Translation of "Ayakkabılar" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "Ayakkabılar" in a sentence and their spanish translations:

- Ayakkabılar yıpranmış.
- Ayakkabılar eskimiş.

- Los zapatos están usados.
- Los zapatos están desgastados.

Ayakkabılar nerede?

¿Dónde están los zapatos?

- Bu ayakkabılar Tom'a aittir.
- Bu ayakkabılar Tom'unki.

Estos zapatos son de Tom.

Sizin ayakkabılar burada.

- Tus zapatos están aquí.
- Aquí están tus zapatos.
- Sus zapatos están aquí.

Benim ayakkabılar yıpranmış.

Mis zapatos están desgastados.

Öyle ayakkabılar istiyorum.

Quisiera unos zapatos así.

Bu ayakkabılar onun.

Esos zapatos son de ella.

Benim ayakkabılar gitti.

Mis zapatos han desaparecido.

Bu ayakkabılar benim.

Estos zapatos son míos.

Ayakkabılar deriden yapılmıştır.

- Los zapatos están hechos de cuero.
- Los zapatos son de cuero.

Aynı ayakkabılar, Jordan, ABD.

zapatos similares, Jordania, EE. UU.

Yeni olduklarında, ayakkabılar serttir.

Los zapatos están rígidos cuando son nuevos.

Bu ayakkabılar çok pahalı.

Estos zapatos son demasiado caros.

Çorap ve ayakkabılar yeni.

Los calcetines y las zapatillas son nuevos.

Hangi ayakkabılar çok küçük?

¿Qué zapatos son demasiado pequeños?

O, eski ayakkabılar giydi.

Él llevaba puestos unos zapatos viejos.

Bu ayakkabılar eski modadır.

Esos zapatos están pasados de moda.

Bu ayakkabılar bana ait.

- Estos zapatos son míos.
- Estos zapatos me pertenecen.

Bu ayakkabılar ayaklarıma uyuyor.

Estos zapatos me calzan.

Bu ayakkabılar çok küçük.

Estos zapatos son demasiado pequeños.

Şu ayakkabılar İtalya'da yapıldı.

Esos zapatos fueron fabricados en Italia.

Bu ayakkabılar kaç numara?

¿De qué talla son estos zapatos?

Bu ayakkabılar bana uymuyor.

Este par de zapatos no me sirve.

O bize ayakkabılar alır.

Nos compra zapatos.

Bu ayakkabılar İtalya'da yapılmıştır.

Estos zapatos se hicieron en Italia.

Bu ayakkabılar beni öldürüyor.

Estos zapatos me están matando.

Bu ayakkabılar çok rahat.

Estos zapatos son muy cómodos.

Bu ayakkabılar ayaklarıma uymaz.

- Estos zapatos no se ajustan a mi pie.
- Estos zapatos no me quedan.

Bu ayakkabılar çok sıkı.

Estos zapatos son demasiado apretados.

Bu ayakkabılar İtalya'da yapılır.

Estos zapatos se hacen en Italia.

Hangi ayakkabılar iyi uyar?

¿Qué zapatos le quedan bien?

O, beyaz ayakkabılar giydi.

- Ella llevaba unos zapatos blancos.
- Ella calzaba unos zapatos blancos.

Bu ayakkabılar Tom'a aittir.

Estos zapatos son de Tom.

Giydiğin ayakkabılar oldukça pahalı görünüyorlar.

Los zapatos que estás usando parecen algo costosos.

Bu ayakkabılar çok dar. Acıtıyorlar.

Esos zapatos aprietan demasiado. Hacen daño.

Ayakkabılar hayatını değiştirecek. Sinderella'ya sor.

Los zapatos te cambian la vida. Pregúntale a la Cenicienta.

Bu ayakkabılar hakkında ne düşünüyorsun?

¿Qué tal te parecen estos zapatos?

Bu ayakkabılar beni biraz incitiyor.

Me molestan un poco estos zapatos.

Ayakkabılar için favori rengin nedir?

¿Cuál es tu color de zapatos favorito?

Şu ayakkabılar tırmanma için işe yaramaz.

Esos zapatos no son adecuados para escalar.

Şu ayakkabılar için ödeme yaptınız mı?

¿Pagaste por esos zapatos?

Bu ayakkabılar benim için yeterince büyük.

Esos zapatos son suficientemente grandes para mí.

O ayakkabılar bu takım elbiseyle gitmez.

Esos zapatos no van con el traje.

Ayakkabı mağazasında yeni ayakkabılar satın aldım.

Compré zapatos nuevos en la zapatería.

Bunlar geçen hafta satın aldığım ayakkabılar.

Éstos son los zapatos que compré la semana pasada.

- Bu ayakkabılar, bu beyaz etekle iyi gider.
- Şu ayakkabılar bu beyaz etekle iyi gider.

Esos zapatos combinan bien con esa falda blanca.

Ayakkabılar, deriye benzeyen yumuşak bir malzemeden yapıldı.

Los zapatos estaban hechos de un material suave que parecía cuero.

Şunlar şimdiye kadar gördüğün en pahalı ayakkabılar.

- Es la zapatilla más cara que haya visto.
- Son los zapatos más caros que vi en mi vida.

Bu ayakkabılar eski ama onları hâlâ seviyorum.

Estos zapatos están viejos, pero todavía me gustan.

Bulunan şeyler arasında şemsiyeler, ayakkabılar ve mendiller vardı.

Entre los hallazgos hubo paraguas, zapatos y pañuelos.

- Onların yeni ayakkabılara ihtiyacı var.
- Onlara yeni ayakkabılar lazım.

Ellos necesitan nuevos zapatos.

O kendini daha uzun göstermek için yüksek topuklu ayakkabılar giyiyor.

Lleva zapatos de tacón para parecer más alta.