Translation of "çabuk" in Portuguese

0.009 sec.

Examples of using "çabuk" in a sentence and their portuguese translations:

Çabuk!

Rápido!

- Çabuk çalışmalısın.
- Çabuk çalışman gerekiyor.

- Tu precisas trabalhar rápido.
- Você precisa trabalhar rápido.

Çabuk gel!

- Venha rápido!
- Venha depressa.
- Venha rápido.
- Vem logo!

Çabuk gelmelisin.

Você tem que vir rápido.

Çabuk gelin.

- Venha rápido!
- Venha logo!
- Vem logo!

Çabuk gel.

- Venha rápido!
- Venha depressa.
- Venham rápido.
- Vem logo!

Çabuk kalktım.

Levantei-me rapidamente.

- Tom çabuk öfkelenir.
- Tom'un kafası çabuk atar.

Tom é impetuoso.

çabuk tepki gösterirler

eles reagem rapidamente

Tatilim çabuk bitti.

Minhas férias passaram rápido.

İnşallah çabuk iyileşirsin.

- Espero que você se recupere rapidamente.
- Espero que você melhore rapidamente.

Onu çabuk yap.

Faça-o rápido.

Buraya çabuk ulaştın.

- Você chegou aqui rápido.
- Vocês chegaram aqui rápido.

Çabuk olmamız gerekir.

Precisamos agir rápido.

Çabuk hareket etmeliyiz.

Temos de agir rapidamente.

Buraya gel, çabuk!

- Venha depressa.
- Vem aqui, rápido!

Çok çabuk iyileşti.

Ele melhorou muito rápido.

Tom çabuk konuştu.

Tom falou rápido.

Çocuklar çabuk öğrenir.

Crianças aprendem rápido.

O çabuk olmalı.

Deve ter sido rápido.

Daha çabuk gelmeliydin.

Você deveria ter vindo mais cedo.

Çok çabuk kalkma.

Não se levante rápido demais.

Tom çabuk sıkıldı.

O Tom entediou-se rapidamente.

Buna çabuk alıştım.

Eu me acostumei bem rápido.

Çabuk ol, lütfen!

Rápido, por favor!

Çabuk, hazır kartal gitmişken!

Rápido, enquanto a águia não volta.

Çabuk karar verin. Hadi.

Tem de decidir depressa.

O, çabuk karar verdi.

Ele se decidiu rapidamente.

Yumurtalar yazın çabuk bozulur.

Os ovos se estragam rápido no verão.

Çabuk ol! Biz boğuluyoruz!

Corram! Estamos nos afogando!

İşler çok çabuk oldu.

As coisas aconteceram muito rapidamente.

Kötü haber çabuk yayılır.

Más notícias se espalham depressa.

Zaman çok çabuk geçti.

O tempo voou.

- Çabuk toparlandı.
- Hızla iyileşti.

Ele se recuperou rapidamente.

Lütfen daha çabuk konuş.

- Por favor, fale mais rápido.
- Por favor, falem mais rápido.

İşin çabuk yapılmasını istiyorum.

Eu quero o trabalho feito com rapidez.

Onlar çabuk hareket etmedi.

Não agiram com rapidez.

Sen çabuk olmak zorundasın.

- Você tem de ser rápido.
- Você tem de ser rápida.

Onu daha çabuk yapmalıydık.

Nós deveríamos ter feito isso antes.

Çabuk hareket etmemiz gerekiyor.

Devemos agir rápido.

Yangın çok çabuk yayıldı.

O incêndio se espalhou muito rápido.

Eskisi kadar çabuk sinirlenmiyorum.

Eu não fico com raiva tão rápido quanto costumava ficar.

Çabuk yemene gerek yoktu.

Você não precisava comer rapidamente.

- Hemen dön.
- Çabuk dön.

Volte logo.

Süt sıcakta çabuk bozulur.

O leite estraga rapidamente quando está calor.

Çabuk bir biçimde öğrendi.

Ele aprendeu rapidamente.

Bu kesinlikle o, hadi çabuk!

É mesmo ela, depressa!

Nasıl çabuk bir biçimde yazıyorum?

Como eu escrevo rápido?

Mümkün olduğu kadar çabuk ol.

Seja o mais rápido possível.

Git buradan, çabuk! Gardiyanlar geliyor.

Saia daqui, rápido! Os guardas estão vindo.

Yiyecek sıcak havada çabuk bozulur.

Em dias quentes os mantimentos se estragam mais rápido.

Çok çabuk geldik değil mi?

Nós chegamos bem rápido, não foi?

Her şey çok çabuk olmuştu.

Tudo acontecera tão rápido.

Çabuk, bu ağacın üzerine tutun.

Depressa, agarre-se a esta árvore.

Mümkün olduğu kadar çabuk döneceğim.

- Eu voltarei o mais cedo possível.
- Eu voltarei assim que possível.

Bunu mümkün olduğunca çabuk yapalım.

Vamos fazer isso o mais rápido possível.

Çoraplarını çabuk giy. Geç kaldık!

