Translation of "Hatta" in Korean

0.015 sec.

Examples of using "Hatta" in a sentence and their korean translations:

Hatta Hollywood filmlerini.

헐리우드 영화에 대해서도 생각해보세요.

hatta İsrailli askerler

심지어 이스라엘 군인이

Hatta var olmayabilirsiniz."

결국, 당신은 존재하지 않는 것과 같다."

Hatta biliyor musunuz?

이렇게 하죠.

Acı çekiyor hatta ölüyorlar.

약을 살 형편이 안돼서요.

Hatta geliştirdiğim müfredat var,

제가 개발해 놓은 과정이 있지만

Hatta özellike benim gibi

아마도, 특히나 저와 같은 사람들

Hatta hâlâ yaşıyor, bakın.

아직 살아 있습니다

Ve hatta hayat kurtarabilir.

생명을 살리기도 하는 거죠.

Hatta şunu da söyleyebiliriz,

사실, 강력한 새 복원 서사 없으면

Milyarlarca, hatta trilyonlarca foton,

수십억 개, 수조 개의 광자들입니다.

hatta kuru bez yok,

말라있지도 않고

hatta bazen açıkça yapıyorum.

때로는 공개적으로 연습을 할 때도 있습니다.

Hatta bazen silahlanıyorlar bile.

무기를 들고 나서기도 합니다.

Hatta gerçek insanlara konser verdik.

사람들 앞에서 라이브 공연까지도 했습니다.

Uyuyorlar, besleniyorlar hatta doğum yapıyorlar.

먹고, 자고, 심지어 새끼도 낳죠.

Hatta belki sağlık lensiyle bakmalıyız.

의학적 관점으로까지요.

Hatta bunu biraz daha açalım,

이제 이 결과를 조금 더 현실적으로 변형시키자면

Ve hatta Alzheimer riskinizin artması

알츠하이머가

hatta gerçek vücut çeşitliliğini destekleyen,

자위에 관한 워크샵,

Hatta kendimi delirmiş gibi hissettim.

사실, 전 미친 약을 먹고 있는 것 같은 기분이었어요.

hatta daha çok yaklaşmalarını istiyorum.

아주 가까이 가서

Hatta George Washington Carver tarafından

사실, 이것은 20세기 초반 내전 직후

hatta en zorlu rakiplerimle bile.

심지어 화가난 상대방과도 말이죠.

hatta bazen dişlerini parmaklarıyla fırçalıyorlar.

손가락을 이용해 양치질을 합니다.

hatta yeni endüstrilerin doğduğu yerdir.

태어나는 곳입니다.

hatta bazen şiddete sebep oluyor.

심할 경우 폭력으로까지 이어집니다.

Hatta üç hafta erken doğdum

사실, 저는 심지어 3주나 일찍 태어났어요.

hatta finansal bilgilerimiz bile bu yerde.

종종 우리의 금융 정보들도 이곳에 들어있죠.

hatta yapay ışık kullanımını azaltmak amacıyla

그리고 낮에는 인공 불빛의 필요성을 줄이기 위해

Ve hatta devin kendisi hakkında bile.

이기적인 거인의 새로운 점도 알게 됐죠.

hatta büyükbabası da krem peynir yaparmış.

그리고 할아버지는 크림치즈를 만들었고요.

Boyama yapamam, çizemem, yontamam hatta dikemem.

저는 그림을 그리거나 조각을 하지 못해요. 바느질도 못하죠.

hatta üç kere bakmak zorunda kaldım.

왜 그토록 인상적인지 알고 싶었죠.

Acısı koşuyu bıraktıracak derecede çoğalmıştı hatta.

통증이 너무 심해서 그만둬야 했어요.

Hatta kendi işlerini kurma imkanı bulabiliyorlar.

직접 사업을 시작할 수도 있고요.

Gökyüzünden fabrikalara ve hatta okullara benziyorlar.

하늘에서 보면 공장이나 학교처럼 보이지만

Hatta aileler de resimlerdeki renk eksikliklerine bakarak

심지어 부모들도 그림에 색이 없는 부분을 관찰하면서

Ve hatta tele satışlar ve müşteri hizmetleri

텔레마케터, 고객관리원

Kişilik, kültür hatta anlık duygu durumuna göre

각자의 인격과, 문화

hatta bazıları eyalette en kötüsü olduğunu söylerler.

