Translation of "Yarısı" in Portuguese

0.034 sec.

Examples of using "Yarısı" in a sentence and their portuguese translations:

Öğrencilerin yarısı yok.

Metade dos estudantes estão ausentes.

Öğrencilerin yarısı yoktu.

A metade dos alunos estava ausente.

Zaten gece yarısı.

Já é meia-noite.

Kavunların yarısı yenildi.

Metade dos melões foram comidos.

Altının yarısı üçtür.

Três é a metade de seis.

Elmaların yarısı çürümüştü.

Metade das maçãs estavam podres.

Neredeyse gece yarısı.

É quase meia-noite.

Vakit gece yarısı.

É meia-noite.

Elmaların yarısı çürümüş.

Metade das maçãs está podre.

Gece yarısı ayrıldım.

- Saí à meia-noite.
- Fui embora à meia-noite.
- Parti à meia-noite.

Yangında kasabanın yarısı yandı.

Metade da cidade queimou no fogo.

Kuş, kartalın yarısı kadardı.

O pássaro era da metade do tamanho de uma águia.

Olay gece yarısı gerçekleşti.

O incidente aconteceu à meia-noite.

Bu sadece hikayenin yarısı.

Essa é só metade da história.

Boston'da neredeyse gece yarısı.

É quase meia-noite em Boston.

Gece yarısı yatmaya gittim.

Eu fui para a cama à meia note.

Gece yarısı herkes girdi.

- À meia-noite todo mundo entrou.
- À meia-noite todos entraram.

O, gece yarısı vardı.

Ele chegou à meia-noite.

Sepetteki muzların yarısı çürümüştü.

Metade das bananas na cesta estava podre.

Parti gece yarısı bitti.

A festa terminou à meia-noite.

Tom gece yarısı uyandı.

Tom acordou à meia-noite.

Biz gece yarısı kapatıyoruz.

Fechamos à meia-noite.

Şu anda bardağın yarısı dolu mu yoksa yarısı boş mu?

Agora o copo está meio cheio ou meio vazio?

Tam Dünya gibi, Diğer yarısı karanlıkken Ayın yarısı güneş tarafından ayınlatılır.

Assim como a Terra, uma metade da Lua é iluminada pelo Sol enquanto a outra metade permanece no escuro.

Gece yarısı baskınlarını mükemmel zamanlıyorlar.

Sincronizam na perfeição as suas incursões noturnas.

Meksika'nın Yucatan Yarımadası'nda gece yarısı.

É meia-noite na Península de Yucatán, no México.

Parti gece yarısı sona erdi.

A festa chegou ao fim a meia-noite.

Dün gece yarısı yatmaya gittim.

Ontem eu fui me deitar à meia-noite.

Tom gece yarısı idam edilecek.

Tom vai ser executado à meia-noite.

Dünya nüfusunun yarısı şehirlerde yaşıyor.

Metade da população mundial vive em cidades.

Biz gece yarısı Londra'ya vardık.

- Chegamos a Londres à meia-noite.
- Chegamos em Londres à meia-noite.
- Nós chegamos em Londres à meia-noite.

Tom gece yarısı eve geldi.

Tom chegou em casa à meia-noite.

Hırsızlar gece yarısı kol gezer.

Assaltantes vagueiam por aqui à meia-noite.

Tom gece yarısı yatmaya gitti.

Tom foi dormir à meia-noite.

Tom gece yarısı Mary'yi uyandırdı.

Tom acordou Mary no meio da noite.

Neredeyse gece yarısı eve geldi.

Voltou para casa à meia-noite.

Ve ayı tarafından sadece yarısı sindirilmiş.

e só estão meio digeridos pelo urso.

Havai fişekler tam gece yarısı patladı.

Os fogos de artifício explodiram exatamente à meia-noite.

İtalya'nın nüfûsu, Japonya'nınkinin yaklaşık yarısı kadardır.

A população da Itália é mais ou menos a metade da população do Japão.

Gece yarısı geldiğinde herkes soğuktan nasibini alıyor.

À meia-noite, todos sentem frio.

Avustralya'nın Büyük Set Resifi'nde gecenin bir yarısı.

Estamos a meio da noite na Grande Barreira de Coral da Austrália.

Gece yarısı, burnuyla ziyafet bulmak için mükemmel.

Perfeito para farejar uma ceia faustosa.

Sen hiç gece yarısı bir mezarlıkta yürüdün mü?

Você já andou num cemitério à meia-noite?

Neden gece yarısı senin evine gitmem gerektiğini anlamıyorum.

Não entendo por que preciso ir à sua casa à meia-noite.

Keşke senin konuştuğunun yarısı kadar iyi Fransızca konuşabilsem.

Eu queria saber metade do que você sabe em francês.

Mutfak lavabosunun yanında yarısı yenmiş bir elma vardı.

Havia uma maçã meio comida perto da pia da cozinha.

Karanlık ve aydınlık bir elmanın iki yarısı gibidir.

Luz e escuridão são duas faces de uma mesma coisa.

Bir orangutan. Gece yarısı ayakta ne işi var, bilinmez.

Um orangotango. Não se sabe porque está acordado à meia-noite.

Gecenin bir yarısı. Düşük ışığa duyarlı kameralar çarpıcı bir görüntü yakalıyor.

Na calada da noite, câmaras de filmagem com pouca luz revelam uma imagem notável.

Gece yarısı ziyafeti bu genç erkeğin daha dominant orangutanlardan kaçınma yöntemi olabilir.

Um banquete à meia-noite pode ser uma forma de este macho jovem evitar orangotangos mais dominantes.

Benim sadece senin sahip olduğun kitapların yarısı kadar çok sayıda kitabım var.

Eu tenho apenas metade de todos os livros que você tem.

- Tom benim için bir baba gibiydi.
- Tom benim için baba gibi.
- Tom benim için baba yarısı gibidir.
- Tom bana çok babalık yaptı.
- Tom'un çok babalığını gördüm.

Tom tem sido como um pai para mim.