Translation of "Almadı" in Spanish

0.011 sec.

Examples of using "Almadı" in a sentence and their spanish translations:

Uyarımı dikkate almadı.

Él no hizo caso a mi advertencia.

O ne almadı?

¿Qué no ha comprado?

O onu almadı.

- Él no la compró.
- Él no lo compró.

Onu Tom'da almadı.

Tom no lo consiguió tampoco.

Tom istediğini almadı.

Tom no obtuvo lo que quería.

Gerçekten Amerika'ya Müslümanları almadı

realmente no llevó a los musulmanes a América

Beklenenin tersine bileti almadı.

Ella no compró el boleto al fin y al cabo.

O ondan cevap almadı.

Él no obtuvo una respuesta de ella.

Beklenin tersine onu almadı.

- Él no lo compró al fin y al cabo.
- No lo compró nada.

Tom hiç ödül almadı.

Tom nunca obtuvo un premio.

Tom henüz ekmek almadı.

Tomás todavía no compró pan.

Hiç kimse onu almadı.

No lo compró nadie.

Yanına bir şemsiye almadı.

- Él no llevó un paraguas consigo.
- No se llevó consigo un paraguas.

O, ekmek satın almadı.

- No compró el pan.
- Ella no compró el pan.

Hiç kimse kilo almadı.

Nadie subió de peso.

Tom asla Mary'yi ciddiye almadı.

Tom nunca tomó a Mary en serio.

O onun için ödeme almadı.

No le pagaron por ello.

O bunun için ödeme almadı.

No le pagaron por ello.

Jane yine de onu almadı.

Jane no lo compró al fin y al cabo.

Jackson mektubuna bir cevap almadı.

Jackson no recibió una respuesta a su carta.

O, ondan bir cevap almadı.

Ella no obtuvo respuesta de él.

Tom Mary'nin yaşını dikkate almadı.

Tom no consideró la edad de Mary.

Tom Mary'yi çok ciddiye almadı.

Tom no tomó a Mary demasiado en serio.

Tommy, işini kaybetme riskini göze almadı.

Tommy no quería correr el riesgo de perder su trabajo.

Tom'a söyledim ama o dikkate almadı.

Se lo dije, pero él no hizo caso.

Tom birkaç aydır ondan haber almadı.

Tom no ha tenido noticias suyas desde hace algunos meses.

O, mağazadan bir şey satın almadı.

Ella no compró nada del negocio.

Tom ondan almasını istediğim şeyi almadı.

Tom no compró lo que le pedí.

Tom uzun süredir Mary'den haber almadı.

Tom no ha oído de Mary en un largo tiempo.

- Hiç kimse onu almadı.
- Buna kimse inanmadı.

No lo compró nadie.

Tom işi istedi ama onlar işe almadı.

Tom quería el trabajo, pero no lo contrataron.

Tanrı'ya şükür bu kazada kimse yara almadı.

Gracias a Dios que nadie salió lastimado en este accidente.

- Tom, Mary'den haber almadı.
- Tom, Mary'den işitmedi.

Tom no ha oído de Mary.

Tom o zamandan beri Mary'den haber almadı.

Tom no ha oído acerca de Mary desde entonces.

Tom geçen hazirandan beri Mary'den haber almadı.

Tom no ha oído de Mary desde junio pasado.

Tom Mary için bir şey satın almadı.

Tom no compró nada para Mary.

Tom Mary'den o Boston'a taşındığından beri haber almadı.

Tom no ha oído de Mary desde que se mudó a Boston.

Hatta birçoğu almadı bile. Devlet erzak yardımında bulundu halkına

Muchos ni siquiera lo tomaron. El estado ha proporcionado alimentos a su gente.

Tom dün yeni bir araba satın almadı, değil mi?

Tom no se compró un coche nuevo ayer, ¿verdad?

Tom'un orada sıcak karşılanmadığını fark etmesi uzun zaman almadı.

No le tomó mucho a Tom darse cuenta de que no era bienvenido allí.

Ben ona biraz para vermeye çalıştım, ama o hiç almadı.

Intenté darle algo de dinero, pero él no lo cogió.

- Adayların hiçbiri oy çoğunluğunu almadı.
- Adaylardan hiçbiri oy çoğunluğunu elde edemedi.

Ninguno de los candidatos obtuvo la mayoría de los votos.

Tom aynı soruyu tekrar tekrar sordu fakat asla bir cevap almadı.

Tom hizo una y otra vez la misma pregunta, pero nunca tuvo una respuesta.

Jena Muharebesi'nde Ney, emirlerini dikkate almadı ve Prusya hatlarında doğruca saldırıya uğradı

En la batalla de Jena, Ney ignoró sus órdenes y cargó directamente contra las líneas prusianas,

- Askerin savaşlardan kalan hiç yara izi yoktu.
- Asker savaşlardan hiç yara izi almadı.

El soldado nunca tuvo cicatrices de batalla.

Fiyatların çok yüksek olduğunu düşündüğü için, Tom o mağazada hiçbir şey satın almadı.

Tom no compró nada en esa tienda porque pensaba que los precios eran demasiado elevados.

Tom eski video kaset çalarını atmak yerine satmaya çalıştı fakat hiç kimse onu almadı bu yüzden sonunda onu attı.

Tom trató de vender su viejo reproductor de vídeo en lugar de tirarlo a la basura, pero nadie lo compró, por lo que terminó tirándolo a la basura.