Translation of "Vermeye" in Portuguese

0.004 sec.

Examples of using "Vermeye" in a sentence and their portuguese translations:

Soruna cevap vermeye çalışacağım.

Eu vou tentar responder a sua pergunta.

Ona moral vermeye çalıştım.

Tentei animá-lo.

Bana rüşvet vermeye çalışma.

Não tente me subornar.

Ben kilo vermeye çalışıyordum.

Eu estava tentando perder peso.

Tom kilo vermeye çalışıyor.

- Tom está tentando emagrecer.
- Tom está tentando perder peso.

Neden kilo vermeye çalışıyorsun?

Por que está tentando perder peso?

Tom soruya cevap vermeye çalıştı.

Tom tentou responder à pergunta.

Bana rüşvet vermeye mi kalkışıyorsun?

Está tentando me subornar?

O soruya cevap vermeye niyetim yok.

Eu não tenho intenção de responder esta pergunta.

İyi bir ilk izlenim vermeye çalışıyorum.

Eu estou tentando passar uma boa primeira impressão.

Misyon başkalarına hizmet vermeye devam etmektedir.

A missão continua sendo servir o próximo.

Yıllar önce kilo vermeye çalışmaktan vazgeçtim.

Eu há muito tempo desisti de tentar perder peso.

Onu dışarı götürerek ona moral vermeye çalıştık.

Nós tentamos animá-lo levando-o para fora.

Tom'un arabamı kullanmasına izin vermeye karar verdik.

Eu decidi deixar Tom usar o meu carro.

- Tom'a oy verecektim.
- Tom'a oy vermeye gidiyordum.

Eu ia votar em Tom.

Onun onu öpmesine izin vermeye niyeti yoktu.

Ela não pretendia deixar que ele a beijasse.

Çaldığım bütün paraları geri vermeye karar verdim.

Eu decidi devolver todo o dinheiro que roubei.

O, onun bütün parasını ona geri vermeye hazırdı.

Ela estava pronta em devolver seu dinheiro a ele.

Tom, Mary'nin bunu yapmasına izin vermeye karar verdi.

Tom decidiu deixar a Mary fazer isso.

- Zayıflamaya çalışıyorum.
- Kilo vermeye çalışıyorum.
- Kilo kaybetmeye çalışıyorum.

Eu estou tentando perder peso.

Biz bütün bu sorulara daha sonra cevap vermeye çalışacağız.

Tentaremos responder todas essas perguntas mais tarde.

Tom bize biraz ödünç para vermeye istekli olacağını söylüyor.

O Tom diz que está disposto a nos emprestar dinheiro.

Ben ona biraz para vermeye çalıştım, ama o hiç almadı.

Eu tentei dar um pouco de dinheiro a ela mas ela não quis aceitar.

Ve aşırı yaz sıcağında uzun yürüyüşler adamlarına ağır bir yük vermeye devam etti.

E as longas marchas no calor extremo do verão continuou a ter um preço pesado em seus homens.

Tom soruya cevap vermeye başladı ve sonra onun tumturaklı bir soru olduğunu fark etti.

Tom começou a responder a pergunta e, então, percebeu que se tratava de uma pergunta retórica.

Düştü. Ünlü Viking'e korkunç bir ölüm vermeye karar veren Hıristiyan kralı Ella tarafından esir alındı

Ele foi feito prisioneiro por seu rei cristão, Ella, que decidiu infligir uma morte terrível