혹자는 전체 주에서 최악이라고 했죠.

Başkan Bush, Obama, hatta Trump bile eğitimi

부시, 오바마, 심지어 트럼프 대통령까지

Hatta, Rasmussen'ın yıl içinde yayınladığı ankete göre

연초 라스무센이 발표한 통계에 따르면

Bir bölüm. Hatta ana şarkıcısı PSY'nin başını

현재 부적절한 내용을 담고 있는 가사가 있다는 이유로 당국과 마찰을 빚고 있는

Ve hatta bazı sosyal sorunlarımızın çözümünde onu kullanmıyoruz?

공교육 안에서 사회문제를 해결할 방법을 찾아봅시다.

hatta kararlaştırılmış bir ada bile sahip olmasa da

정해진 명칭조차 없지만

Kablo, internet veya hatta telefon olmadan çok önce

케이블, 인터넷 혹은 전화기가 생기기 훨씬 이전에는

Hatta, bu hisse o kadar çok alışmıştım ki,

사실, 이에 너무 익숙해져서

Ve hatta mülteci krizlerine yol açan politik krizleri...

또 난민 위기를 일으키는 정치적 위기까지.

Geniş kıyafetlerden kesilen, dikilen ve hatta bazen yapıştırılan

이것은 자르고 꿰매는 간단한 과정입니다.

hatta yeni ve güzel bir sahil yolunu bile.

아름다운 새 해안 산책로까지요.

Hatta iklim biliminin kendisinden şüphe etmek bile isteyebilirim.

심지어 기후 과학 그 자체를 부정하고 싶어할 수도 있습니다.

Ancak 12, hatta 14 güne kadar da sürebilir.

그러나 길게는 12 일 또는 14 일이 걸릴 수 있습니다.

Yanlış yaptıklarını söylerdim ve hatta bazen, çok sinirlenirdim.

저는 부모님이 틀렸다고 말했고, 가끔 제 자제력을 잃기도 했습니다.

Riskle ilişkilendirilen olumsuz duyguları körelterek ve hatta yok ederek

안그래도 연약한 십대들의 뇌가 바뀔 수 있다는 사실이었어요.

hatta daha sonra eşcinsel olduğunu anlayan çocuklar tarafından bile.

심지어 결국 게이가 되는 아이들에게서도 말이죠.

Hatta politikayı pek çok yönden bir aitlik arayışı olarak görebilirsiniz.

실제로 많은 정치 체제가 소속감을 찾은 것을 볼 수 있습니다.

Hastalığı kapmış ve birkaç gündür hatta 2 haftadır yayıyor olabilirsiniz,

전염성이 있고 확산 될 수 있습니다 며칠 동안 그리고 최대 2 주 동안

Hatta belki de okyanusun kalan kısmındaki tüm canlıların toplamından daha fazla.

이 세상 모든 바다를 합쳐도 이곳의 양에는 미치지 못할지도 모르죠.

Zararlı böceklerle ve hatta zehirli akreplerle besleniyor. Ama özrü kabahatinden büyük mü?

해로운 벌레와 곤충 심지어 독이 든 전갈도 먹습니다 하지만 장점이 단점을 압도할 수 있을까요?

Okumak, her zaman benim için zor olmuştur ve hatta hâlen zor buluyorum.

저는 독해가 늘 어려웠습니다. 아직도 그렇고요.

Hatta bu ışığı avlanmakta da kullanıyor olabilirler. Belki de sadece gösterinin tadını çıkarıyorlardır.

‎그 빛을 이용하여 ‎사냥하는 것인지 모릅니다 ‎아니면 ‎그저 즐기는 것인지도 모르죠

Bu durum NATO'nun, hatta Dünya Ticaret Örgütü'nün bile varlığını sorgulamaya açık hale getirdi.

나토와 세계무역기구까지도 의문을 제기하고 있습니다

Zekâ seviyesi, bir kedi ya da bir köpekle, hatta nemli burunlu primatlardan biriyle karşılaştırılabilir.

‎이 문어의 지능은 ‎고양이나 개와 비슷합니다 ‎하급 영장류와도 맞먹는 수준이죠

Ve eğer bu yüksek bir insan maliyeti ve hatta uluslararası sahnede saygınlık kaybı gelirse,

이 수용소로 인해 많은 인적 비용이 들고 국제무대의 평판에 타격 입더라도