Translation of "Amerikan" in Portuguese

0.025 sec.

Examples of using "Amerikan" in a sentence and their portuguese translations:

Amerikan projesi bu

Este é o projeto americano

Kahrolsun Amerikan emperyalizmi!

Abaixo o imperialismo americano!

Ve amerikan kanalı

e canal americano

Amerikan yemeğini seviyorum.

Eu gosto de comida americana.

Amerikan filmlerini seviyorum.

Eu amo filmes americanos.

Amerikan büyükelçiliği nerede?

- Onde é a embaixada americana?
- A embaixada americana fica onde?

Amerikan vatandaşlığını kazandı.

Ele conseguiu a cidadania americana.

Amerikan halkı konuştu.

O povo americano falou.

- Tom yerli bir Amerikan.
- Tom bir Amerikan yerlisi.

Tom é um nativo americano.

Tom'un Amerikan aksanı var.

Tom tem sotaque americano.

Amerikan edebiyatına ilgi duyuyorum.

Estou interessado em literatura americana.

Apple bir Amerikan şirketidir.

A Apple é uma empresa americana.

Özgürlük, Amerikan demokrasisinin merkezidir.

A liberdade é o centro da democracia Americana.

Birkaç Amerikan başkanı öldürüldü.

Vários presidentes americanos foram assassinados.

Tom bir Amerikan vatandaşı.

- Tom é um cidadão norte-americano.
- O Tom é um cidadão norte-americano.
- Tom é um cidadão estadunidense.
- O Tom é um cidadão estadunidense.

Amerikan folk müziğini severim.

Eu gosto de música sertaneja.

Sadece Amerikan paralarım var.

Eu só tenho moedas americanas.

Porto Rikolular Amerikan vatandaşlarıdır.

Os porto-riquenhos são cidadãos americanos.

Savaş Amerikan halkını birleştirdi.

A guerra uniu o povo americano.

Favori Amerikan biran nedir?

Qual é a sua cerveja americana favorita?

Ona Amerikan vatandaşlığı verilecek.

Ele ganhará cidadania americana.

- O, Amerikan Tarihi eğitimini yapıyor.
- O, Amerikan Tarihi Bölümünü okuyor.

Ele estuda a história americana.

- Tom bir cahil.
- Tom Amerikan kırosu.
- Tom bir Amerikan çomarı.

Tom é um trabalhador rural.

- O, Amerikan büyük elçiliğinde diplomattır.
- O, Amerikan elçiliğinde görevli bir diplomat.

Ele é diplomata na embaixada americana.

Amerikan teknoloji endüstrisinin bir ürünüyüm.

enquanto consumidor e líder de grande empresa.

Hamburger ünlü bir Amerikan yemeği.

O hambúrguer é um famoso prato norte-americano.

Amerikan halkı, bağımsızlıkları için savaştı.

O povo dos Estados Unidos lutou por sua independência.

O, Amerikan büyük elçiliğinde diplomattır.

Ele é diplomata na embaixada americana.

Amerikan halk şarkısı söyleyebilir misin?

Você pode cantar canções folclóricas americanas?

Amerikan romanlarını okumak hoşuma gider.

Eu gosto de ler romances americanos.

Tom Amerikan folk müziğini sever.

Tom gosta de música country.

Bu eski bir Amerikan âdeti.

Este é um costume americano antigo.

Amerikan günlük yaşamını öğrenmek istiyorum.

Quero aprender sobre o cotidiano americano.

Amerikan siyasetinde yeni bir yüzdü.

Ele era um rosto novo na política americana.

Amerikan-İngiliz ilişkileri gelişme gösterdi.

O relacionamento entre os Estados Unidos e a Grã-Bretanha mostrou melhorias.

Amerikan Senatosu hızla antlaşmayı onayladı.

O Senado Americano aceitou rapidamente o tratado.

Amerikan filmleri tüm dünyada popülerdir.

Os filmes americanos são populares no mundo todo.

Tom Amerikan folk müziğinden hoşlanmıyor.

Tom não gosta de música sertaneja.

Amerikan tarihi hakkında bir kitap okuyorum.

Estou lendo um livro sobre história americana.

Amerikan Ekspresi'ne en yakın büro nerededir?

Onde é o escritório mais próximo da American Express?

Tom'un ne tür Amerikan aksanı var?

Que tipo de sotaque americano o Tom tem?

Vladimit Nabokov Rus-Amerikan bir yazardı.

Vladimir Nabokov era um escritor russo-americano.

Amerikan kolonizasyonu hakkında bir oyun oynadım.

Eu joguei um jogo sobre colonização americana.

Amerikan devletlerinden biri ananası ile ünlüdür.

Um dos estados norte-americanos é famoso por seus abacaxis.

Neden bir Amerikan arabası satın aldın?

Por que você comprou um carro americano?

"13. Cuma" bir Amerikan korku filmidir.

Sexta-feira 13 é um filme de terror americano.

Amerikan bayrağının elli tane yıldızı vardır.

A bandeira americana tem cinquenta estrelas.

Bu eski tipte bir Amerikan saatidir.

Este é um modelo antigo de relógio americano.

Tom Amerikan tarihi ile çok ilgili.

O Tom está muito interessado na história americana.

