Translation of "Aramak" in Spanish

0.010 sec.

Examples of using "Aramak" in a sentence and their spanish translations:

Ailemi aramak istiyorum.

Quiero llamar a mi familia.

Babamı aramak zorundayım.

Tengo que llamar a mi padre.

Ben aramak isterim.

Quisiera hacer una llamada telefónica.

Polisi aramak zorundayız.

Debemos llamar a la policía.

Polisi aramak istemiyorum.

No quiero llamar a la Policía.

Tom avukatını aramak istiyor.

Tom quiere llamar a su abogado.

Dolma kalemimi aramak zorundayım.

Tengo que buscar mi bolígrafo.

Tom Mary'yi aramak istedi.

Tom quiso llamar a Mary.

Onların işi müşterileri aramak.

Su trabajo es buscar clientes.

Biz onu aramak zorundayız.

Tenemos que llamarla.

Beni aramak için zahmet etme.

- No te molestes en llamarme.
- No os molestéis en llamarme.
- No se moleste en llamarme.
- No se molesten en llamarme.
- Ni se moleste en llamarme.
- Ni se molesten en llamarme.
- Ni te molestes en llamarme.
- Ni os molestéis en llamarme.

Macera aramak için seyahate çıktı.

Él se fue de viaje en busca de aventuras.

Odasını kendi başına aramak zorundaydı.

Él tuvo que buscar su habitación por sí solo.

Hiç kimse arabamı aramak istemiyor.

Nadie quiere buscar mi auto.

Böcek aramak üzere ormana girdik.

Fuimos al bosque a buscar insectos.

- Tom'u aramak üzereydim.
- Tom'u arayacaktım.

Iba a llamar a Tom.

Tom bir iş aramak zorundadır.

Tom tiene que buscar un trabajo.

- Bir iş aramak için New York'a geldi.
- İş aramak için New York'a geldi.

Él vino a Nueva York buscando un empleo.

Hemen polisi aramak önemli bir şeydir.

Lo importante es llamar a la policía de inmediato.

Onu aramak üzereydim ama sonra unuttum.

Estaba a punto de llamarlo, pero después se me olvidó.

Beni aramak istersin diye telefonumu bırakacağım.

Te dejo mi número de teléfono por si quieres llamarme.

Seni daha sonra aramak zorunda kalacağım.

Tendré que llamarte más tarde.

Dün gece polisi aramak zorunda kaldık.

Anoche tuvimos que llamar a la policía.

Mutluluğu aramak seni sadece mutsuz eder.

Buscar la felicidad solo te hace infeliz.

Dokuzdan sonra aramak daha ucuz mu?

¿Es más barato llamar después de las nueve?

New York'a iş aramak için geldi.

- Él vino a New York para buscar trabajo.
- Él vino a Nueva York para buscar trabajo.

Lezzetli şeyler yerken olduğu gibi, haz aramak

Porque buscamos placer, queremos comida sabrosa,

Böyle bir kasaba börtü böcek aramak için

Un pueblo así sería un buen lugar

O, bir taksi aramak için dışarı çıktı.

Ella salió para buscar un taxi.

Birçok insan altın aramak için Batı'ya gitti.

Numerosos hombres partieron hacia el Oeste en busca de oro.

911'i arama! 112'yi aramak zorundasın.

¡No llames al 911! Debes llamar al 112.

Bence yarı zamanlı bir iş aramak zorundasın.

Creo que tienes que buscar un trabajo a media jornada.

Yeni kelimeleri sözlükte aramak iyi bir alışkanlıktır.

Es un buen hábito buscar palabras nuevas en un diccionario.

Özellikle böyle sistemleri aramak üzere tasarlanmış gözlemevleri kurduk.

Construimos observatorios especialmente diseñados para buscarlos.

Madeni aramak istiyorsanız "Sağ" ve "Tamam" tuşlarına basın.

Para explorar la mina, presionen "Derecha" y, luego, el botón "OK".

9:00'dan sonra aramak daha ucuz mudur?

¿Es más barato llamar después de las nueve?

Birçok insan altın aramak için Batıya yola çıktı.

Numerosos hombres partieron hacia el Oeste en busca de oro.

Tokyo, Japonya'yı aramak istiyorum. Numara 3202-5625'dir.

Me gustaría hacer una llamada a Tokio, Japón. El número es 3202-5625.

Boruyu tamir edemezsen, bir tesisatçı aramak zorunda kalacağız.

