Translation of "Tarafı" in Portuguese

0.003 sec.

Examples of using "Tarafı" in a sentence and their portuguese translations:

Ön tarafı izle.

- Vigie a frente.
- Vigia a frente.

Alt tarafı imzalayın lütfen.

Assine embaixo, por favor.

Doktora benzer bir tarafı yoktu.

Ele não se parece nem um pouco com um médico.

Onun gizemli bir tarafı var.

Ela tem um lado misterioso.

Her hikayenin iki tarafı vardır.

- Toda história tem duas versões.
- Toda história tem dois lados.

Yalan'ında şimdi bilimsel tarafı olurmu ya

Ele teria um lado científico em sua mentira?

Her tarafı beyaz boya ile kaplandı.

Ele estava todo coberto com tinta branca.

Tostlar hep tereyağlı tarafı üzerine düşer.

A torrada sempre cai sobre o lado da manteiga.

Kadınların sayılmamasının İslamiyetle bağdaştırılacak hiçbir tarafı yoktur

não há nada a ser associado ao Islã quando as mulheres não são contadas

Fakat sıkı durun bunun asıl ilginç tarafı

Mas fique firme, o interessante disso

Bu da işin diğer bir ilginç tarafı

Esse é outro aspecto interessante do trabalho

- Bunun hiçbir tarafı çok da baştan çıkarıcı değil.
- Bunun çok da baştan çıkarıcı bir tarafı yok.

Nada disso é muito cativante.

- Benim her yerim ağrıyor.
- Vücudumun her tarafı ağrıyor.

Estou com dor em todo lugar.

Güzelliğin en mükemmel tarafı, hiçbir resimle tarif edilememesidir.

A melhor parte da beleza é aquela que nenhuma imagem pode revelar.

- Sen öğrenciden başka bir şey değilsin.
- Alt tarafı bir öğrencisin.

Você não é nada além de um estudante.

İşin daha ilginç tarafı ise bu fotoğrafta Andrew Carlssin ben de varım diyor

O mais interessante é que Andrew Carlssin nesta foto diz que eu sou muito

çünkü bu sadece karşı tarafı mutlu edebilmek için veya karşı tarafın kendisini iyi hissedebilmesi için söylenmiş

porque é dito apenas para fazer a outra parte feliz ou para fazer a outra parte se sentir bem.

Telefon hattını keserek iletişimi yeterince sekteye uğratmış olduk. En dramatik tarafı da birkaç polis memurunun bizimle gelmesiydi.

Cortando este local, impedíamos significativamente a comunicação. A coisa mais dramática foi que uns polícias vieram connosco.

- Herkes bir aydır, ve hiç kimseye göstermediği karanlık bir yüzü vardır.
- Herkes bir aydır, ve herhangi birine asla göstermeyeceği karanlık bir tarafı vardır.

Toda pessoa é uma lua e tem um lado negro que nunca mostra para ninguém.