Tom Amerikan folk müziğinden nefret ediyor.

Tom odeia música country.

Amerikan halkı daha iyisini hak ediyor.

O povo americano merece melhor.

- Lincoln Amerikan tarihinin en büyük isimlerinden biridir.
- Lincoln, Amerikan tarihindeki en büyük figürlerden biridir.

Lincoln é uma das maiores figuras da história americana.

Amerikan edebiyatı eğitimi görmek için Amerika'ya gitti.

Ele foi à América para estudar literatura americana.

Amerikan dolarlarımı euro ile değiştirmek istiyorum, lütfen.

Eu gostaria de trocar os meus dólares americanos por euros, por favor.

Amerikan bayrağının renkleri kırmızı, beyaz ve mavidir.

As cores da bandeira americana são vermelha, branca e azul.

Ricardo galibiyet için 500 Amerikan doları aldı.

Ricardo recebeu US$ 500 pela vitória.

Hayvanlar Amerikan yerlileri için insanların daha kutsaldılar.

Os animais eram mais sagrados do que as pessoas para os indígenas americanos.

Birçokları için Amerikan rüyası bir kâbus oldu.

Para muitos, o sonho americano tornou-se um pesadelo.

Onlar bir Amerikan sahra hastanesine tahliye ediliyorlar.

- Eles foram evacuados para um ambulatório americano.
- Elas foram evacuadas para um ambulatório americano.

Walt Whitman benim en sevdiğim Amerikan şairidir.

Walt Whitman é meu poeta norte-americano favorito.

Amerikan Elçiliğine nasıl gittiğini bana söyleyebilir misin?

Você pode me dizer como chegar à Embaixada Americana?

Araraquara'da nadir bir Amerikan papağanı satın aldım.

Comprei uma arara rara em Araraquara.

Tom Amerikan tarihi hakkında çok şey biliyor.

Tom sabe muito sobre a história da América.

Daha ilginç olanı ise dikilen Amerikan bayrağı dalgalanıyordu

Mais interessante, a bandeira americana que foi erguida estava acenando

Amerikan tarihindeki ilk göçmenler İngiltere ve Hollanda'dan geldiler.

Os primeiros imigrantes na história da América vieram da Inglaterra e dos Países Baixos.

Bu roman ünlü bir Amerikan yazar tarafından yazılmıştır.

Esta novela foi escrita por um famoso escritor norte-americano.

- Bu, Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçiliği.
- Burası Amerikan Büyükelçiliği.

Esta é a embaixada americana.

- İngiliz İngilizcesi ve Amerikan İngilizcesi arasında bazı farklar vardır.
- İngiliz İngilizcesi ve Amerikan İngilizcesi arasında bazı farklılıklar vardır.

Há algumas diferenças entre o inglês britânico e o inglês americano.

Britanya İngilizcesi ve Amerikan İngilizcesi arasında bazı farklar vardır.

Existem certas diferenças entre o inglês britânico e o americano.

Amerikan filmlerinde, siyah adam her zaman ilk olarak ölür.

Em filmes norte-americanos, o cara negro sempre morre primeiro.

O, Avrupa arabalarının Amerikan arabalarından daha iyi olduğunu düşünüyor.

Ela pensa que os carros europeus são melhores que os carros americanos.

Kimse dünya ekonomisinin Amerikan ekonomisinin etrafında döndüğü gerçeğini reddedemez.

Ninguém pode negar o fato de que a economia mundial gira em torno da economia americana.

Merhaba. Benim adım John Reindle. Prag'daki Amerikan Büyükelçiliği'nde çalışıyorum.

Bom dia! Meu nome é John Reindle. Trabalho na embaixada americana em Praga.

Maduro; resmi döviz kurunu '1 Amerikan doları 10 bolivar'a eşit' olarak sabitledi

Maduro define a taxa de câmbio oficial em 10 bolívares por dólar americano.

- O, country müziğinden hoşlanır.
- O, Amerikan folk müziğinden hoşlanır.
- O, kantri müziğinden hoşlanır.

Ele gosta de música country.

Biz hiç kimsenin kendi kısa vadeli kazançları için Amerikan halkından yararlanmadıklarından emin olacağız.

- Nós vamos nos assegurar de que ninguém está tirando proveito do povo americano para seu próprio ganho a curto prazo.
- Vamos nos assegurar de que ninguém está tirando proveito do povo americano para seu próprio ganho a curto prazo.

Tom en çok Amerikan İngilizcesi dinlemeyi seviyor fakat ayrıca İrlanda İngilizcesinin sesini de seviyor.

O Tom gosta mais de ouvir inglês americano, mas também gosta do som do inglês irlandês.

Onun kökeninden dolayı, Kanada İngilizcesi hem Amerikan hem de İngiliz İngilizcesi ile ilgili özelliklere sahiptir.

Por causa de suas origens, o inglês canadense tem características de ambos o inglês americano e britânico.

Mağazaya gidiyorum ve kimi görüyorum? Onunla son kez buluştuğumuzdan beri kendisinde neler gittiğini bana hemen anlatmaya başlayan bir Amerikan arkadaşımı.

Eu vou à loja e sabe quem eu vejo? Um amigo americano, que imediatamente começa a me contar o que tem acontecido com ele desde a última vez que nos encontramos.