Translation of "John'la" in Portuguese

0.055 sec.

Examples of using "John'la" in a sentence and their portuguese translations:

John'la konuşmak istiyorum.

Gostaria de falar com John.

John'la konuşan kız Susan'dır.

- A rapariga que está a falar com John é Susan.
- A menina que está falando com John é Susan.

Tom cezaevinde John'la tanıştı.

Tom conheceu João na cadeia.

- Tom, Mary'nin John'la konuşmasını istemedi.
- Tom, Mary'den John'la konuşmasını istemedi.

Tom não queria que a Mary falasse com o John.

Londra'dayken Mary ve John'la karşılaştım.

Encontrei-me com Maria e João em Londres.

Tom Mary'nin John'la konuşmasını istemedi.

Tom não queria que Maria falasse com João.

Tom ve Mary, John'la konuşuyorlar.

Tom e Maria estão conversando com João.

Tom Mary'nin John'la çıktığını bilmiyordu.

Tom não sabia que a Mary estava namorando o John.

Tom, Mary'yi John'la konuşurken gördü.

Tom viu Mary conversando com John.

Tom Mary'nin John'la konuşmasını istedi.

Tom queria que Maria falasse com João.

Tom ve Mary, John'la birlikteler.

- Tom e Maria estão com João.
- Tom e Mary estão com o John.

Tom Mary'nin John'la olduğunu biliyordu.

Tom sabia que Maria estava com João.

Tom Mary'nin John'la ilgilendiğini düşünüyor.

O Tom acha que a Mary está interessada no John.

- Tom ve Mary onu John'la birlikte yapıyorlar.
- Tom ve Mary bunu John'la yapıyor.

O Tom e a Mary estão fazendo aquilo com o John.

Tom ve Mary John'la konuşmak istemiyor.

- O Tom e a Mary não querem falar com o John.
- O Tom e a Mary não querem conversar com o John.

Tom ve Mary, John'la birlikte bekliyorlar.

O Tom e a Mary estão esperando com o John.

Tom, Mary'yi John'la dans ederken gördü.

O Tom viu a Mary dançando com o John.

Tom Mary'ye John'la hiç tanışmadığını söyledi.

Tom disse para a Mary que ele nunca conheceria o John.

Tom Mary'nin John'la olduğunu düşündüğünü söyledi.

O Tom disse que achava que a Mary estava com o John.

Tom, Mary'nin John'la ne zaman tanıştığını bilmiyordu.

Tom não sabia quando a Mary conheceu o John.

Tom Mary'nin John'la öğle yemeği yediğini biliyor.

Tom sabe que Mary almoçou com John.

Tom'un bildiği kadarıyla, Mary John'la birlikte Boston'da olabilirdi.

Pelo que o Tom sabia, Maria poderia estar em Boston com o John.