Translation of "ülkedeki" in Spanish

ülkedeki en büyük şehirdeydim.

Estaba en la ciudad más grande del país,

Bu ülkedeki karayolları mükemmel.

En este país las carreteras son magníficas.

Adı bu ülkedeki herkesçe bilinir.

Todo el mundo en este país sabe quién es.

Bu ülkedeki en popüler spordu.

Era el deporte más popular de este país.

Ülkedeki otobüsler genellikle zamanında gelmezler.

En el campo, los buses comúnmente no llegan a tiempo.

Bütün ülkedeki madde kulanım tedavi programları

Y me enfurece que nuestros programas de abuso de sustancias

Bir ülkedeki bütün veri topluluğu yapısını;

ya que define la estructura completa de la recolección de datos de un país:

Benim resmim, ülkedeki her karakolda bulunuyor.

Mi retrato está en todas las comisarías de policía del país.

Bu ülkedeki en iyi okullardan biri.

Esta es una de las mejores escuelas del país.

Yabancı ülkedeki bir geziye nasıl hazırlanmalıyım?

¿Cómo hay que prepararse para un viaje a otro país?

- Bu ülkedeki neredeyse her insan çift dillidir.
- Bu ülkedeki neredeyse her insan iki dillidir.

- Casi todas las personas de este país son bilingües.
- Casi todas las personas en este país son bilingües.

Mezgit avcılığı ülkedeki en büyük balık avcılığıdır,

Y la pesquería de abadejo es la más grande de la nación,

São Paulo ülkedeki en büyük yumurta üreticisi.

San Pablo es el mayor productor de huevos del país.

Çin'deki bir akademik çalışma ülkedeki 318 salgını araştırdı.

Un estudio en China analizó 318 brotes diferentes de Covid-19 a través del país.

Ancak bu ülkedeki nüfusun üçte biri Internet'e erişiyor.

Apenas un tercio del país tiene acceso a la red.

Ayrıca ülkedeki cinayet oranı, dünyanın en tehlikeli şehirlerini bile geride bıraktı.

La tasa de homicidios del país ha superado la de las ciudades más peligrosas del mundo.

Aldı ve eğer Avril Hines'in yerinde olsaydım , ülkedeki en yüksek istihbarat pozisyonu için

por el trabajo de inteligencia, y si yo estuviera en el lugar de Avril Hines, cuál es su primera