- Si usted no puede arreglar el caño, tendrá que llamar a un plomero.
- Si tú no puedes arreglar la tubería, tendremos que llamar a un fontanero.
- Si no eres capaz de arreglar la tubería, habrá que llamar a un fontanero.

Onu aramak için bir yerden bir yere gitti.

Ella iba de lugar en lugar buscándolo.

Polisler, hırsızı aramak için birbiri ardına evleri aradı.

Los policías registraron una casa tras otra en busca del ladrón.

Muplis Lojban cümleleri aramak için küçük bir araçtır.

Muplis es una pequeña herramienta para buscar oraciones en lojban.

O, kapıdan içeri girdiğinde o, onu aramak üzereydi.

Ella estaba a punto de llamarlo cuando entró por la puerta.

Tom yiyecek bir şey aramak için dışarı çıktı.

Tom salió a buscar algo para comer.

Biz mutluluk aramak için dünyadayız, onu bulmak için değil.

Estamos en la Tierra para buscar la felicidad, no para encontrarla.

Büyükbabam mide ağrısı için yardım aramak için hastaneye gitti.

Mi abuelo fue al hospital por ayuda para su dolor de estómago.

O, dün gece onu aramak için söz verdiğini unuttu.

Ella se olvidó de que le había prometido llamarle anoche.

Ama devasa çöl arazisinde bir akrep aramak çok uzun sürebilir.

Pero podría tomar mucho tiempo buscar, en todo este terreno, un escorpión.

Bu mezgitleri kuzeye gitmeye ve daha soğuk bölgeleri aramak için

Quizás sea una de las principales causas que está llevando a los abadejos al norte

Tom'u sen mi aramak istersin yoksa benim aramamı mı istersin?

¿Quieres llamar tú a Tom o quieres que lo haga yo?

O daha iyi bir yaşam aramak üzere Brezilya'ya göç etti.

Él emigró a Brasil en busca de una vida mejor.

Irksal ön yargıya kayda değer cevaplar aramak için Minneapolis da dahil

Trabajan con departamentos policiales de todo EE. UU., incluyendo Minneapolis,

Sosyal hizmetleri aramak zorunda kaldık. Bu apaçık bir çocuk ihmali olayıydı.

Tuvimos que llamar a los servicios sociales. Este obviamente era un caso de abandono de menores.

Tom aramak için çok geç olduğunu biliyordu ama yine de aradı.

Tom sabía que era demasiado tarde para llamar, pero aun así lo hizo.

Güzel insan aramakla insandaki güzelliği aramak arasında büyük bir fark var.

Hay una gran diferencia entre buscar a gente hermosa y buscar la hermosura de la gente.

Bakın, buradaki her şey dağılıyor. Ama börtü böcek aramak için mükemmel bir yer.

Miren, todo esto se está cayendo. Pero es perfecto para buscar criaturas.

Tom Mary'yi aramak için uğraşmaya devam etti, ama o hiçbir zaman telefonuna cevap vermedi.

Tom siguió intentando llamar a Mary, pero ella nunca contestó su teléfono.

Her ferdin fikir ve fikirlerini açıklamak hürriyetine hakkı vardır. Bu hak fikirlerinden ötürü rahatsız edilmemek, memleket sınırları mevzubahis olmaksızın malümat ve fikirleri her vasıta ile aramak, elde etmek veya yaymak hakkını içerir.

Todo individuo tiene derecho a la libertad de opinión y de expresión; este derecho incluye el de no ser molestado a causa de sus opiniones, el de investigar y recibir informaciones y opiniones, y el de difundirlas, sin limitación de fronteras, por cualquier medio de expresión.

Ben buraya dünyada Birleşik Devletler ve Müslümanlar arasında yeni bir başlangıç noktası aramak için geldim; biri karşılıklı ilgi ve karşılıklı saygıya dayalı; biri Amerika ve Müslümanın münhasır olmadığı ve rekabet içinde olması gerekmeyen gerçeğine dayalı.Bunun yerine onlar örtüşürler ve ortak prensipleri paylaşırlar - adalet ve ilerleme prensipleri tüm insanların hoşgörü ve haysiyeti.

Vine aquí a buscar un nuevo comienzo para Estados Unidos y musulmanes alrededor del mundo, que se base en intereses mutuos y el respeto mutuo; y que se base en el hecho de que Estados Unidos y el Islam no se excluyen mutuamente y no es necesario que compitan. Por el contrario: coinciden en parte y tienen principios comunes, principios de justicia, progreso, tolerancia y la dignidad de todos los seres humanos.