Translation of "Pek" in Korean

0.010 sec.

Examples of using "Pek" in a sentence and their korean translations:

Pek sanmam.

그럴 것 같지는 않습니다.

Pek faydası olmadı.

‎별 도움이 되진 않았죠

Artık pek de sormuyorum.

소년원 지하실에서 품었던 그 의문을 말이죠.

pek de hevesli değillerdi.

세우는 데 열성적이지 않습니다.

İyileşmem pek mümkün olmadığından

제 상태가 좋아지리라 기대하기 힘들었기 때문에

Cohh: Doğrusu, pek sayılmaz.

커: 솔직히 별로 없어.

Fakat pek yüz bulamıyor.

‎하지만 외면당하고 마는군요

Eylemlerde gözü pek olan kadından.

예측하기 쉬운 건 없죠.

Pek çok beslenme şekli var,

세상에는 다양한 식단이 있지만,

Ama bundan... Pek hayır yok.

하지만 이건 실패예요

Elbette pek çok çözüm denendi --

이를 해결하기 위한 많은 시도가 있었습니다.

İnsanların pek çoğu sabah haberlerini

많은 사람들이 아침마다 뉴스를 접하며

Yani, pek bir şey yok.

정말 몇 안 보이죠.

pek çok işletme gitmiş olacak.

많은 사업이 사라질 것입니다.

pek çok Orta Amerika yerlisi görüyorum

극심한 가뭄으로 인해 더 이상 농사로 생계를 이어갈 수 없어

Yapraklarda, çiçeklerde, pek çok bitkinin çekirdeğinde,

이 모양은 많은 식물의 잎, 꽃, 씨앗 안에서 발견되었는데

pek çok çalışma aynı şeyi gösteriyor.

그 많은 연구들이 같은 것을 나타내고

Belki de pek çok gezegenin kaderinde

하지만 많은 행성들의 운명은

Fakat bu sürü pek başarılı değil.

‎하지만 이 사자 무리는 ‎아직 어려움을 겪고 있습니다

...pek bu gençlerin dişine göre değil.

‎어린 사자들이 ‎어떻게 해볼 상대가 아닙니다

Yan yana olmaktan pek hazzettikleri söylenemez.

‎서로 함께 있는 게 ‎아주 편하지는 않습니다

Coşkun ötüşler pek etkili olmamış gibi.

‎열심히 개골개골하는 건 ‎여전히 안 통하는 것 같군요

Yine de paylaşmaya pek gönlü yok.

‎그러나 여전히 나눌 마음이 없군요

üzerinde anlaşmadığımız pek bir şey yoktu.

이견을 갖는 부분은 거의 없었죠.

Pek çok su ve besin tutabilir.

많은 양의 물과 영양소를 보유할 수 있습니다.

pek çok kamu kurumunu harap bıraktı.

많은 공공기관이 황폐해졌습니다.

Yuvanın en arkasında, pek hareket etmiyor.

‎문어는 굴 한구석에 자리 잡고 ‎거의 움직이지 않았거든요

pek çok bölgede, N95 kıtlığı yaşanmaktadır.

많은 곳에서 공급 부족을 호소하고 있습니다.

Dünyanın pek de iyi durumda olmadığını düşünmüştüm.

저도 지구의 상황이 많이 좋지 않다고는 느꼈지만

çünkü pek çok kadın bu değişimleri hissedebiliyor.

실제로 많은 여성이 이런 변화를 체감하기 때문입니다.

Dahil olmak üzere pek çok Asya ekonomisinin

많은 아시아 경제가 경제 발전에 있어서

Bu materyaller pek çok farklı şeyden yapılıyor;

우린 근육 대신에 지방 세포를 얻게 됩니다.

Geçtiğimiz yüzyılda pek çok ilginç yenilik gördük.

지난 세기 동안 흥미롭고 다양한 기술 혁신들을 지켜 보았습니다.

Değişimleri kabullenmek insanlar için pek kolay değildir.

사람들이 그 변화를 받아들이는 건 어렵습니다.

Hâlâ hakkında bilmediğimiz pek çok şey var.

우리는 그곳에 대해 아직 모르는 게 너무 많지만,

...pek çok kaktüs sadece gece çiçek açar.

‎많은 선인장이 밤에만 꽃을 피우죠

Tarantulanın gözetleme düzeneğinden pek bir şey kaçmaz.

‎타란툴라의 감시망을 벗어날 ‎먹잇감은 거의 없습니다

Büyük beyazlar pek çok duyu kullanarak avlanırlar.

