Translation of "Yaşama" in Portuguese

0.010 sec.

Examples of using "Yaşama" in a sentence and their portuguese translations:

Şimdi ruhsal çöküntü yaşama.

Não desmorone agora.

Ebedi yaşama inanıyor musun?

Acreditas na vida eterna?

- Tom doğumdan sonra yaşama inanır.
- Tom doğumdan sonra yaşama inanıyor.

Tom acredita na vida depois do nascimento.

Vahşi yaşama düşman, betondan ormanlar.

Selvas de betão, hostis à vida selvagem.

çünkü öldükten sonraki yaşama inanıyorlar

porque eles acreditam na vida depois que morrem

Para kazanma onun yaşama nedenidir.

Fazer dinheiro é a sua razão de vida.

İstediğimiz yerde yaşama hakkımız var.

Temos o direito de viver onde quisermos.

Bunun toplumsal yaşama büyük zararları vardı

Isso teve um grande dano à vida social

Kadınlar erkeklerden daha uzun yaşama eğilimindedir.

As mulheres tendem a viver mais do que os homens.

Yaşamak için çalış; çalışmak için yaşama!

Trabalhe para viver; não viva para trabalhar!

Mısır'da yaşama fikri Fadıl için heyecan vericiydi.

A ideia de viver no Egito era excitante para Fadil.

Singapur şu anda dünyanın vahşi yaşama en dost şehirlerinden biri.

Singapura é agora uma das cidades mundiais mais amigas da vida selvagem.

Babasının ani ölümü nedeniyle, ülke dışında yaşama planlarını terk etti.

Por causa do falecimento repentino de seu pai, ele desistiu dos planos de estudar no exterior.

Şehirlerimizin her türden vahşi yaşama yuva olduğu bir gelecek. Sadece geceleri değil, aynı zamanda... ...gündüzleri de.

Onde as nossas cidades albergam todos os tipos de vida selvagem, não só à noite, mas também durante o dia.

- Bir insanın yaşama hakkı varsa öyleyse bir insanın aynı zamanda ölme hakkı da olmalı. Eğer yoksa, o zaman yaşamak bir hak değil ama bir zorunluluktur.
- Bir insanın yaşama hakkı varsa, aynı zamanda ölme hakkı da olmalı. Eğer yoksa; o zaman yaşamak bir hak değil, zorunluluktur.

Se temos o direito de viver, então deveríamos ter também o direito de morrer. Senão, viver não é, pois, um direito, mas uma obrigação.