Translation of "Yaşarlar" in Japanese

0.004 sec.

Examples of using "Yaşarlar" in a sentence and their japanese translations:

Onlar ayrı yaşarlar.

彼らは別々に住んでいる。

Onlar bitişikte yaşarlar.

彼らはとなりに住んでいる。

Onlar yakınlarda yaşarlar.

彼らは近くに住んでいる。

Kelebekler üç gün yaşarlar.

蝶の寿命は三日です。

Vahşi hayvanlar ormanda yaşarlar.

野生の動物はジャングルに住む。

Erken kalkanlar uzun yaşarlar.

早寝早起きをする人は長生きする。

Dev pandalar sadece Çin'de yaşarlar.

パンダは中国にしかいません。

Aslanlar diğer hayvanları yiyerek yaşarlar.

ライオンは他の動物を食べて生きている。

Filler Asya ve Afrika'da yaşarlar.

象はアジアとアフリカに住んでいる。

Japonlar doğayla uyum içinde yaşarlar.

日本人は自然と調和して暮らす。

Bizim evin karşısındaki evde yaşarlar.

- あの人たちは私たちの家の真向いの家に住んでいる。
- 彼らは向かいの家に住んでいる。

Buralarda ne tür hayvanlar yaşarlar?

この辺にはどんな種類の動物が生息していますか。

Ama aslında tarantulalar yerin altında yaşarlar.

でもタランチュラは 地下に穴を掘る

Onlar sürekli sel korkusu içinde yaşarlar.

彼らは絶えず洪水の心配をしながら暮らしています。

Onlar ağaçların arasındaki şu evde yaşarlar.

- 彼らは木立の間のその家に住んでいる。
- 彼らは木立の間にある、あの家に住んでいる。

- Genel olarak, kadınlar erkeklerden daha uzun yaşarlar.
- Genel olarak konuşulursa, kadınlar erkeklerden daha uzun yaşarlar.

- 概して言えば、女性は男性より長生きだ。
- 一般的に言って女性は男性よりも長く生きる。
- 一般的に言って、女性は男性より長生きである。
- 一般的に言えば、男より女が長生きをする。
- 一般的に言えば、女性は男性よりも長生きしている。
- 一般的に言うと、女性は男性よりも長生きする。

Çoğu ülkede kadınlar erkeklerden daha uzun yaşarlar.

たいていの国では女性は男性より長生きだ。

O kabileler tüm yıl boyunca çölde yaşarlar.

その部族は年中砂漠に住んでいる。

Bu köyün insanları doğayla uyum içinde yaşarlar.

この村の住人は自然と共生している。

Bir topluluk hâlinde ağaçlarda ve avcılardan uzakta yaşarlar.

枝の上で暮(く)らし― 捕食動物(ほしょくどうぶつ)をさけてる

Sürüler hâlinde avlanır ve yaşarlar. Çok tehlikeli rakiplerdir.

奴らは群れで生活する 手強い相手だよ

Tom ve Mary çok küçük bir dairede yaşarlar.

トムとメアリーは、とても小さなアパートに住んでいます。

- Vahşi hayvanlar ormanda yaşarlar.
- Yabani hayvanlar ormanda yaşar.

野獣は森に住んでいる。

Erken yatan ve erken kalkan insanlar uzun süre yaşarlar.

早寝早起きをする人は長生きする。

Kadınlar genellikle erkeklerin yaşadığından 10 yıl daha uzun yaşarlar.

- 一般的に言えば、女性は男性よりほぼ10年長生きする。
- 女性はたいてい男性より10年寿命が長い。

Genel olarak, kadınlar erkeklerden yaklaşık on yıl daha uzun yaşarlar.

一般的に言えば、女性は男性よりほぼ10年長生きする。

- Onlar bu çevrede patatesle beslenirler.
- Onlar bu çevrede patatesle yaşarlar.

このあたりではジャガイモを主食としている。

- Japonlar ağırlıklı olarak pirince dayalı yaşarlar.
- Japonlar esas olarak pirinçle beslenirler.

日本人は主に米を常食とする。

- Birçok ünlü sanatçılar New York'ta yaşarlar.
- Birçok ünlü sanatçı New York'ta yaşıyor.

たくさんの有名な芸術家がニューヨークに住んでいる。

Derin su balıkları asla ışığı görmezler ve bütün hayatlarını yukarıdan gelen artıklarla yaşarlar.

深海魚は明かりを見ることはなくて、一生上から来た零れを食い続ける。

- Kedi ve köpeğim birbiriyle uyum içerisinde yaşıyor.
- Köpeğim ve kedim birbirleriyle uyum içinde yaşarlar.

私の犬と猫は仲良く暮らしている。

- Karılar genellikle kocalardan daha uzun yaşarlar.
- Kadınlar genellikle kocalarından daha uzun yaşar.
- Kadınların ömrü genellikle eşlerinden uzun olur.

妻は夫より長生きするものだ。