‎백상아리는 ‎여러 감각을 이용해 사냥합니다

Kendi kendilerine çözüme ulaşma ihtimalleri pek yok.

어떤 계획도 그 하나만으로는 부족해 보입니다.

Benim trollerin pek azının bir beyni vardı,

트롤 중에는 머리가 꽤 돌아가는 사람들도 있다는 겁니다.

Toprak bozunması pek çok sebepten dolayı kötüdür,

토양 분해는 여러 가지 이유로 나쁩니다.

Lenie'nin eşi hakkında pek bir şey hatırlamasam da

레니의 배우자에 대해 생각나는 건 별로 없네요.

Pek çok kişi tarafından ruhun merkezi olarak düşünüldü,

많은 이들이 심장을 영혼의 자리이자

Ama bu şirket için pek de iyi değil,

하지만 회사에는 좋지 못하죠.

Ama hayal edebileceğiniz gibi, tadı pek harika sayılmaz!

하지만 예상하시다시피 그렇게 맛있진 않아요!

Ama burada halat bağlayacak pek bir şey yok.

로프를 묶을 만한 곳이 많지가 않습니다

Pek çok insanın uykusu için bu optimal olacaktır.

대부분의 사람들에게 제일 적합한 수면의 온도입니다.

Çabucak öğrendiğim ki pek fazla bir şey bilmiyoruz.

얼마 지나지 않아, 아는 것이 별로 없다는 것을 깨달았습니다.

Korkarım bu pek çoğumuzun vereceği türden bir cevap.

대부분의 사람들이 비슷한 답을 할 거라 생각해요.

Öfkeli bir gergedanla karşılaşırsanız pek kaçma şansınız olmaz.

성난 코뿔소를 만난다면 반드시 탈출해야 합니다

Ama bu tepede onu koruyacak pek yetişkin yok.

‎하지만 여기 올라오면 ‎새끼를 지켜줄 성체가 거의 없죠

Yavruları da pek bir şey avlayacakmış gibi değil.

‎어린 사자들은 도무지 ‎사냥에 성공할 것 같지 않고요

Dinlenmek için pek akıllıca bir seçim değil sanki.

‎굴뚝은 자고 가기엔 ‎썩 좋은 곳이 아닐 수도 있습니다

Dağın tepeleri bu saatten sonra pek güvenli olmayacak.

‎이 산꼭대기는 ‎이제 안전하지 않습니다

Bu pek hoş kokmayacak ama serinlememe yardımcı olacaktır.

냄새는 그리 좋지 않지만 몸을 식히는 데 도움이 될 겁니다

Belki de sahtecilik pek kurbanı olmayan bir suçtur?

모조품 유통이 피해자 없는 범죄이기 때문에?

Gösteren bu günlerde pek çok geçerli kaygı var.

우리 스스로 직업 없는 미래를 걷게 되었다는 것이죠.

Tek sorun şu ki Büyük Kanyon pek ulaşılır değil.

바로 그랜드 캐년에 가는 게 쉽지 않다는 점이었습니다.

Pek çoğumuz farklı formulleri, farklı dozajları ve farklı zamanlamaları

현재 저희도 계속해서 조합이나

Pek çoğunuz gibi benim de telefonumda düzinelerce uygulama var,

많은 분들과 마찬가지로 제 핸드폰에도 수십 개의 앱이 있습니다.

Kendi ulusal kimliğimizin parçası olarak gördüğümüz pek çok şey

우리의 국가적 특징의 핵심적인 많은 요소들은

Bu gezegenlerin yörüngeleri arasında pek çok basit oran var.

즉, 행성들의 궤도에서 단순한 비율을 발견할 수 있습니다.

Ancak bakımını ihmal eden pek çok yaşlı insan var,

하지만 아직 치료를 기피하는 나이 많은 사람들은 많습니다.

Kıvırcık tarantulanın sekiz ufak gözünün pek ışık algıladığı söylenemez.

‎컬리헤어타란툴라의 눈 8개는 ‎빛과 그림자만 겨우 구분합니다

Bizim gibi o da ay ışığında pek renk göremez.

‎우리처럼, 달빛 아래에서는 ‎색을 잘 구별하지 못합니다

Gözlerini pek kullanmaz. Onun yerine karanlıkta yolunu koklayarak bulur.

‎녀석은 시각이 아니라 후각으로 ‎어둠을 헤쳐 나갑니다

Yumurtalarını bıraktıktan sonra onları yakalayarak... ...çoğalmalarına pek engel olmazlar.

