Translation of "çığlık" in Spanish

0.022 sec.

Examples of using "çığlık" in a sentence and their spanish translations:

Çığlık atmayın.

No grites.

-K.G: Dört, çığlık at, -Seyirci: Çığlık at.

- K.G.: Cuarto, grita. - Audiencia: Grita.

Dört: Çığlık at.

Cuarto: Grita.

Komşularının çığlık attığını,

Sara no recuerda

Bebek çığlık atıyor.

El bebé está gritando.

Herkes çığlık attı.

- Todos gritaron de terror.
- Hubo un chillido general.
- Se produjo un chillido colectivo.

Onlar çığlık attı.

Gritaron.

Tom çığlık attı.

Tom gritó.

Bir çığlık duydum.

Oí un grito.

Ben çığlık attım.

- Grité.
- Yo grité.

Yarasa çığlık atıyor.

El murciélago chirría.

Kuğu çığlık atar.

- El cisne vozna.
- El cisne grazna.

Mary çığlık attı.

Mary chilló.

Tom çığlık atacak.

Tom va a gritar.

Tom çığlık atmadı.

Tom no gritó.

''Yangın'' gibi çığlık kelimeleri

Grita palabras como "Fuego",

Çığlık attığını duymak istiyorum.

Quiero oírte gritar.

Bir çığlık duymadın mı?

¿No oíste un grito?

Tom bir çığlık bastırdı.

- Tom contuvo un grito.
- Tom reprimió un chillido.

Onun çığlık attığını duydu.

Le oyó llorar.

Yardım için çığlık attım.

- Grité pidiendo ayuda.
- Grité pidiendo socorro.

- Tom, karı gibi çığlık attı.
- Tom bir kadın gibi çığlık attı.

Tom gritó como una mujer.

Kadın düşmanlığı diye çığlık atamayız.

cada vez que se nos llama la atención o somos relegadas de alguna forma.

Yapabildiğin kadar yüksek çığlık at.

Grita tan fuerte como puedas.

Adam büyük bir çığlık attı.

El hombre dio un gran grito.

Kız alevleri gördüğünde çığlık attı.

La niña gritó al ver las llamas.

O, acı içinde çığlık attı.

Ella gritó en agonía.

Birden bir çığlık sesi duydum.

De repente oí un grito.

Tom Mary'nin çığlık attığını duydu.

Tom oyó gritar a Mary.

O şarkı söylemiyor, çığlık atıyor.

Ella está gritando, no cantando.

Hiç sinemada çığlık attın mı?

¿Alguna vez has gritado en un cine?

Sessizlik bir çığlık ile bozuldu.

El silencio se rompió con un grito.

O, yılanı gördüğünde çığlık attı.

Ella gritó cuando vio la serpiente.

O yardım için çığlık attı.

Ella gritó por ayuda.

Biz onun çığlık attığını duyduk.

- Oímos su grito.
- La oímos llorar.

Mary çığlık attı ve bayıldı.

- Mary chilló y se desmayó.
- Mary chilló y se desvaneció.
- Mary chilló y perdió el conocimiento.

Çünkü çıkardığımda çığlık attın

porque te asustaste cuando lo hice.

Çığlık atıyorum çünkü bir fare gördüm!

¡Estoy gritando porque vi un ratón!

Tom sesi çıktığı kadar çığlık attı.

Tom gritó a pleno pulmón.

Arkadan gelen ağlama ve çığlık seslerini duyabiliyordum.

mientras estallaban en la calle las bombas de gas lacrimógeno.

Daha fazla dayanamayıp çığlık atarak uçaktan indi

no pude soportar más y grité y bajé del avión

Tom çığlık attı ve odadan dışarı koştu.

Tom gritó y salió corriendo del cuarto.

Bir çığlık ve sonra bir kaza duydum.

Oí un grito y luego un choque.

- O, dehşetten dolayı çığlık attı.
- O, dehşetle haykırdı.

Ella dio un grito de terror.

Tom elinden geldiği kadar yüksek sesle çığlık attı.

- Tom gritó tan fuerte como pudo.
- Tom gritó tan alto como pudo.

Tom Mary'nin çığlık attığını duyduğunda telefonu kapamak üzereydi.

Tom estaba a punto de colgar cuando oyó gritar a Mary.

Tom 15 yaşındaki bir kız gibi çığlık atmaya başladı.

Tom se puso a gritar como una quinceañera.

O kadar kızgınım ki çığlık atmak ve her şeyi kırmak istiyorum!

¡Estoy tan enfadado que quiero gritar y romper todo!

Yöneticinin önünde ilk kez çığlık attım. Masada büyük bir hamamböceği görmüştüm!

Es la primera vez que grito en presencia del gerente. ¡Vi una cucaracha sobre la mesa!

Bir balıkçı onu bir kancaya taktığı zaman, bir solucan sessizce çığlık atar mı?

¿Un gusano grita silenciosamente cuando un pescador lo atraviesa con un anzuelo?