Calce logo essas meias. Estamos atrasados!

Soğanlar patateslerden daha çabuk pişer.

Cebolas cozinham mais rápido que batatas.

Çocuklar dilleri çok çabuk öğrenirler.

As crianças aprendem idiomas muito rápido.

Tuz, buzu daha çabuk eritir.

O sal faz o gelo derreter mais rápido.

Bu sizin kararınız, ama çabuk olun!

A decisão é sua, mas seja rápido.

çünkü çabuk unutan bir milletiz biz

porque somos uma nação que esquece rapidamente

Bu yaz tatili çok çabuk bitti.

As férias de verão acabaram tão rápido.

Ona mümkün olduğunca çabuk ihtiyacım var.

Preciso disso o mais rapidamente possível.

Mümkün olduğu kadar çabuk başlamak zorundasın.

- Você tem de começar assim que possível.
- Vocês têm de começar assim que possível.

Buradan elimizden geldiği kadar çabuk çıkalım.

Vamos sair daqui o mais rápido que pudermos.

- Zaman çok çabuk geçti.
- Zaman uçtu.

O tempo voou.

Elbiselerini nasıl bu kadar çabuk değiştiriyorsun?

Como você troca de roupa tão rápido?

Bu kadar çabuk geldiğin için teşekkürler.

Obrigado por vir tão rápido.

Oğlan yeni sınıfa çabuk uyum sağladı.

O menino se acostumou rapidamente à nova classe.

Çok çabuk yaşlanıyor, çok geç akıllanıyoruz.

Muito cedo envelhecemos, muito tarde aprendemos.

Buraya elimden geldiği kadar çabuk geldim.

Eu vim aqui o mais rápido que pude.

Ne yaparsan yap, onu çabuk yap.

- Faça o que fizer, faça-o rapidamente.
- O que quer que faças, faze-o rápido.
- Seja o que for, fazei-o rapidamente.
- Tudo o que vocês forem fazer, façam-no rápido.
- Tudo o que o senhor fizer, faça-o prontamente.
- Faça a senhora o que fizer, faça-o prontamente.
- O que quer que os senhores façam, façam-no com presteza.
- Seja o que for, façam-no as senhoras prontamente.

Çabuk ol, acele etmezsen geç kalacağız.

Vamos, vamos nos atrasar se você não se apressar.

Tom her şeyi çok çabuk yapar.

O Tom faz tudo muito rápido.

Bunu kendi başıma daha çabuk yapabilirdim.

Eu poderia ter feito isso mais rápido eu mesmo.

Tom genellikle kahvaltıyı çok çabuk yer.

Tom geralmente toma o café da manhã muito rápido.

Bu yaratıkları ne kadar çabuk bulursak hayat kurtarıcı panzehri o kadar çabuk şekilde yerine koyabiliriz.

Quanto mais depressa as encontrarmos, mas depressa substituímos o antídoto.

O kadar çabuk geçti ki sevgili halkım...

Passaram rapidíssimo, querido povo.

Karar sizin, ama çabuk olun, hava soğuk!

A decisão é sua, mas rápido, está frio.

Pekâlâ, hadi deneyelim! Çabuk, hazır kartal gitmişken!

Venha, vamos lá ver. Rápido, enquanto a águia não volta.

Pekâlâ, hadi, deneyelim. Çabuk, hazır kartal gitmişken!

Venha, vamos lá ver. Rápido, enquanto a águia não volta.

Burada bir şey buldum, bakın. Evet. Çabuk!

Vi aqui algo, veja. Sim! Depressa!

Oleg sorulara her zaman çabuk cevap verdi.

Oleg sempre respondia às perguntas rapidamente.

Evin çok çabuk yanıp kül olacağını düşünmedim.

- Não pensei que a casa fosse queimar tão rápido.
- Não achei que a casa queimaria tão rápido.

Hatalarım sürekli düzeltilmiş olsaydı, daha çabuk öğrenirdim.

Se sempre corrigissem meus erros, eu aprenderia mais rápido.

Tom'u elimizden geldiği kadar çabuk bulmamız gerekiyor.

Precisamos encontrar Tom o mais rápido possível.

- Çok erken vazgeçmişim.
- Çok çabuk pes ettim.

- Eu desisti muito rápido.
- Desisti muito rápido.

Buradan mümkün olduğu kadar çabuk uzaklaşmak istiyorum.

Quero sair daqui o mais rápido possível.

Çabuk gel!! Tren on dakika içinde kalkıyor.

Venha depressa!! O trem partirá em dez minutos.

Mümkün olduğunca çabuk bunları bitirip kurtulmak istiyorum.

Eu só quero terminar essa coisa o mais rápido possível.

- Acele etmem lazım.
- Elimi çabuk tutmam gerekiyor.

Preciso me apressar.

- Bu boya çabuk çıkıyor.
- Bu boya kolay çıkar.

Esta tinta sai muito facilmente.

- Tom çabuk kavradı.
- Tom hızlı kavrıyordu.
- Tom hemen çaktı.

Tom foi rápido para pegar.