarısını bırakmış. Belki beğenmemiştir.

Deja la mitad. [risas]

Şemsiyesini otobüste bırakmış olabilir.

Quizás ella se olvidó el paraguas en el autobús.

Onu otobüste bırakmış olmalıyım.

Debo haberlo dejado en el autobús.

Birisi musluğu açık bırakmış.

Alguien se ha dejado el grifo abierto.

Birisi ışığı açık bırakmış.

Alguien dejó la luz prendida.

Birisi onu orada bırakmış olmalı.

Alguien debe haberlo dejado ahí.

Birisi pencereyi açık bırakmış olmalı.

Alguien debe haber dejado la ventana abierta.

Çocuklardan biri kapıyı açık bırakmış.

Uno de los niños se dejó la puerta abierta.

Biri kapıyı açık bırakmış olmalı.

Sin duda alguien se dejó la puerta abierta.

Biri suyu açık bırakmış olmalı.

- Alguien debe de haber dejado el agua dada.
- Alguien se debe de haber dejado el agua corriendo.

Tom güneş gözlüğünü bizde bırakmış.

Tom dejó sus gafas de sol en nuestra casa.

Kendi işi olan konser kemanistliğini bırakmış.

observándolo y dándole su opinión:

O, araba anahtarını odasında bırakmış olabilir.

Ella debe haber dejado la llave del coche en su habitación.

Tom şemsiyesini Mary'nin arabasında bırakmış olabilir.

Puede que Tom se haya dejado el paraguas en el coche de Mary.

Anahtarı bu odada bir yere bırakmış olabilirim.

Puede que haya dejado la llave en algún lugar de esta habitación.

Tom araba anahtarını Mary'nin odasında bırakmış olabilir.

Tom pudo haber dejado su llave del auto en la habitación de Mary.

Onlar kapı açmayı bırakmış biz avm yapmayı bırakamadık

Dejaron de abrir la puerta, no podíamos dejar de comprar

Sen onun üzerinde bayağı bir izlenim bırakmış olmalısın.

Debes haber dejado una impresión bastante grande en ella.

Ama bacanın önemini kavrayan yerel halk bacayı devre dışı bırakmış.

Pero, al darse cuenta de su importancia, los lugareños dejaron de usar la chimenea.