Translation of "Yaşından" in Japanese

0.004 sec.

Examples of using "Yaşından" in a sentence and their japanese translations:

Yaşından dolayı anlayış göstermeliydi.

彼は自分の年齢を考慮に入れるべきだった。

- Dedem yaşından dolayı pek iyi duyamıyor.
- Yaşından dolayı, büyükbabam iyi duymaz.

祖父は年のせいで耳がよく聞こえない。

Beş yaşından beri burada yaşıyor.

彼は5歳の時からここに住んでいる。

Tom'u üç yaşından beri tanırım.

3歳の頃からトムのことを知っている。

18 yaşından büyük insanlar araba kullanabilir.

18歳以上の人は車を運転できる。

Dedem yaşından dolayı pek iyi duyamıyor.

祖父は年のせいで耳がよく聞こえない。

O, on yaşından beri İngilizce öğreniyor.

彼女は10歳からずっと英語を習っている。

Olga sekiz yaşından beri çello çalıyor.

オルガは8歳のときからチェロを弾いている。

Çünkü 16 yaşından beri her gün çalışıyor

なぜなら その人は 16歳のときから毎日働いてきたのに

Ben on yaşından önce bir aslan görmemiştim.

10歳になるまでライオンを見たことがなかった。

On sekiz yaşından beri o tek başına.

彼女は18歳のときから経済的に独立している。

O, otuz yaşından daha fazla gibi görünüyor.

彼女は30歳を越えているようだ。

Bir araba ehliyeti 18 yaşından itibaren alınabilir.

車の免許は18歳から取ることが出来る。

Bazı bebekler bir yaşından önce bile yüzmeyi öğrenirler.

一部の赤ん坊は、1歳になる前に泳げるようになる。

Kız kardeşim dört yaşından beri piyano dersleri alıyor.

妹は四歳の時からずっとピアノを習っている。

Onun saç sitili onu yaşından daha genç gösteriyor.

彼女は髪型で実際の年齢よりも若く見える。

O, on yaşından önce üç kez evden kaçtı.

彼は10歳になるまで3回も家出をした。

Jane on bir yaşından beri filmlerde oyunculuk yapıyor.

ジェーンは十一歳の時からずっと映画に出演している。

On bir yaşından beri, Jane filmlerde oyunculuk yapıyor.

- ジェーンは十一歳の時からずっと映画に出演している。
- ジェーンは11歳の時から映画に出ている。

İşte bu kadar kadın 18 yaşından önce evlenmiş durumda.

それが 18歳の誕生日を迎える前に 結婚している女性の数です

60 yaşından fazla olmasına rağmen o hala genç görünüyor.

彼は60歳をこえているけれども、若く見えます。

- 18 yaşından küçükler evlenemez.
- 18 yaşın altındaki insanlar evlenemez.

18歳未満の方は結婚することができません。

Bu kitap fillerin 100 yaşından daha fazla yaşadığını söylüyor.

象は100歳生きると、この本には書いてある。

Böyle bir yargıç emeklilik yaşından önce işinden emekli olması gerekir.

こんな裁判官は、定年より前に引退する方がよい。

Arabada 16 yaşından küçük bir çocuk varken sigara içmek yasaya aykırıdır.

16歳以下の子供を車に乗せて喫煙することは法律違反です。

Elli yaşından sonra yeni bir dil öğrenmek o kadar kolay değil.

50歳を過ぎてから新しい言語を習うのはそんなに簡単ではない。

Ben üç yaşından beri bale dersleri alıyorum ve bir balerin olmayı umuyorum.

私は3歳からバレエを習っており、バレリーナになりたいと思っています。

2030'a kadar onun nüfusunun yüzde yirmi biri altmış beş yaşından büyük olacak.

2030年までには、全人口の21パーセントが65歳を越すようになる。

Beş yaşından büyük olması mümkün olmayan, genç bir çocuk Tom'a postaneye nasıl gideceğini sordu.

五つにもならないような幼い坊やがトムに郵便局への道を尋ねた。