Translation of "Yerel" in Japanese

0.006 sec.

Examples of using "Yerel" in a sentence and their japanese translations:

Yerel demleme mükemmeldir.

ここの地ビールは美味しい。

Yerel meclisler, belediye meclisleri,

地方議会、市議会、 市議会、地区

Elbette yerel hastaneler olmalı.

もちろん地域独自の病院もあるべきだ。

Biraz yerel şaraba sahibiz.

いくつかこの土地のワインもございます。

Yerel üniversitelerle iş birlikleri yaptık

地元のコミュニティカレッジと 協力して

O yerel bir hastaneye nakledildi.

彼は地元の病院に運ばれました。

Yerel geleneklere saygı duymak zorundayız.

我々は地方の慣習を尊重しなくてはならない。

Doları yerel para birimine dönüştürmelisiniz.

ドルは現地通貨に交換しなければなりません。

Bayanın cenazesi yerel kilisede düzenlendi.

その婦人の葬式は地元の教会で行われた。

Tokyo'da şimdi yerel saat nedir?

東京は今何時でしょうか。

Seyahat ederken, yerel bira denemelisiniz.

旅に出たら地酒を飲まなきゃ。

Kentimizde yerel bir gazetemiz var.

私達の市には地方新聞がある。

Bu yerel bir tren mi?

これは普通列車ですか。

Çocuklarımızın hepsi yerel okula gidiyor.

うちの子供は全員地元の学校に通っています。

Ucuz otellerde kalarak, yerel ulaşımı kullanarak.

移動は地元の交通機関で 安いホステルに滞在しました

Yerel Amerikan hapishanelerindeki kişilerin %75'i

アメリカの地方刑務所の入所者のうち75%は

Ay'daki problem şu, yerel malzeme ne?

月で問題となるのは 現地の材料は何かということです

14 Mart'ta Hesse'de yerel seçimler yapılacak.

地方選挙は3月14日にヘッセンで行われます。

Yerel mağazalar turistlerle iyi iş yapar.

地元の店は観光客相手に順調な商売をしている。

O yerel gazete için kitap eleştirmeni.

彼は地元紙の本の批評家です。

Başarılı bir yerel çocuk eve geliyor.

彼は故郷に錦を飾って帰ってくる。

Ben yerel bir şirkette staj yapacağım.

現地企業でのインターンシップを体験する。

Bu yerel gazete, haftada bir yayınlanır

この地方新聞は週に1回発行される。

Yerel hareket edebilmek için muazzam fedakârlıklar yaptık

膨大な犠牲を払って 「現地規模」で行動しましたが

Ve yerel ürünleri internet üzerinden satmaya başladı.

地元特産品のオンライン販売を 始めました

yerel mimariyi inceliyorsun, daha önceki örneklere bakıyorsun.

まず地元の建築物— 前例を観察します

Yerel polis trafik ihlalleri konusunda çok katıdır.

地元の警察は交通違反にはとても厳しい。

Kütlesel sel, yerel ulaşım ağını felç etti.

大洪水で現地の交通網が麻痺した。

Küçük yerel çiftlikler endüstriyel boyutta işletmelere dönüştü.

小規模な農場が 一大産業の規模に成長した

Yerel bir hastanede bir hemşire olarak çalışıyor.

彼女は地元の病院で看護婦として働いている。

Yönetmen yerel Asahi muhabirinin suç mahalline gitmesini istedi.

局長は、現地の朝日の記者を現場に行かせようとしていた。

Muazzam bir sel yerel ulaşım ağı felç etti.

大洪水がその地域の交通網を麻痺させた。

Ben genellikle yerel bir mağazada giysi satın alırım.

私は衣類は普通地元の店で買います。

Onları yerel olarak tedarik ettim ve bir ağaca aşıladım

地域ごとの種を調達して それを接ぎ木して

Ve o seçim mümkün olduğu kadar yerel düzeyde uygulanmalı.

そしてその選択は 可能な限り 地域のレベルで実行されるべきです

Bunlar yerel topluluklardan gelen, çoğu daha önce bizzat hapsedilmiş,

熱意に溢れ 献身的な 地元の活動家から成るチームで

Ona yerel koşullar hakkında biraz bilgi verebilirsen müteşekkir olurum.

彼に現地の情報を教えてくださるよう、お願いいたします。

O, yerel üniversitede birkaç gece dersi için sözleşme imzaladı.

彼女は地域の大学の夜間授業2クラスに登録した。

Canlı müziği sevebileceğim yerel bir jazz kulübüne gitmek istiyorum.

私は場末のジャズクラブに行って、ライブミュージックを楽しみます。

- Bu sadece sabah banliyösü.
- Bu sadece yerel bir tren.

これは各駅停車です。

Ama bacanın önemini kavrayan yerel halk bacayı devre dışı bırakmış.

‎だが人々はツバメのために ‎煙突の使用をやめた

Bu yüzden, Marie Curie ile yerel bilim müzesinden ilham alarak

そこで マリ・キュリーと 地元の科学博物館に閃きを得て

Top toplayıcı erkek ve kız çocukları hepsi yerel okullardan gelir.

ボールボーイとボールガールはみな地元の学校の生徒だ。

1791'de Davout yerel bir gönüllü taburuna katıldı ve komutan yardımcısı seçildi.

1791年、ダヴーは地元のボランティア大隊に加わり、副司令官に選出されました。

1792'de yerel gönüllü taburuna katılmak için boyacı çırağı olarak görevinden ayrılan Gaskonya'dan bir çiftçinin oğluydu.

で、1792年に地元のボランティア大隊に加わるために染色師の見習いとしての仕事を辞めました。

Erişmek için yerel internet kısıtlamalarını aşmanıza olanak tanır ve ek şifreleme, genel Wifi'ı endişesiz hale getirir.

サイト にアクセスでき ます。追加の暗号化により、パブリックWifiは安心です。

Bu, insanların evliliğe karşı tavrındaki bir değişiklik ve 24 saat açık olan ve genç insanların daha kolay yaşamalarını sağlayan fast food restoranlar ve yerel dükkanlardan dolayı olabilir.

これは、結婚に対する人々の見方が変わったことと、1日24時間あいているファーストフード・ストアやコンビニエンス・ストアが急速に増加して、若い人たちがもっと気楽に暮らせるようになったためかもしれない。