‎알이 떨어진 뒤에 잡기 때문에 ‎매오징어의 개체 수에는 ‎영향이 거의 없죠

Ama daha gözü pek olanlar şehrin içlerine kadar giriyor.

‎하지만 더 배짱 좋은 녀석은 ‎도시 깊은 곳으로 ‎모험을 감행합니다

Omuza kadar boyları iki metre olduğundan... ...pek engel tanımazlar.

‎어깨높이가 2m나 되기에 ‎장애물이랄 게 없습니다

İşsiz insanların pek çoğu, muhtemelen işsiz kalmaya devam edecek,

많은 실업자가 실직 상태를 유지할 것입니다.

Pek bir anlam veremedim, Düşünce kervanımı çok kolay kaybettim.

제 판단능력은 저하되었고 생각의 흐름이 자주 끊기곤 했어요.

Tedavisi yok ama pek çok a-la-la-la-la.''

치료법은 없습니다. 하지만, 어쩌고 저쩌고."

Hatta politikayı pek çok yönden bir aitlik arayışı olarak görebilirsiniz.

실제로 많은 정치 체제가 소속감을 찾은 것을 볼 수 있습니다.

Yoğun şekilde iç içe geçmiş ağaçların arasında pek esinti yok.

‎빽빽하게 들어선 나무 사이로 ‎바람은 거의 불지 않습니다

Ay döngüsü, geceleyin denizde yaşanan pek çok dramın ritmini belirler.

‎달의 주기는 밤바다에서 ‎수많은 드라마의 리듬을 ‎결정합니다

Şu an pek çok insan beyni bir kara kutu gibi düşünüyor,

대부분의 사람들은 뇌를 블랙박스처럼 생각합니다.

Ancak gerçek dünyanın her yerinde pek çok farklı şekilde etrafımızı sarmış,

그러나 많은 방식들에서 또 많은 장소들에서

Fakat bu soluk ışık yerde yemek arayan hayvanlara pek fayda etmez.

‎하지만 이런 희미한 빛은 ‎땅에서 먹이를 찾는 동물들에겐 ‎큰 도움이 안 됩니다

Pek çok ufak yaratık en güvenli buldukları bu zamanda ortaya çıkar.

‎여러 작은 생물들이 ‎안심하고 나타나는 때죠

Bu durum da pek çok deniz canlısının hayatındaki kilit olayları belirler.

‎그리고 수많은 해양 생물의 삶에서 ‎결정적인 시간을 좌우하게 되죠

Bakın ne diyeceğim, uzun süre yerin altında kalma konusunda pek iyi değilim.

있죠, 저는 지하에 오래 못 있는 사람이에요

Kar yüzünden ormanın zemininde yiyecek bulmak pek mümkün değil. Başka yerlere bakmalı.

‎눈 때문에 숲의 바닥에서 ‎먹이를 찾기가 더 까다롭습니다 ‎다른 곳을 찾아봐야겠군요

Daha aydınlık bir dünyaya adapte olmakta zorlandıkları pek çok noktadan biri bu.

‎더 밝아진 세상에 적응하려다 ‎봉착한 수많은 난관 중 하나죠

Her neyse, işler değişmeye başladı. Pek çok Güney Koreli genç Avrupa'dan ve

어쨌거나, 어린 한국인들이

Pek çok hayvan gibi çitaların talihi de Ay'ın evreleriyle ayrılmaz şekilde iç içe geçmiş durumda.

‎다른 많은 동물과 마찬가지로 ‎치타의 운명은 달의 주기와 ‎불가분의 관계입니다

Halatla inmek iyi olur, hemen oraya ineriz. Kötü yanı, halatı bağlayacak pek bir şeyin olmaması.

로프를 타고 내려가면 저기로 곧장 내려갈 수 있어요 문제는 로프를 묶을 만한 곳이 마땅치 않다는 거예요

1960'ta, pek çok protestodan sonra, General Park Chun Lee bir darbe düzenledi ve ülkenin

1960년, 많은 사건 이후 박정희 장군이 쿠데타를 일으키고 정권을 잡은 이유야.

Pek çok hayvan meyve bulmak için renkli görüşten faydalanır. Görmek iyice zorlaşmadan önce son kez yemek gerek.

‎많은 동물이 색을 구별하여 ‎과일을 찾습니다 ‎눈으로 보기 힘들어지기 전에 ‎마지막 식사 시간이죠